İslâm ve Çağdaşlık..

İslâm bir hayat nizamı.. Birkaç insanın dindar ve ahlâklı olması ile bir toplum İslâm toplumu olmaz.

İslâm diyarına gelen bir yabancı, insanların aralarındaki ticari ilişkilerinden, âile bağlarına, hattâ cemiyet azalarının bir birleriyle konuşmalarına kadar İslâm değerleri ile karşılaşmalı, hoşlanmalı ve hattâ hidayete erebilmelidir.

Evet hidayet bir nasib işidir ama İslâm toplumunun genel havası öyle bir hidayet kokmalıdır ki, gelen yabancılar İslâm hakkında bir ön yargıya bile sahip olsa, onlardaki bu peşin hüküm silinmeli, bir hayranlık uyanmalıdır.

“Çağdaş İslâm, yer yüzünde; manevî ve siyasî hâkimiyet için çekişen rakipleri ile, kendi değerleri için hem bünyesinde hem de dışarıdaki bütün dünya ile kimlik mücadelesi veriyor..” Civil Democratic Islam - Partners, Resources, and Strategies by Cheryl Benard: (Sivil Demokratik İslâm, Ortaklar, İslâm dünyasının diğer unsurları, Kaynaklar ve Stratejiler - Cheryl Benard)

Tesbit bir Batı’lı düşünüre ait fakat bizce genel manzarayı da oldukça doğru hülasa etmektedir.

Çağdaş Batı, İslâm dünyasının kontrolünü hiçbir zaman kaybetmek istemedi, istemeyecektir de...

Batı’da İslâm dünyasının araştırılması için düşünce merkezleri (think tanklar), ve Üniversiteler dün de bugün de harıl harıl çalışıyor...

Emekli subay bir ağabeyimin evinde yabancıların yazdığı bir Hadis Külliyatı görmüştüm... İngiliz teologların tanzim ettiği, şerhler düştüğü bir külliyat idi bu.

Hadîs-i şerîf’lerden (!) sahih olanlar ve kendilerince sahih olmayanlar vardı. Sanırım Vahabilere yönelik eski bir çalışmaydı...

Eser öylesine geniş bir araştırmaydı ki, arada ölenler olmuş, yerine heyete giren, halefinin kaldığı yerden devam etmişti. Ölenin ölüm tarihi bile belliydi. Bir haç () konumuş ve tarih düşülmüştü.

Batılı gözünde ideal İslâm toplumu, demokratik, ekonomik ve siyasî açıdan istikrarlı olmalı ancak (Batı ölçülerine göre) ilerici ve sosyal de olmalı, Batı normlarını takip etmelidir...

Batı arslan terbiyecisi gibidir... Yeri gelir sözde hümanist barışçı yollardan, yeri gelir savaşlarla, hattâ terörle dahi terbiye eder...

Meselâ kimi zaman Irak ve Afganistan örneğinde olduğu gibi askerî müdahalelerle, kimi zaman da PKK ve Irak - Suriye coğrafyasındaki IŞİD örneğinde olduğu gibi terörle terbiye eder…

Müslüman toplumların ya da milletlerin Batı’nın bu yüzünü asla akıldan çıkarmamaları ikbal ve istiklâlleri için fevkalâde mühimdir...

Merhum Akif’in taksiratını Allah affeylesin, ne güzel demiştir:

Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark’ın, tükürün!

Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün!

(......)

Hele ilânı zamanında şu mel’ûn harbin,

“Bize Efkar-ı umumumiyesi lazım Garb’ın;

O da Allah’ı bırakmakla olur” herzesini,

Halka iman gibi telkin ile, dinin sesini

Susturan aptalın idrâkine bol bol tükürün

Sizi bilmem, bendeniz hergün aynaya bakıp kendi yüzüme birkaç kez tükürüyorum. Allah hepimizi ıslah eylesin... 24.06.2018