İyi Parti ve siyasette yeni söylem
Ahmet Hakan “İyi Parti’nin insanları kendisinden bahsettirecek yeni bir söylemi yok” demiş. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur. Yeni bir söylem için yeni bir bakış açısı gerekli değil mi? MHP içinde başkanlık yarışı yaparken aynı tüzük ve parti programını kabul ediyordu. Sonra bir ayda ülkücü gömleğini mi çıkardılar? İnsan kırk yaşından sonra bir gecede değişmez. Mevcut problemlere bakış açısını değiştirmeden farklı çözümler bulunmaz.
***
Siyasette yeni bir söylemi ancak mevcut partilerin haricinde ortaya çıkan yeni bir fikir hareketi ile söyleyebilirsiniz. Yoksa bir partinin içinde yıllarca faaliyette bulunmuş bir kişi bir anlaşmazlık nedeni ile ayrılınca üç- beş ay içinde yeni bir fikre ve yeni bakış açısına sahip oldum derseniz, bu insanın psikolojik yapısına aykırı bir iddia olur. Evet, bir insan 60 yaşından sonra bile dünyaya bakış açısını değiştirebilir. Ama çok büyük bir olay olması lazım. Bütün hayatını yeniden sorgulaması lazım. Ancak böyle bir olayda gittiği yolun yanlış olduğunu anlayabilir insan. Ben parti lideri ile anlaşamadım, o nedenle fikirlerim değişti, deyip insan dünyaya yeni bir bakış açısı geliştiremez.
***
Rahmetli Erbakan Hoca, kendi partisi dışındaki partilere, bunlar renksiz parti derdi. Sonradan anladım neden renksiz dediğini, hepsi batı ile uyumlu diye öyle diyormuş.
***
Ben olsam batı değerleriyle uyumlu olan fikirlerimi ön plana çıkarmak yerine batı değerleri ile uyuşmayan fikirlerimi ön plana çıkaran bir parti söylemi geliştirirdim. Böylece çok tepki çekerdim. Herkes bizim partiden bahsederdi. Acımasızca saldırırlardı. Saldırdıkça televizyonlara çıkardım. Reklamın iyisi kötüsü olmaz derdim. Ama batı değerleri ile uyuşmayan bir fikir söylerseniz, hemen hakkınızda sapık, gerici gibi yaftaları peşinen kabul etmek zorundasınız. Öyle olunca, önce yalnız kalırsınız, Erbakan hoca gibi. Sonra bir bakmışsınız, herkes denenince sizi iktidara getirmek zorunda kalacak, çaresiz kalmış halk.
***
Birkaç tane tepki çekecek söylem söyleyebilirim.
1- Şifresiz televizyon kanallarında gösterilen filmlerdeki, tahrik unsuru içeren sahnelerin gösterimini kısıtlayacağım derim. Çocuklarla birlikte, aileler film seyredebilsinler diye böyle yapıyorum derim. Bütün sanatçılar üzerime yürür. Bu tür filmlerin ancak şifreli kanallarda gösterilsin derim. Bütün özgürlükçü yazarlar bana saldırır. Bende, kardeşim ben böyle düşünüyorum. Şifreli kanalların kurulmasını kolaylaştıracağı isteyen internetten seyreder derim. Hatta gaza gelip halkım kabul ederse öpüşme sahnelerini bile kaldırabiliriz derim. Beni kesin yobaz yaparlar. Çok iyi reklam olur. Hatta her belediyeye aile sineması kurma zorunluluğu getireceğim, derim. Aile sinemalarındaki kuralları da yukarıdaki yasaklar kapsamı içine dahil edeceğim derim. Ahmet Hakan bile bana yobaz diyebilir. Ama boş veririm, çünkü iyi reklam olur.
***
2- Devletin sahip olduğu, faizli bankaların hepsini faizsiz banka sistemine çevireceğim derim. Halk bankı, ziraat bankasını faizsiz bankaya, yani katılım bankasına çevireceğim, derim. Vatandaşa, iş kurması için vereceğim parayı, faizsiz katılım bankalarının sistemi ile vereceğim derim. O zaman bütün faizle iş yapmak isteyenler üzerime saldırır. Esnafa zırnık faiz yok derim. Taksitle mal satacağım, derim. Böylece bütün kapitalist- liberaller ayağa kalkarlar. Gündeme bomba gibi düşerim.
***
3- Vadeli çek yazma hakkını kaldıracağım derim. Ancak bankada hazır parası olanlar çek yazabilir derim. Vadeli ödemek isteyen, çek değil, senet yazsın, derim. Senetleri, şahsi senet ve şirket senedi diye ikiye ayırırım, derim. Şahsi senetlerde tüm mal varlığı ile sorumlu olacak, şirket senetlerinde sadece şirket varlığı ile sorumlu olacak derim. Şirket senedini ödemeyene 10 günlük hapis cezasını yeniden getireceğim derim. Bu söylemler ile sadece senet ve vadeli çek ile ticaret yapmak isteyen hayalci girişimcilerin tepkisini çekerim.
***
4- Evlilikte de olduğu gibi boşanma işlemlerini de, belediyeler ve müftülükler yapsın derim. İnsanlar evlenme kolaylığında, boşansın derim. Boşanan kadına bir yıldan fazla nafaka bağlamayacağım derim. Boşanmak isteyen herkesin boşanmasının yolunu açacağım derim. Boşanan kadını, boşandığı, eski kocası geçindirmesin derim. Boşanan kadına kendi anne babası veya kardeşleri veya amcaları veya çocukları baksın derim. Bakıma muhtaç çocuğu olan tüm dul kadınlara, maaş bağlayacağım derim. Maaş bağladığım tüm dul kadınlara da devlet için belirli saatlerde çalışma yükümlülüğü getireceğimi söylerim. Kadınlar, kendilerini istemeyen erkeği, geçim derdi için boşamayacağım diye düşünmesin derim. Bu söylemler ile bütün feminist kadınların tepkisini çekerim. Gündeme bomba gibi düşerim.
***
Ortalığı ayağa kaldıracak daha çok fikirler üretebilirim, ama siyaset yapıp da insanlardan oy isteyecek, insanları ikna etmek için uğraş verecek hevesim yok. Kendi özgür alanımda, kitap okumak daha güzel geliyor bana. Bir okuyucum, sen siyaset yapma, kitap oku diyorsa, işte bu yazdıklarım da başarılı olmuşum demektir. Yani istediğim tepkiyi üzerime çekmişim demektir. Aykırı düşünmeler…