Bursa Devlet Tiyatrosu Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı müzikli oyununu, bu sezon sahneye koydu. Cumhuriyet devri edebiyatımızın bu usta ismi sanat tarihi kürsüsü asistanlığı, gazeticilik entitisü ve tiyatro okulu hocalığı boyunca binlerce öğrenci yetiştirdi.
Bursa Devlet Tiyatrosu Haldun Taner'in Keşanlı Ali Destanı müzikli oyununu, bu sezon sahneye koydu. Cumhuriyet devri edebiyatımızın bu usta ismi sanat tarihi kürsüsü asistanlığı, gazeticilik entitisü ve tiyatro okulu hocalığı boyunca binlerce öğrenci yetiştirdi. Metin Akpınar, Zeki Alasya ve Ahmet Gülhan'la öncülük ettiği Deve Kuşu Kabare Tiyatrosundaki eğitim anlayışı da yazık ki sönüp gitmişti. Ekranlardan ülke geneline yayılan sözde komedi epizotlarına kalakalmıştık maalesef!
Dün gibi kulaklarımda. Hiç unutmam, 5 yıllık incelemeyle bitirdiğim Çanakkale Tarihi incelememi kendisine götürüp tanıştığım Şu çılgın Türkler'in yazarı merhum Turgut Özakman'ın şu sözünü:'Sen de hocasın, üstelik Gazi gibi Atatürk eğitim anlayışının ana ışık kaynağı bir kurumdasın. Oyun yap bunu, ben de çalışacağım. Haldun Taner'in başlattığı kabare anlayışıyla geniş halk kitleleri üzerinde etkili olabiliriz.' Çok doğru buldum önerisini, bu oyun tekniği hakkında da öncüsünden nemalanmak üzere hemen İstanbul'a gittim.1986 Nisanıydı. Ancak rahatsızdı, ulaşamadım. Ben döndükten 1 ay sonra da kaybettik bu büyük değeri maalesef genç sayılabilecek 71 yaşında.
İlk kez Engin Cezzar'dan izlediğim oyunu, yönetmen Bora Özkula sahneye koymuş. Tanış olamadık kendisiyle ama kutlarım. 35.sanat yılındaymış. Belli ki Deve Kuşu Kabare sanat anlayışını kavramış ve benimsemiş. Denk gelirse inşallah izlemek isterim. Karşılaştırdım da Manas Destanı nasıl anlatıyorsa bu oyunda da öyle insan yaradılışının değişmezliği. Oyundaki 'İnsanoğlu böbürlü, yaradılış… ne denir?' sözü, toplumsal hayatın gerçeği mi değil mi sorusuna cevap vermek ve düşünmek mümkün oluyor sunulan yaşantıları izleyince.
Keşanlı Ali Destanı, gece kondu mahallesini mekan almış bir epik oyun. Yakup Kadri'nin Yaban romanında münevverlere seslendiği gibi o da aydınlara sitem bir kıssadan hisse sunmuş: 'Böyle işte çoğu destan, destan işin afyonu, kaldırdı mı altından çıkar Ali Cengiz Oyunu. Biz yutarız cahiliz, yumruk kadar kafamız ama sizler okumuş, gözlük bilem takınmış kişilersiniz. Siz bunu yemezsiniz, kaldırın örtüleri! Arayın bulursunuz, kazıyın görürsünüz! Yanlış mı, öyle değil mi, neden sus pus oldunuz?'
Müziğin nakaratı Herkes Hesap Peşinde. Günümüzde daha belirginleşti hasbîyet ve emekle çalışanların sırtında zar atanların türlü türlü hesapları. Siyasî, ticarî, toplumsal hesaplar akla hayale gelmedik kumpaslar üretiyor ve uzun zaman sonra çıkıyor kötü, mide bulandırıcı kokular milletlerin kendi içlerinde de birbirleri arasında da. Herkes hesap peşinde.
Hiç dermiydiniz, ABD emperyalizmine tepkiyle yola çıkan Tam Bağımsız Türkiyeci gençler, sonradan sağ-sol kavgasıyla darbelere çanak tutacak. Marksist ideolojiyle halklar eziliyor diye ayrılıkçı terör yaratılacak ve yarım asır ülkeyi içten yıkmaya çalışacak sonra da açık açık ABD emperyalizminin kanatları altına sığınacak, ondan silah yardımı alacak? Herkes hesap peşinde.
