Hâkimler istihareye yattıysa..
Artık devlet başkanları bile sosyal medyayı kullanıyor. Bu pek akıllıca değil aslında ama şimdi kimseyi kırıp dökmeden asıl konuya geçeyim..
Geçenlerde bilâ-istisna tüm dünyanın “delibozuk” (ing. shaky; erratic; yani güvenilmez, ne yapacağı belli olmayan, tehlikeli, irrite edici sakat bir ruh haletindeki kişi) dediği ABD Başkanı (!) evangelist Donald Trump da sosyal medyadan, “Rahip Brunson serbest kalmalı” diye Türkiye’yi hedef alan bir tweet attı.
Delibozuk daha kendi tweetine bakmadan bizim Brunsonu yargılayan mahkeme, papazı cezaevinden çıkarıp müebbeden ev hapsine almaya yönelik yeni bir karar verdi.
Bunun anlamı şuydu delibozuk için...
Tamam bak bir tweetimle herifleri korkuttum... O hâlde devam edeyim...
Yani dostlar tavizimiz başka bir tavize gebeydi, Trump delibozuğu bile bunu gördü ve devam etti küstahça tehditlerine...
Papaz meselesinde olan biten budur ama nedense bir tek akil kişi olsun bunu dillendirmeyince hem yazmaya mecbur oldum hem de bir yandan kendimden endişe ettim. Yoksa bir delibozuk da ben miyim diye...
Fakat hayır, olan biten her şey bizi teyid ediyor.
“Aklın yolu bir” demişler.. Hayvanlara bile taviz verirseniz, meselâ bir köpek üzerinize doğru gelip havladığında kaçar veya koşmaya başlarsanız ısırmayacağı varsa ısırır...
Ev hapsi kararını Türkiye’nin anında tırstığı ve taviz verdiği şeklinde (haklı olarak) yorumlayan Trump delibozuğu küstah tehditlerinin dozunu arttırdı..
Türkiye de sözümona “SERT KARŞILIK” verdi. Sevsinler sertliğinizi... Bu saatten sonra sert olsan ne yazar mülayim olsan ne...
“Bizde yargı bağımsızdır. Yargının kararlarına kimse müdahale edemez, biz muz cumhuriyeti değiliz, ABD bizi kıskanıyor...” cart curt... Yağma ama gürle... Lâkin öyle olmuyor işte...
Dün gördünüz, hava bombalar patlıyor gibi gürledi ama sonunda da fena halde yağdı... Hem de cevizden büyük insanın kafasını yarabilecek dolu taneleriyle başladı sonra sert bir sağanak..
Devlet de böyle olacak... Gürleyecek ama yağacak da sonra...
O çok sevdiğimiz “yağmasan da gürle” lafı palavracı sahte cengaverlerin zevahiri kurtarma işidir, zátıâlilerine ve kerim bir devlete yakışmaz.
Devlet dediğin gürlüyorsa mutlaka yağar...
Belki de hâkimler (muhterem bağımsız yargıçlarımız) akşam istihareye yatıp* sabah kararlarını değiştirdiler. Kim bilir? Allah bilir, neden olmasın?
Muhterem efendim eğer durum gerçekten de bu şekilde ise, ki mutlaka böyledir, o takdirde zátıâlilerine yönelttiğim tenkidvarî tüm lakırdıları geri alıyorum, kardeşinizi affediniz efendim...
Başta zátıâlileri olmak üzere tüm ricál-i devlete hürmetlerimi arz ederim...
*NOT: İstihare sünnettir, sakın istihza ettiğimiz sanılmasın... Burada yapılan, edebiyatta tecahül-i arif ya da asıl şekliyle “tecahül-i ârifane” denilen şeydir.. (Yani işin istihare olmadığını biz de biliyoruz ama bilmiyormuş gibi yapıyoruz, malûm sonuçta fakir bir ademiz..) 29.07.2018