Yazımızın başlığı “İki Baba Bir Dram” olsa da aslında her iki babanın yaşadığı bir dram olup ilgi çekmek amacıyla bu başlığı kullandım. Bilindiği gibi Haziran ayının üçüncü haftasının Pazar günü “Babalar Günü” olarak kutlanmaktadır...
Yazımızın başlığı 'İki Baba Bir Dram' olsa da aslında her iki babanın yaşadığı bir dram olup ilgi çekmek amacıyla bu başlığı kullandım.
Bilindiği gibi Haziran ayının üçüncü haftasının Pazar günü 'Babalar Günü' olarak kutlanmaktadır. Günün anlam ve önemine binaen birazda dikkat çekmek için size bir fıkra bir de gerçek hikaye anlatacağım.
Fıkraya fıkra olduğu için gülecek hikayeye ise üzüleceksiniz! Esas olan gülmek veya üzülmenin ötesinde derin derin düşünmektir. İlk önce fıkramızı anlatalım ki üzüntünün üzerine gülmek zor gelebilir.
Üç oğlu bulunan bir baba oğlanlarıyla birlikteyken büyük oğluna:
-Oğlum bana bir bardak su getirir misin, der.
Oğlan çeşitli mazeretler üreterek bir bardak suyu getirmekten imtina eder.
Baba ortanca oğluna bir bardak suyu getirmesini söyler; ortanca oğlanda aynı şekilde bahaneler üreterek suyu getirmez.
Olan biteni izleyen küçük oğlan pişkin pişkin:
-Baba, bu şerefsizlerden hayır gelmez kalk suyunu iç, gelirken bana da bir bardak su getir, der.
Sanırım gülmüşsünüzdür; çünkü, bu fıkrayı kime anlatıysam güldüler.
Neyse hikayeye geçelim:
Teyze oğlum Bayram Meram Tıp Fakültesi Hastanesinde berber olarak görev yapmaktadır. Birkaç yıl önce tanığı olduğu bir olayı bizzat kendisi anlattı.
Hastanede yatmakta olan bir yaşlı amcayı tıraş ederken refakatçi koltuğunda uzanmış yatmakta olan oğlundan bir bardak su istiyor.
-Evet evet sadece BİR BARDAK SU!
Oğlan suyu getirmediği gibi babasına sinirlenerek:
-GEBERMEDİN GİTTİN, der.
Yaşanan bu duruma yaşlı amca çok üzülür. Olan biteni izleyen Bayram yaşlı amcaya:
-Amca, oğlun gitsin ben sana refakat eder, bakarım, der.
Bayram, bir veya iki gün sonra amcaya bakmaya gider; yaşlı amcanın eşyalarını topladığını görünce;
-Taburcu mu oldun amca, der. Amca:
-Yok oğlum, benim oğlan öldü de cenazesine gidiyorum, der.
Biliyorum üzüldünüz hatta içiniz acımıştır. Yukarıda da belirttiğim gibi esas olan her iki olaydan çıkarılacak derstir.
Allah(cc)'a şirkten sonra en büyük günahlardan birisi ana babaya itaatsizliktir. Yüce Rabb'im;
'Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine 'üf!' bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.' (İsra, 23) buyurmaktadır.
Efendimiz Hz. Muhammed(sav):
'Anne ve babasına veya onlardan sadece birine yaşlılık günlerinde yetişip de cennete giremeyen kimse perişan olsun, perişan olsun, perişan olsun!' (Müslim) buyurmaktadır.
Ana babayla ilgili birkaç Hadis-i Şerifler söyle:
'Ana-babasına iyilik eden evlat, Peygamberlerle beraber Cennete girer.' (İ. Rafii)
'Ana-babasına iyilik edenin ömrü uzun, rızkı bereketli olur.' (İ. Ahmed)
'Ana-babanıza ihsan ederseniz, çocuklarınız da size ihsan eder.' (Taberani)
'Ana-babaya karşı gelmek büyük günahtır. (Buhari)
'Ana-babasına asi olan Cennete giremez.' (Nesai)
Ana babaya karşı yapılması gereken iyiliklerle ilgili anlatılacak çok şey var; fazla uzatmak istemiyorum, zaten hepimiz çok şeyi biliyoruz. Esas olan bildiklerimizin hayatımıza ne ölçüde yansıyıp yansımadığıdır.
Maalesef, ana babalara çocukları hizmet edeceği yerde çocuklara ana babalar hizmet etmektedir.
Ana babaya karşı yapılan her türlü olumsuz davranışın ağır karşılığının olduğunu unutmayalım. Her daim onların rızasına uygun davranalım; onlarla olan anlaşmazlıklarımızda onlar haksız bile olsa yine üzmeyelim!
Özellikle ana babalara da bir çift söz söylemek istiyorum:
Birincisi; çocuklarınıza ana babaya, büyüklerine saygıyı; en önemlisi değerlerimizi öğretiniz, öğrenmeleri için gayret ediniz.
İkincisi; çocuklarınızın sizlere karşı isyan günahını işlememeleri için, çocuklarınızın çok üzerine giderek bu büyük günahı işlemelerine sebebiyet vermeyiniz.
Herkese hayırlı evlatlar, analar babalar temennisiyle bir gün değil; 365 günün ger günü ana babalar günü olsun!