Askerî olsun, sivil olsun bütün darbeler kötüdür, yıkıcıdır, zararı faydasından çoktur.
Hiçbir sivil kuruluşun darbe yapmaya hakkı yoktur.
Hiçbir siyasî partinin sivil darbe yapmaya, sivil darbecileri desteklemeye hakkı yoktur.
Beraat-i zimmet esastır, yani bir şahıs veya kuruluş, suçlu olduğu âdil mahkemeler tarafından kesin hükme bağlanıncaya kadar suçsuz sayılır.
Türkiye’nin uluslararası temizlik ve şeffaflık notu 10 üzerinden 5’tir.
Bir toplum ne halde ise o şekilde idare olunur.
Her Müslüman yolsuzluklara karşı olmalı, yolsuzluklarla, imkanı ve kudreti varsa doğrudan doğruya, yahut dolaylı şekilde âdil ve ahlaklı olarak ve kalarak mücadele etmelidir.
Yolsuzlukların sivil darbe için kullanılması hukuka ve ahlaka aykırıdır, cinnettir, cinayettir.
Hiçbir Müslüman şahıs veya kuruluş; İslam, Kur’an, Ümmet düşmanlarını dost ve velî edinemez.
Başbakanın ofisine böcek koymak ahlaksızlıktır, hukuka aykırıdır, ağır bir suçtur.
Yatak odalarına gizli kamera koymak da öyledir.
İnsanların gizli günah, ayıp ve kusurlarını tecessüs etmek günahtır, ayıptır, suçtur.
Toplumdaki açık günahlar, pislikler, rezillikler ile uğraşmayıp, onlarla mücadele etmeyip; gizli günahları tecessüs etmek ve bunları sivil darbe için kullanmak ahlaka, hukuka, bilgeliğe aykırıdır.
Sivil darbe istemeyenleri, siz hırsızlardan ve kokuşmadan yanasınız diye suçlamak ve karalamak ayıptır.
Hiçbir tarikatin, cemaatin, sivil kuruluşun, baskı grubunun; sivil darbe ile iktidar olmaya, devleti ele geçirmeye hakkı yoktur.
Doksan küsur yıllık Cumhuriyet tarihinde, bugünkü kadar din, inanç, ibadet hürriyeti olmamıştır.
Mü’minler kardeştir. Bu kardeşliği kimsenin bozmaya kimsenin hakkı yoktur.
Kur’an Sünnet Ümmet dairesi içindeki mü’minleri, bizden olanlar, bizden olmayanlar diye ayırmaya, ötekileştirmeye çalışmak günahtır, ayıptır, dinen suçtur.
Müslümanların arasında ihtilaf çıktığı zaman bu ihtilaf ehil ve güvenilir kimselerle istişare edilerek=danışılarak halledilmelidir.
Fitne katilden eşeddir.
Yapılan işlerin, amellerin hükmü niyetlere göre verilir.
İtikadlarında esasa, usûle, temellere ait büyük bozukluklar, çarpıklıklar olanlar dünyayı ıslah edemez.
Zalim sultana, zalim idareye mutlak surette isyan yoktur. Huruc ale’s-sultanın şartları vardır. Bu konuda Sevad-ı ‘Âzam olan Ehl-i Sünnetin görüşüne itibar edilir.
Bir gemide isyan patlak verdiği, kaptan köşkünde kavga çıktığı, kaptana saldırıldığı zaman yapılacak ilk iş, kavgayı durdurmak, yangını söndürmek ve geminin selametini sağlamaktır. Kim haklı kim haksız meselesi, geminin selametinden sonradır.
Müslüman Türkiyenin düşmanları, ülkemizi Suriyeye, Mısıra, Ukraynaya benzetmek istiyor. Bunların tuzaklarına düşülmemelidir.
Münkerlerin nehyi, kötülüklerin def’i, mârufun emri, kokuşmanın izalesi, ülkenin temiz şeffaf ahlaklı faziletli olması hizmetleri; Allah rızası için ihlasla yapılmalıdır.
Netice:
Bendeniz, nâçiz bir Müslüman olarak ülkemde ne askerî, ne sivil darbe isterim.
Ülkemin Suriyeye dönmesini asla istemem.
Mısıra benzemesini istemem.
Ukrayna gibi olmasını istemem.
Her zaman yolsuzluklara, kokuşmaya karşı olmuşumdur.
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak istemem.
Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak istemem.
Şunun keyfi için buna sövüp saymam.
Toplum ıslah olmadan, ıslah edilmeden idarenin temiz olacağına inanmam.
Çok şükür, beraat-i zimmet asıldır kaidesini bilirim.
Ofislere konulan böcekleri, yatak odalarına yerleştirilen gizli kameraları delil olarak kabul etmem.
Başta İslamî kesim olmak üzere bütün holiganlıklara, militanlıklara, bağnazlıklara karşıyım.
Eğri otursam da doğru konuşmak ve yazmak şiarımdır.
Bin kere yazdım, tekrarlıyorum:
Ahkam-ı islamiyeye, Kur’anın doğru tefsirine, Sünnete, Şeriat-ı Garraya aykırı metotlarla hizmet ve ıslah olmaz.
Ümmet çapında meşveretsiz hizmet ve ıslah olmaz.
Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanları tek bir Ümmet olmadıkça ve başlarına âdil ve râşid bir İmam seçip ona biat ve itaat etmedikçe selamet sahiline çıkamazlar.
Türkiyenin ıslahını, necat ve selametini isteyen herkes; sahih iman, beş vakit namazın kılınması, zekatın verilmesi, herkesin ilmihalini öğrenip hayata tatbik etmesi, ahlakın düzelmesi, Ümmet birliği, biat ve itaat,
Emr-i mâruf ve nehy-i münker, büyük ve küçük cihad, a’rabilikten (bedevilikten) kurtulup medenî ve vasıflı Müslümanlar olmak, rabbanî alimleri ve kamil mürşidleri dinlemek, emanetlerin ehil kimselere verilmesini sağlamak gibi hayırlı işler yapsın.
Mülk Allahındır, kime isterse ona verir, kimden geri almayı dilerse geri alır; dilediğini aziz, dilediğini zelil kılar.
Allah sapıklığı, küfrü, şirki, nifakı, zulmü, azgınlığı, her türlü fitneyi ve fesadı sevmez.
Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellemin gösterdiği doğru ve hak yolun dışındaki bütün kezzabî, deccalî, süfyanî yollar bâtıldır.
Sevad-ı âzam dışına çıkan sapar, şaşırır.