1. Sünnî Müslüman Allaha itaat eder, O’nun emirlerini yapar,
yasaklarından kaçınır.
2. O, Peygamber aleyhissalatü vesselama biatlidir, onun Sünnetini
hayata uygular, onun emirlerini tutar ve yasaklarından kaçınır.
3. Sünnî Müslüman, mü’min olan emir sahiplerine (ülü’l-emr) itaat
eder. Kur’anda “Ey iman edenler Allaha, Resulüne ve sizden olan
emir sahiplerine itaat ediniz” buyrulmuştur.
4. Sünnî Müslüman, emir sahipleri zümresinde bulunan rabbanî,
râsih, ilmiyle ‘âmil, muttaqi ulemaya ve fukahaya itaat eder. Çünkü
onlar halkı, Sırat-ı Müstaqime davet eder. Onları dinleyen, onların
emirlerini yerine getiren, öğütlerini tutan Allahın rızasını,
Resulullahın şefaatini kazanır, ebedî saadete inşaallah nail
olur.
5. Sünnî Müslüman Şeriat ilimlerine vakıf, itikadı sahih, beş vakit
namaz kılan, ahlak-ı hamideyle mütehalli, iyilikle emr eden,
kötülükten nehy eden, uyaran, aydınlatan, bilgilendiren,
müridlerini ve muhiblerini ıslah ve terbiye eden hakiki şeyhlere,
kamil mürşidlere itaat eder.
6. Sünnî Müslüman, dindar ve sâlih anne babasınına itaat eder.
7. Sünnî Müslüman, dine bağlı kaldığı ve sınırları çiğnemediği
müddetçe Emirü’l-mü’minîn olan zata itaat eder.
8. Müslümanlık kin, intikam, isyan, bağy dini değildir.
9. İslam fıkhının ahkam-ı sultaniye bölümünde huruc ale’s-sultan
bölümü vardır. Kötü bir idareye, sisteme, düzene başkaldırma ile
bilgiler ve hükümler fıkıhtan ve İslam hikmetinden öğrenilir.
Herkes bu konuda hod be hod kendi aklı fikriyle karar verip
harekete geçemez, isyan edemez.
10. İmamın ve idarenin her uygunsuz işi isyan ve huruc sebebi
olamaz.
11. Raşid olmayan bir Halifenin veya Emirin ardında cihada
çıkılır.
12. Müslüman Allaha, Resulüne, kendisinden olan emîr sahiplerine
itaat eder ama tağuta asla itaat etmez.
13. Arap dünyasında, Pakistanda, başka yerlerde zuhur eden birtakım
Ehl-i Sünnet dışı aktivist şahıslar, önderler, hareketler
Müslümanları isyana davet etmişler ve bu isyanların hemen hepsi
büyük facia ve acılara sebep olmuştur.
14. İslamda toplumların, halkların, ülkelerin idaresiyle ilgili
temel hikmet “Siz ne halde iseniz öyle idare olunursunuz” hadîs-i
şerifidir. Bu hadîse dikkat etmeyenler ezilen Müslümanların daha
fazla ezilmesine, daha fazla kan dökülmesine, daha fazla zulme yol
açarlar.
15. Müslüman bir toplumun kurtuluşu izzeti necatı felahı itilası,
kendisini ıslah etmesi, iyileştirmesi ile mümkün olur.
16. Müslüman bir toplumun ıslahı için ilk yapılacak zarurî
hizmetlerin başlıcaları şunlardır: İslam eğitimi sistemi kurmak ve
mükemmel güçlü İslam mektepleri açarak vasıflı Müslümanlar
yetiştirmek… Fatih, Süleymaniye, Nizamiye, Endülüs medreseleri
ayarında; Gazaliler, Süyutiler, Şeyhülislam M. Sabriler, Zahid
el-Kevserîler yetiştiren gerçek İslam Medreseleri açmak… Şeriat
sınırları içinde vasıflı, ahlaklı, bilge, ihlaslı, mürüvvetli,
fütüvvet ahlakına sahip olgun Müslümanlar yetiştiren tekkeler,
tasavvuf ocakları açmak… Temiz, şeffaf, doğru, dürüst bir toplum
oluşturmak için neler yapılması gerekiyorsa onların hepsini hayata
geçirmek…
On dokuzuncu asırda zuhur eden, aslen İranlı olduğu halde kendisini
Afgan, Şiî olduğu halde Sünnî gösteren, Farmason locasına kayıtlı
Afganî ihtilalci ve isyankar bir zihniyete sahipti… Onun ektiği
tohumları biçtik ve bugünkü hale geldik.
Yirminci asırda ve zamanımızda kötü ve zalim idarelere karşı
başkaldırı hareketleri maalesef hezimetle sonuçlanmıştır.
Suriyedeki isyan hareketini görüyoruz.
Şu işleri yapmadan, kendimizi ıslah etmeden isyan edilmez:
A. Bütün Müslümanlar ilmihallerini öğrenecekler.
B. Halkın en az yüzde doksanı beş vakit namaz kılacak. Farz
namazları camilerde büyük cemaatlerle kılınacak. Mihraplarda gerçek
imamlar bulunacak.
C. İtikad tashih edilecek.
D. İslam eğitimi kurulacak.
E. Ümmet birliği sağlanacak.
F. Ümmetin başında râşid ve âdil bir İmam bulunacak ve Müslümanlar
ona biat ve itaat edecekler.