Hiç der miydiniz millî görüşçüler CHP'li olacak? Birbirine kardeşim diye makam ikram eden Erdemliler hareketi öncüleri karşı cepheler açacak, MHP asenası tarihçi olduğu halde ülküdaşlarını çeşit çeşit anlayışlarla karmakarışık edip liderine baş kaldıracak ve geçmişte kanlı bıçaklı olduğu CHP anlayışının bugünkü lideriyle el ele tutuşacak? Herkes hesap peşinde.
Hiç der miydiniz ticarî dev bildikleriniz ya batacak ya satacak ya da dinle yoksula hizmetle aldatacak sonra da kaçacak; milletler arası tartışma konusu yeni yeni dev iş adamları gündem olacak?
Hiç der miydiniz eğitime hizmet vakfı diye kurulan TED koleji bile bu alanın tacirliğiyle dev bir zincir olacak ve o vakfın başkanı da paralı eğitim modeli geliştirdiği için cb.eğitim kurullarına üye olacak; nereden finans sağladığı hiç sorgulanmadan tacir okul zincirleri yayılacak ülkenin dört yanına. Eğitim derdiyle borca girip ünlü zincir diye verdikleri okulun inşaatçı patronu maaşları ödeyemeyecek tepki protestoları olacak. Herkes hesap peşinde.
Tarım ve sağlık bakanlığına rağmen genel ve sosyal medyada bütün dertlere derman bitkisel ekratların reklamları yapılacak ve sağlık sömürüsü eski üfürükçüler misali artacak, kimse de bu gidişe dur diyemeyecek. Büyük kentlerin hastanelerinde bir hekim 300 hastaya bakmak zorunda kalacak, halk da özel hastanelere yönelecek onlar da gerekli gereksiz demeden bol bol tetkik isteyerek sağlık ticaretini geliştirecekler. Herkes hesap peşinde.
Herkes hesap peşinde olduğu için de bilim-kültür-sanat geride. Bir kolun parmakları kadar az, ışık saçabilecekler. Kendini yetiştirme mücadelesi verenlere ise destek yok. Kendimden biliyorum. Haldun Hoca'dan feyz almak nasip olmamıştı ama oyunlaştırmıştım ilk çalışmam Çanakkale Destanı'nı. DT. edebî kurulu reddedince ne kapılar çalmıştım! Yıllarım böyle geçti gitti. DT. aristokrasisi içinde tek Bozkurt Kuruç'un genel müdürken beni kabulündeki destek sözünü hatırlıyorum: 'İnanıyorum ki bu hevesle iyi bir yazar olacaksın, sana önerim açık ders vericiliği bırak, derdini zehir misali bir çikolata içinde sunmalısın.' Ne kadar mutlu olmuştum! Allah rahmet etsin, yeni kaybettiğimiz hocaların hocası Merhum Prof.Yıldız Kenter'in eğitimciliğime de yazarlığıma da çeyrek asır süren bir hocalığı oldu bir de. Minnetarım. Onun sunduğu ışığı da tüm ülkeye tutmaya çalıştım hep. Bunca çabam ülke genelinde okullarda işe yaradı ama içimde ukdedir, bu yaşımda ancak bir oyun sokabildim DT.repertuvarına, o da oynanacak mı belli değil. Cumhuriyetin temeli kültür diyor Atatürk. Anadolu toprağında nasıl fışkırır insanı yücelten kültür?
Liyakat umudum şimdiki genel müdür, bütünleştirici lider yöneticiliğiyle özellikle öğretmen yazarların su yüzüne çıkabilmesi için bünyesinde eğitim kurulunu oluşturur inşallah! Yazarlarla görüşmen, yalnızca denetlerin onları aristokrasisi de erir gider böylece. Rahmetli Fikret Hakan ekranlarda 'Büyük kentler doldu taştı, nerede bu insanların edebiyatı?' demişti. Git gide artan hesapların peşindeki insanların çatışmalarını sunucak yeni eserlere ihtiyaç var. Bir Keşanlı Ali Destanı yetmez!