2.Camilerin içindeki ve dışındaki hoparlörlerin ses şiddeti en fazla 70 veya gerekiyorsa 80 desibel olacaktır. Daha fazla bağıramayacak cihazlar konulacaktır.
3. Kaliteli cihazlar konulacak, mâdenî sesli kalitesiz cihazlar hurdaya verilecektir.
3.Mukaddes makam ve mevkilerde eko yapan bayağı süflî rezil batakhane ve fuhuşhâne hoparlörleri kesinlikle kullanılmayacaktır.
4.İçteki ve dıştaki hoparlörler yetkili ve ruhsatlı akustik uzmanları tarafından takılıp kurulacaktır.
5.Sesi müsait olmayanlara, müezzinlik adabını bilmeyenlere, bed seslilere, işin cahillerine, fetişistlere kesinlikle ezan okutturulmayacaktır.
6.Hoparlör fetişizmine son verilecektir.
7.Müzik kulağı olmayanlar resmen müezzin tayin edilip maaş almayacaktır.
8.Her müezzinin, geleneksel millî islamî sanatlardan birini iyi bilmesi ve ürün vermesi sağlanacaktır.
9.İmamlar da sanatkâr olacak ve camilerde sanat kursları ve atölyeleri açılacak, öğrenci yetiştirilecektir.
10.Müezzinlere musiki tekamül dersleri verilerek, gayr-i müslimler dahil dinleyenleri hayran bırakacak güzellikte ve zarafette ezan okunmasına yol açılacaktır.
11.Sabah ezanları, gaflet uykusuna dalanları uyaracaktır.
12.Namaz kılmayan insanlar bile sırf ezan dinlemek ve büyük mânevî zevk almak için seher vakitlerinde yataklarından doğrulacak, huşû içinde kulak verecektir.
13.Ezana ve müezzinliğe, Hazret-i Ömer’in “Müslümanların emîri olmasaydım, müezzin olurdum” sözündeki önem ve yükseklik kazandırılacaktır.
14.Üstad müezzinlerin ezan okuyuşunu dinlemek için halk ve turistler vakit geldiğinde cami yakınlarında toplaşıp bekleşeceklerdir.
15.Eski İstanbul ezan kültürü canlandırılacaktır.
16.Ezanların letafeti ve mihraplardaki icazetli imamların karizması ile camiler günden güne dolacak, cemaat vakit namazlarında avlulara taşacaktır.
17.Ezanlarla, ardından dosdoğru kılınan namazlarla, gönülleri heyecana getiren kıraat ve tilavetlerle hayat günde beş kez durdurulacaktır.
18.Bazı camilerde ölü ruhları diriltecek kadar güzel harika ezanlar okunacaktır.
19.Hepsi olmasa bile bazı müstesna seçkin müezzinler, sesleriyle cihanı ayağa kaldıracak, onların okudukları ezanlar İslamın bayrağı olarak ufuklardan ufuklara dalgalanacaktır.
20.Üstün müezzinler yetiştirmek üzere Ezan Enstitüsü ve Konservatuarı kurulacak ve istidatlı Müslüman gençler burada yetiştirilecektir.
21.Güzel okunan ezanlar dünya ve insanlık çapında bir fenomen haline gelecektir.
22.Ezanlar ihtidaları çoğaltacaktır.
23.Ezanlar o kadar güzel okunacaktır ki, en azılı dinsizler ve İslam düşmanları bile şikayetçi olmayacaktır.
(İkinci yazı)
Günahkâr Müslümanlar
BULUĞA ermiş erkek ve kız çocuklarına namaz kıldırmayan anne babalar günahkardır, sorumludur, suçludur.
--
Kadın erkek her Müslümana (kendisine yetecek derecede) ilmihalini öğrenmesi farzdır. İlmihalini doğru olarak öğrenmeyen, din konusunda câhil kalmakta inatla direnen Müslüman günah işlemiş olur. İlmihalini öğrenip öğrenmemek hiçbir Müslümanın paşa keyfine kalmış değildir. Öğrenmekle yükümlüdür. Öğretmek için çalışmayan hocalar ve Müslüman idareciler de sorumludur.
--
Cuma ezanı okunduktan sonra alış verişe, ticarete ara vermeyen, dükkanını işyerini bürosunu kapatıp namaz kılmaya gitmeyen Müslüman, Kur’anın emrini çiğnemiş olur. Cuma ezanından namaz bitinceye kadar yapılan ticarette hayır ve bereket olmaz.
--
Hadîs-i şerifte buyruluyor: Allahü Teala, din kardeşini, onda olan bir ayıpla ayıplayan kimsenin canını, o aybı ona vermeden almaz.”
--
Son on yıl içinde milyonlarca Kur’an meali, tercümesi, tefsiri yayınlandı. Hattâ Elmalılı meali, tanesi bir liradan satılıp dağıtıldı. Kur’anda imandan sonra en fazla zikr edilen emir beş vakit namaz kılmaktır. Bunca meale rağmen namaz kılanların sayısı çoğalmıyor, azalıyor. Demek ki, cahil kalmış halka meal ve tercüme vermekle dindarlık ilerlemiyor. Halkı ıslah etmenin başka metotları olsa gerek.
--
Felaketler, musibetler, belalar, azaplar geliyorum diyorlar ama gözler görmüyor, kulaklar işitmiyor, akıllar kavramıyor… Suriye’de de böyle olmuştu, basiretler bağlanmıştı. Mısır Müslümanları İhvan ve Nur partileri kavgası yaparken, ansızın askerî darbe oluvermişti. Türkiye Müslümanları birbirinden kopuk bin parçaya ayrılmışlar, Ümmet birliğini yitirmişler, başlarında âdil râşid ve muktedir bir Halife yok. Terör hortladı, iç savaş tehlikesi belirdi. Gafillerin umurunda mı? Fakirler geçim derdinde, zenginler sindirim çileleri içinde yılan gibi kıvranıyor.
--
Amerikada, Kanadada, İngilterede, kıt’a Avrupasında nice gayr-i müslim kadın ve kız hidayete eriyor, şer’î tesettüre bürünüyor ama bizdeki Süslüman tesettürü modasının önüne geçilemiyor. Şer’î tesettürde para yok, şeytanî Süslüman tesettüründe kâr çok. Tesettür konusundaki olumsuzlukların hesabını nasıl vereceğiz?