Bu şartlar yerine getirilmezse Müslümanlar düze çıkamaz.
Bir İslam toplumunda gevşeklik, cahillik, gaflet, bedevilik,
ufuksuzluk hakimse onların kurtulması mümkün olmaz.
Sabah namazlarında Müslümanların çok büyük kısmı leşler gibi yatıp
uyuyorsa, o memlekette kurtuluş güneşi doğmaz.
“İslam nizamı kurulsun, ondan sonra her şey düzelir…“ sözü
kuruntudan ibarettir.
Şehrin tertemiz olması için herkesin öncelikle kendi kapısının
önünü süpürüp temizlemesi gerekir.
Bir Müslüman bildiğiyle amil olursa, Allahu Teala ona bilmediğini
öğretir.
Kurtulalım diyoruz ama nasıl kurtulacağımıza dair Kur’ana, Sünnete,
Şeriata, fıkha, İslam hikmetine uygun derli toplu bir reçetemiz,
plan ve programımız yok. Genellikle ucuz bir kurtuluş edebiyat
yapıyoruz. Ayaklarımız yere basmıyor.
Keşke daha akıllı, daha hikmetli, daha geniş ufuklu, daha alim,
daha medenî Müslümanlar olabilsek.
Ehl-i Sünnet Müslümanı kimlere biat ve itaat etmez:
Bir: Reformcu, dinde yenilik, dinde değişiklik, isteyen,
Fazlurrahmancı, Afganîci, mezhepsiz, telfik-i mezahib taraftarı,
Sünnet düşmanı, Kur’anı re’y ve heva ile tefsir eden, din ticareti
yapan, bid’atçi, Allah gerçek bir Janus’tur diyen Ali Şeriatîci
İslamcılara biat ve itaat etmez.
İki: Ümmet birliğini bozan, Sünnî Müslümanları bin parçaya ayırıp,
mü’minleri bizden olan Müslümanlar ile bizden olmayan Müslümanlar
diye ikiye ayıranlara biat ve itaat etmez.
Üç: Zaruriyat-i diniyeden bir hükmü ve değeri bile inkar edene biat
ve itaat etmez.
Dört: Salih Müslümanlara düşmanlık eden, harbî kafirleri dost ve
veli edinenlere biat ve itaat etmez.
Beş: Târik-i salat ve cemaat olanlara biat ve itaat etmez.
Altı: Zekatları Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak
toplayıp sarf edenlere biat ve itaat edilmez.
Yedi: Kopuksuz sahih silsilelerle Resulullaha (Salat ve selam olsun
ona) irtibatlı olmayan icazetsizlere biat ve itaat edilmez.
Sekiz: Parayı çok seven, Şeriata aykırı haram yollarla büyük
servetler iddihar etmiş olanlara biat ve itaat edilmez.
ÇOK ÖNEMLİ BİR HUSUS:
Müslüman bir toplum, itaat dairesinden çıkar, namazı yitirir,
şehvetlerine uyar, açıkça fısk ve fücur, büyük günah işler,
bid’atlere saplanır, haram yer, Allaha ve Resulüne isyan eder ve
daha başka büyük kötülükler ve isyanlar sergilerse o toplumun
başına din düşmanı zalimler geçer. Müslümanların kurtulmaları için
sadece laf ile pişman olmaları yetmez. Nasuh tevbesi ile tevbe
etmeleri ve masiyetten ibadete yönelmeleri, kendilerini ıslah
etmeleri gerekir. Bozulan, azan, ahlakını yitiren, Allaha ve
Şeriata isyan eden, namazı terk ile şehvetlerine uyan, haram yiyen
bir toplumun başına bela ve zulüm gelince kolay kolay gitmez.
BAŞKA ÖNEMLİ BİR HUSUS:
Bundan otuz küsur yıl önce Suriye Sünnîlerini kışkırtıp zalim
idareye karşı başkaldırttılar ama isyan başarılı olmadı ve Hamada
Humusta elli bin Müslüman katl edildi, kadınların ırzlarına
geçildi, camiler top ateşine tutuldu, kafir rejim Müslümanları hava
kuvvetleriyle bombaladı. İslam düşmanı dış güçler, Müslümanları
birbirine kırdırtmak için şeytanî planlar yapıyor. Onların
tuzaklarına düşülmemelidir.
Ülkemizdeki şu son isyan, darbe teşebbüsü başarılı olsaydı, yerine
bugünkünden daha iyi veya bugünkünden daha az kötü bir idare mi
geçecekti?
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmaktan korkalım?
Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım.
ABD, İsrail, Haçlı dünyası, Siyonistler, emperyalistler, bilcümle
İslam düşmanları Türkiyeyi eski dinsiz vesayet rejimi boyunduruğu
altına sokmak istiyor.
(LÜTFEN, internetten adil sultan zalim sultan itaat kelimeleriyle
arayalım ve fıkıh bu konuda ne diyor, Ehl-i Sünnet hocalarının bu
konudaki görüş ve fetvaları nelerdir öğrenelim. Merhum İbrahim
Canan’ın Kütüb-i Sitte şerhinin konu ile ilgili sayfalarını da
dikkatle mütalaa edelim.)