Evet, son zamanlarda herkes safını açıktan belli etmeye başladı. Hem politik olarak hem de diğer yollarla Türkiye’yi Uluslararası alanda yalnızlaştırma çalışmaları tam gaz devam ediyor.
Evet, son zamanlarda herkes safını açıktan belli etmeye başladı. Hem politik olarak hem de diğer yollarla Türkiye’yi Uluslararası alanda yalnızlaştırma çalışmaları tam gaz devam ediyor. Batıl son çırpınışlarını yapıyor. Haçlı zihniyeti 21. Y.y Haçlı Savaşlarına hazırlanıyor. Bu bağlamda Türk-İslam Dünyasının son kalesi ve Türk-İslam Dünyasını diriltecek tek güç olan Türkiye üzerine oyunlar açıktan oynanmaya başlandı.
Her kavim farklı bir meziyet ve faziletle var edilmiştir. İçlerindeki zalimler hariç hiçbir kavme toptan düşmanlık yapılması ve dışlanması söz konusu değildir. Ancak Kur’an’ı Kerimin ayet ve işaretlerinden, Hz. Peygamberimizin hadis ve haberlerinden, bilimsel verilerden ve belgelerden öğreniyoruz ki, tarih boyunca dünya düzenini ve dengelerini etkileyen iki kavim görülmektedir. Bunlardan birisi; küfrün ve kötülüğün temsilcisi gibi davranan Siyonist Yahudiler, diğeri ise; Hakkın ve hayrın takipçisi mümin ve mücahit Türkler öne çıkıvermektedir. Son 350 yıldır, Osmanlının ikinci Viyana başarısızlığının ardından, dümeni ele geçiren Siyonist Yahudi odaklar ve Haçlı ortakları, 2. Dünya Savaşından ve Yalta konferansından sonra; maalesef tam bir zulüm ve sömürü düzeni tertiplemişler, acımasızca Deccalizmi yürütmüşler ve Siyonizm’in dünya hakimiyeti hevesiyle ve BOP çevresinde, son hedef olarak Suriye’yi parçalayıp asıl Türkiye sınırına gelmişlerdir. İşte bu oldukça kritik aşamada Hz. Peygamberimizin “Melheme-i Kübra- Büyük Yaralanma” diye bildirdiği, Batılıların ise Armegeddon dediği tarihi hesaplaşma artık kaçınılmaz gibidir. Yani tarihi inkilap ve iktidarların Şeytani tetikçisi Siyonist Yahudilerle, Rahmani temsilcisi Mümin Türkler arasındaki hakimiyet mücadelesi, büyük bir bilek güreşi ile neticelendirilecektir.
Dışarıda bir girdap var. Herkesi bu girdabın içine sokmaya çalışıyorlar. Ortadoğu geçmişten bu yana Melhame-i Kübra'ya hazırlanıyor. Bunun için 21. y.y Modern Haçlı Seferleri için İttifaklar sistemi iyice belirginleşiyor. Ortadoğu'nun güç odakları ve sır katipleri Kudüs-Roma-İstanbul arasında büyük bir hareketlilik ile mekik dokuyor. Kaos düzenin mimarları son kozlarını açıktan oynamaya başlıyor. Kasım da ABD Başkanlık Seçimleri ile Derin Dünya Devleti Yöneticileri Hillary Clinton projesi ile bölgede daha somut adımlar atmaya çalışacaktır. Türkiye bölgenin anahtarıdır. Bu anahtar olmadan Ortadoğu Kudüs kapısı açılmaz. Türkiye'nin Melhame-i Kübra'daki yani büyük savaşta ki rolü çok önemlidir. İleriki dönemde Kasım ayı hem Dünya için hem Ortadoğu için hem de Türkiye için çok önemlidir... Kasım ayında ABD ilk kadın Başkanını (Nostradamus'un kehanetinde bu konu ile ilgili çok önemli bilgiler var) seçecek. Türkiye'yi ise Kasım ayında büyük bir Referandum bekliyor...
Türkiye dört koldan kuşatılmaya başlanmıştır. Ülkede büyük bir psikolojik savaş yürüten Derin Dünya Yöneticileri kaos için düğmeye basmış durumdalar. Ortadoğu’da Arz-ı Mevud (Büyük İsrail Projesi) çalışmaları hız kazanmış durumdadır. Yıllardır söylerim, Büyük Ortadoğu Projesi aslında yok! Projenin ismi Büyük İsrail Projesidir. Hiç şüphesiz birçok kişinin anlamadığı veya anlamak istemediği bir projedir bu! Bu Proje öyle bir Proje ki Ortadoğu’da İslam’ın kalbini parçalayarak Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde Büyük İsrail’i kurmaktır en büyük amaç. Kaos düzeninin mimarları bu proje de ise en çok çıvan başı olarak gördüğü ülke ise Türkiye’dir. Türkiye’nin Uluslararası alanda politik bir yalnızlaştırma çabasının içine sokulmak istenmesi de bu yüzdendir. Sözde Ermeni Soykırımı iddialarının sürekli ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilmesinin sebebi de bu politik yalnızlaştırma olayından dolayıdır. Bölünmüş bir Ortadoğu ve güçsüz bir Türkiye yalnız bırakılmış bir Türkiye bu topraklarda küresel güçlerin ekmeğine yağ sürer.
Netice İtibari ile bölge bu kadar hareketliyken Türkiye asla durağan olmamalıdır. Aksi halde ‘’BOP’’ Projesinin hiç şüphesiz en önemli ayaklarından biri bölünmüş bir Türkiye’dir. Çok yakında savaş kapımızda olacak bundan hiç şüphem yok. Lakin Türkiye’nin bu savaşta takınacağı rol bölge için hayati önem taşımaktadır. Zaman her şeyin ilacıdır ileride bunları daha iyi göreceğiz. Unutmayalım ki İmparatorluklar kuran bir Milletin, güçlü bir Devlete sahip olması batılı büyük Devletlerce istenmemekte ve endişe edilmektedir.
Sonunda kaçınılmaz olan Siyonist-Haçlı güçlerle, Türkiye’nin tarihi hesaplaşması ve yaşanacak olan büyük savaşta Türkiye’nin tarihi rolüdür. Türkiye’ye bu bağlamda kutsal bir misyon yüklenmiştir. Melhame-i Kübra’nın yankıları büyük olacaktır.
Evet sevgili dostlar hal böyleyken gün birlik olma günüdür. Gün Türkiye’nin yanında Batıl’a karşı mücadele etme günüdür. Gün Siyonist-Haçlı zihniyetinin karşısında son kale Türkiye’nin yanında olma günüdür. Gün bizleri bölmek ve parçalayıp kolay lokma yapmak isteyen Batılı Emperyalistlerle mücadele etme günüdür. Gün şucu bucu diye ayrım yapmadan haklının ve Hak’kın yanında olma günüdür. Gün içimizde fesatçılara, bozgunculara karşı dik durma günüdür. Gün her ne olursa olsun Türk-İslam Dünyasının sancaktarlığını ve komutanlığını yapma günüdür…
Ve son söz: ‘’ Zalimler istemese de Şüphesiz Allah Nurunu tamamlayacaktır’’