Fedakâr öğretmenlerimizi incitmeyin lütfen!
Ne yazık ki bir süredir ülkemiz kamuoyu, ulvi öğretmenlik vazifesini art arda lekeleyen gafillerin aymazlıkları yüzünden meşgul ediliyor. Güzel Anadolu’muzun doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her yerinde ve her şartta görevini fedakârca yerine getirmeye çalışan öğretmenlerimiz bugünlerde çok incitiliyor. Bu yüce görevin sırrına vâkıf olamayan gafiller yüzünden fedakâr öğretmen camiamızı incitmeyin lütfen! Kötülükleri yanlarına kâr kalmasın diye yapılan enformasyon, sakın dezenformasyona dönüşmesin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptığı fenalıklar yüzünden azmimizi kırmayın ne olur!
Geçen ay açıklanan ‘Eğitime Bakış 2017: İzleme ve Değerlendirme Raporu’na göre; öğrenci başarısı üzerindeki öğretmen etkisi, müfredat ve ders materyallerinin önündedir. Türkiye’deki eğitim sistemini daha iyi duruma getirecek olan en önemli unsur, hiç şüphesiz sayısı bir milyonu aşan öğretmenlerimizdir. Eğitimin taşıyıcı unsuru, medeniyet değerlerimize gönülden bağlı öğretmenlerimizdir. Engin bilgi ve becerileriyle bu değerlerimizi genç nesillere aktararak ayakta tutmakla yükümlüdür eli öpülesi öğretmenlerimiz. Onlara vereceğimiz değer, her şeye değer... Üç beş tane kendini bilmez için kolayca harcamayın saygıdeğer öğretmenlerimizi! Yüzlerce binlerce iyi örneklerimiz var farkındalık oluşturan… Özgün ve modern uygulamaların teşvik edilmesi, paylaşımının sağlanması amacıyla Milli Eğitim Bakanlığımızın gerçekleştirdiği Eğitim ve Öğretimde Yenilikçilik Ödülleri (2016-2017) kapsamında Ankara’dan Muş’a Samsun’a, Adıyaman’dan Konya’ya Tokat’a, Çankırı’dan Şanlıurfa’ya, Bursa’dan İstanbul’a Antalya’ya, Mersin’den Sivas’a Van’a birçok okulumuza ödül kazandırdı gayretli öğretmenlerimiz. Bütün mesaisini içtenlikle eğitim faaliyetlerine adayan öğretmenlerimizi asla gücendirmeyin, kaş yaparken göz çıkarmayın sakın!
Gecesini gündüzüne katarak gençliğimizi ilim ve irfanla yetiştiren Mahmut Celalettin Ökten, Nurettin Topçu, Cemil Meriç üstatlarımız tüm imkânsızlıklara rağmen şevkle insanımızın hamurunu yoğurup ruhumuzu nakış nakış işlediler. Kalplerindeki vatan ve millet sevgisiyle dolu gencecik fidan öğretmenlerimiz, memleketimizin ücra köşelerindeki evlatlarımızı eğitiyorken hain PKK’lı teröristler tarafından hunharca şehit edildiler. Şehid Sedat Yenigün öğretmenimizden tutun da Neşe Alten, Şenay Aybüke Yalçın, Necmettin Yılmaz’a kadar sayıları 150’ye ulaşan can öğretmenimiz şehitler kervanına katıldı. Cemil Meriç, şehid Sedat Yenigün için şöyle diyordu: “Şuurdu Sedat, samimiyet idi, imandı... Coşkun bir gönüldü. Zulmün kılıcını kanının ateşinde eritecek kadar coşkun bir gönül. İsa Peygamber zamanında yaşasa havari olurdu, Asr-ı Saadette bir sahabe... Konuştuğu gibi düşündü, düşündüğü gibi konuştu... Sevgi idi, ihlâs idi. Asırlardan beri hasretini çektiğimiz yiğit, pervâsız, içi-dışı bir, münevver. Çevresini ışığa boğmak için alev alev yandı..." Lütfen rahatsız etmeyelim aziz şehitlerimizin ruhlarını!
Milletimizin çok önemsediği eğitim öğretim faaliyetlerinin ardına gizlenen Fetöcü hainlerin 15 Temmuz’daki saldırılarında helikopter ateşiyle şehit düşen Yusuf Elitaş ve gençlerin vurulmasını önlemek için vücudunu onlara siper ederek ayağını kaybeden Derya Ovacıklı öğretmenlerimizi de mutlaka burada anmak istiyorum. Ya görevi başındayken öldürülen Ayhan Kökmen ve öğrencisini koruma uğruna saldırganların hedefi olan Yücel Düzci hocalarımız!.. Şefkat ve merhametle gençliğimizi güvenli geleceğe hazırlayan öğretmenlerimiz, bize kazandırdıklarıyla toplum içinde hürmete layık insanlardır. Öğretmenle öğrenci arasındaki ilişkiler, öğrenmenin ve eğitimin temelini oluşturur. Bu ilişkiler iyiyse olumlu bir öğrenme gerçekleşir, ilişkiler kötüyse öğrenme ortamı bozulur. Eğitim öğretim ortamının verimliliği, büyük ölçüde öğretmenin davranışlarına bağlıdır. Büyük ilim sahibi Malik b. Enes’e atfen şu manidar söz rivayet olunur: “Eğer öğretmenler olmasaydı biz ne ile biz olurduk?” Nurettin Topçu hocamız da boşuna “Muallim meselesi, maarif davamızın ana meselesidir. Maarifi yapacak olan muallimdir” demiyor. Yüreği dertli bir münevver olarak, “Bir neslin kurtuluşunu ancak maarifinin yükselmesinde aramak lazım” geldiğini ısrarla vurguluyor. Gençlerin merhamet duyguları ve kalp şefkatiyle millet ve insanlık için hayır yapıcı bir hale getirilebileceğini ümit eden büyük muallimimizin hassasiyetlerini koruyalım lütfen!
Hz. Musa’nın söz dinlemez toplumu hakkında Allah’a yakarışına kulak verelim: “İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helak edecek misin Allah’ım!” (A’raf/155)
Emrullah AYDIN