Felsefenin İslamileştirilmesi

Her dinin veya felsefe görüşünün ideal bir toplum düzeni ve bu toplumu oluşturan ideal insan hedefi vardır. Her dinin bir varlık tanımı, ahlak tanımı ve ölüm sonrası hakkında görüşü vardır. Tıpkı dinlerin olduğu gibi felsefi görüşlerinde bir varlık tanımı, ahlak tanımı ve ölüm sonrası hakkında görüşü vardır. İslam dinin de, bir varlık tanımı, ahlak tanımı ve ölüm sonrası hakkında görüşü vardır. Peki! Günümüz Müslümanları, İslam dininin dışında olan dinlerin ve felsefi görüşlerin, varlık tanımı, ahlak tanımı ve ölüm sonrası hakkında görüşleri ile İslam dininin aynı konudaki görüşlerinin çatışması halinde verilecek cevapların hepsi verilmiş midir? Kısaca İslam’ın hükümleri ile çatışan dinlerin ve felsefi inançların iddialarına yeteri kadar cevap verilmiş midir?

***

Kuran ayetleri inerken, var olan ehli kitap ve müşrik inançlarına cevap verildiği kuranın metninden anlaşılmaktadır. İslam’ın hakim olduğu coğrafyalarda, her zaman farklı inançlara, İslami cevaplar üretilmiştir. Ancak günümüzde, batıdaki aydınlanma döneminden sonra üretilen, üstelik ehli kitapla birlikte tüm inançlara karış üretilen, felsefi fikir akımlarına cevaplar yeteri kadar üretilememiştir. Bu nereden mi anlıyoruz? Çünkü onlara alternatif oluşturacak kadar gelişmiş bir medeniyet kuramadık. İyi bir teorik zemin olmadan güçlü bir medeniyetin kurulması mümkün değildir. Güçlü bir medeniyeti kuramadığımızı, İslam coğrafyasındaki zulümlere yine batın medeniyetini aktörlerini kendilerin göre bir çözüm bulmaya çalışmasından anlıyorum. Hala dünyaya batı medeniyeti yön vermektedir. Öyle ise ne yapmalıdır?

***

İlk yapmamız gereken şey, aklın ve bilimin eleştirileri karşısında kiliselere hapis olan Hıristiyanlık konumuna düşmemek için aklın ve bilimin eleştirilerine yeterli akli cevapları bulmalıyız. Akli cevapları bulamazsak ne olur? İslam inancı hurafelerden oluşmuş bir inanç haline gelir. Öncelikle bir İslam mütefekkirinin her türlü akli soruya İslam adına cevap verebileceğini düşünmelidir. “Böyle saçma soru olmaz, dinden çıkarsın, kafanı bulandırmışlar, çok okuma kafayı yersin, felsefe okuyarak kafamı mı bulandıracağım” gibi sözler ile İslam’ın savunmasını yapmış olmayız.

***

Bu konu, günlük siyaset üstünde ve ondan daha önemlidir. Günlük siyaset, bir devletin var olan siyasisi iktidarının devamını sağlar veya yeni bir iktidarın gelişini sağlar. Günlük siyaset ile bizler güçlü siyasi bir iktidarın kurulması sonucu elde ederiz. Ama İslam ile ters düşen dinlere ve felsefi inançlara verilecek akli ve bilimsel cevaplar medeniyetler yarışında İslam medeniyetinin iktidar olmasını sağlar.

Son 300 yıldır, batıda birçok siyasi iktidarlar geldi geçti, ama batı medeniyetinin İslam medeniyetine olan üstünlüğü hep devam etti. Dolayısı ile batılı devletlerin dünya hakimiyeti siyasi iktidarların değişmesine rağmen devam etmektedir. Sonuç medeniyetler sıralamasında gerideyiz.

Sıralamayı nasıl değiştirebiliriz? Cevap, felsefenin İslamileştirilmesi ile… izahı haftaya inşallah…