İstikbâliyât Kuruluşu (Think Tank)..
Üstad Eygi’nin Ağustos 2005 tarihli ve “Jacques Attali’ye göre Türkiye’nin geleceği” başlıklı yazısı “Nostradamus’un Kehanetleri” kadar kıymete haiz.
Fakat kehanet değil, futurism kapsamındaki İstikbâliyât (Geleceğe ait hâdiseler, olacaklar) yazısıdır. Bazı cümlelerini birkaç ilâveyle nakledeceğim...
“Fransız mütefekkiri (düşünürü) Jacques Attali’nin “XXI’inci Yüzyılın Lügati” (1998, Paris) adlı kitabının Türkiye maddesinde şu satırlar yazılıdır:
“Türkiye: Batı ile İslâm’ın ilişkileri, bölgedeki ve dünyadaki savaş ve barış; Türkiye’nin geleceğine sıkı şekilde bağlıdır. 2030’dan önce 100 milyonu aşacak, yüzyılın sonunda 150 milyona ulaşacak bir nüfusa sahip olabilecek bu ülke üç muhtemel (olası) geleceğe sahiptir:
* Kabul edilirse Avrupa Birliği’ne üye olmak. Bu suretle AB, evrensel olmak için kendisine gerekli Müslüman boyutunu kazanmış olacaktır. Türkler bugün bu seçimden yanadır.
* Büyük Amerikan petrol şirketleri hesabına, bir Orta Asya imparatorluğunun kalbi (merkezi, beyni) haline gelmek. Türkler, Avrupa yolunun kendilerine kesin olarak kapalı olduğunu anlayınca bu ikinci şık devreye girecektir.
* Türkiye’nin üç parçaya ayrılması: Biri Avrupa’da, biri Orta Asya’da, biri Kürt...
Birinci seçenek Avrupa için en iyisidir. İkincisi ABD’nin lehinedir. Üçüncüsü, bölünme-parçalanma ahenkli bir şekilde olmazsa, dünyanın fosil enerji (petrol ve gaz) kaynaklarının yarısından fazlasının bulunduğu bölgede sürekli bir kaos oluşacaktır.”
***
Yazı, Attali’nin fikir ve görüşlerine üstadın ilâveleriyle devam ediyor. Tamamını (yer darlığı nedeniyle) yayınlayamıyorum. İnternette var.
Attali hikmet ehli bir Fransız futuristi. Yaklaşık 20 yıl sonra bile ne kadar haklı olduğunu görüyorsak, ágâh olmalı ve biz de istikbâlimiz için daha fazla düşünmeliyiz. Yani Nasreddin Hoca’nın hindisi gibi değil, bilgi ve belgeler ışığında, daha ciddî..
Üniversitelerimiz araştırmalar yapmalı, istikbâliyat merkezlerimiz (thinktank, geleceği inşa düşünce kuruluşlarımız) olmalıdır.
Üstadın da söylediği gibi, başlamış İslâm-Hıristiyan çatışması nedeniyle Türkiye’nin AB’ye üye olması çok zor, hattâ muhal...
Muhafazallah Türkiye üçe ayrılırsa, gizli kimliklilerin, vesayetçilerin kontrolunda kalacak parça belki Avrupa üyesi olabilir.
New York’ta İkiz Kulelerin yıkılması, ABD ve müttefiklerinin Afganistan’a ve Irak’a saldırmaları, bu İslâm ülkelerini işgal etmeleri, dünyanın çeşitli yerlerinde oluk oluk Müslüman kanı akıtılması..
Guantanamo’da ve başka Amerikan hapishanelerinde Müslümanlara işkence ve zulümler yapılması, Suriye’deki vahşete seyirci kalışları…
Bütün bunlar, birbuçuk milyar nüfuslu İslâm dünyasını Batı ile karşı karşıya getirmiş, İsrail ve ABD terörüne Müslümanların karşılık vermesiyle aslında Üçüncü Dünya Savaşı fiilen başlamıştır!..
Ve bilinsin ki, DAESH bitirilirse yerine başka (sözde İslâmcı) terör örgütleri türeyecektir!. Batı aklını başına almalıdır...
#HARBİDEN: Türkiye yöneticileri ve halkımız için başlıca endişeler ise; parçalanma felâketini önlemek, sınırlarımızı korumak, millî kimlik ve tarihî devamlılık yapımıza dönmek, mensubu olduğumuz İslâm dünyasına ters düşmemek, onlarla karşı karşıya gelmemek olmalıdır. 18.03.2018