Mübarek Ramazan ayına yaklaştık. Bunca yıllık hayat tecrübemle edindiğim birkaç hususu okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Bunlardan en önemlilerinden bir tanesi cami ve cemaattir.
Mübarek Ramazan ayına yaklaştık. Bunca yıllık hayat tecrübemle edindiğim birkaç hususu okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Bunlardan en önemlilerinden bir tanesi cami ve cemaattir.
Ramazan ayının en önemli meyvesi oruçtur. Orucun faydaları saymakla bitmez. Lakin Ramazan ayının bir başka güzelliği de teravih namazlarıdır. Camilerimiz boş yer kalmayacak kadar dolar. Dillerimiz Kur'an'la, namaz tesbih ve duaları ile hatta teravih namazı aralarında okunan ilahilerle coşar. Oruçlu insanlar adeta bir melek vaziyetine girerler.
Namazlarını kılamayan bazen ancak Cuma'lara gidebilen kardeşlerimiz, bu ayda teravih namazlarını kaçırmazlar. Özellikle cami ve mescidler bir başka şenlik görüntüsü içine girer. Bu camilerde adım atacak, secde edecek yer bulamazsınız.
Her şeyden önce namaz dinin direğidir. En az oruç kadar hatta ondan bile daha önemli bir farzdır. Kur'an'da onlarca ayet ile namaza emredilmektedir. Sağlık durumu elverişli olmayanlar fidye verebilirler. Lakin namazın yerine fidye falan da verilmez. Her Müslüman, kadın olsun erkek olsun namaz kılmak zorundadır zira farz-ı ayn'dır.
Namaz ise baştan sona bir duadır. Unutmamalıdır ki yeryüzünden Allah katına ulaşan tek bir şey vardır. O da duadır. Arş-ı Ala'ya duadan başka bir şey gitmez. Dua eden bir kimse bilir ki; her şeyin dizgini elinde olan Allah bize şah damarımızdan daha yakındır. Sıkıntılarımızı hafifletecek kötü yanlarımızı düzeltecek olan Allah'tır. Bu nedenle dilimizden ve kalbimizden duayı eksik etmememiz gerekiyor.
Bugün namazımı kılmayayım veya akşama hepsini birden kılarım gibi toptancılık da olmaz. Zira namaz vakti farzlardan bir tanesi olup mazereti olmadan terk edilmez. Namaz, vakti girilince kılınmak zorundadır. Aslında biz insanlar için kaçırılmaması gereken bir fırsattır. Bu sayede en makbul bir vakitte yani namaz zamanı dua edebiliriz.
Eğer uyumuş kalmış isen işte o zaman kaza edilebilir. Lakin 'dur şu işi bitireyim sonra kılarım' diye düşünmek dahi büyük bir aldanıştır. İnsanın önüne açılmış en büyük vesile kaçırılmıştır çünkü.
Eğer hayatî derecede önemli bir sebep varsa veya seferî durumlarda bazı kolaylıklar vardır. Mesela öğle-ikindi ile akşam-yatsı namazlarını birleştirmek gibi. Gerçi Hanefi mezhebinde, buna dahi cevaz yoktur. Lakin diğer hak mezhepleri taklit ederek mesuliyetten kurtulabiliriz.
Şimdi, 'Dinde zorlama yoktur, biz insanlara namaza başlamaları için böyle kolaylıklar gösteriyoruz' diye söyleyenlere birkaç sözüm var.
Evet, 'Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız' sözü Peygamberimize (a.s.m.) aittir. Baş göz üstüne…Elbette itiraz edilmez lakin bu şekilde yaklaşanlar namazı kolaylaştırdıklarını zannederken aslında zorlaştırdıklarının farkında değiller.
Çünkü insan beş vakit namazını kılmaya başladı mı, tövbe billah bir daha kolay kolay bırakamaz. Namazın içindeki büyük ruhanî lezzetten başka öyle büyük bir güç ve iman vardır ki, insanı namaz kılmaya adeta zorlar. Düzenli namaz kılan bir insana yapılabilecek en büyük işkence onu namazdan alıkoymaktır. Bu nedenle namaz asla terk edilmez ve edilmemelidir.
Bir zamanlar namaz kılan öğrencileri askeri okulda tutmuyorlar ne kadar başarılı olursa olsun derhal okuldan atıyorlardı. Askeri ihtilal dönemlerinde çok yaşanmış bu acı tecrübeleri bende bizzat yaşadım. Herkes elbirliği etmişçesine askeri okulda namaz kılmamamı öğütlüyor aksi takdirde gözümün yaşına bakmadan okuldan atılacağımı söylüyordu.
Özellikle Feto'nun tuzağına düşen askeri öğrenciler namazlarını terk edip ima ile namaz adı altında İslam'da yeri olmayan bir usul tutturmuşlardı. Okul yöneticileri ile bu FETÖ örgütü çok öğrencinin kanına girmiştir.
Elbette Cuma namazları ve cami cemaati de askeri okul öğrencileri için yasaktı. Kuzu günü adı verilen Sabetaycı ritüeller uygulanırken Cuma namazı gibi önemli farzlar bize yasaktı. Allah'a şükürler olsun ki; bana öğüt veren bu kimseleri dinlemeyip beş vakit namazımı kılmak nasip oldu. Bu nedenle rabbime hadsiz derecede şükür ediyorum.
Aslında namaza alışkın bir insan bunu yapamaz ise neredeyse boğulacak gibi olur. Bunun detayına girmeyelim, zira düzenli namaz kılan hemen hemen herkes bu konuda hemfikirdir. Biz sadece yanlışlığa değinelim.
Evet yanlışlık, namazın önemini kavrayamamaktan doğuyor. Namaz dinin direğidir. Dolayısı ile namazın önemini anlatan dini kitapları ve özellikle de bununla ilgili kitapları bol bol okumalıyız.
Ramazan vesilesi ile Teravih namazına gelen çocuklara güzellikle örnek olmalı ufak tefek yaramazlıklarına göz yummalıyız. Çünkü camiye ve cemaate alışmak özellikle Ramazan aylarında pekiştirilmektedir.Unutmamak gerekir ki 5 vakit farz namazın yerini hiçbir sünnet dolduramaz.
Teravih namazının en güzel yönlerinden bir tanesi ise kişiyi camiye ve cemaate alıştırmasıdır. Cami ve cemaat sayesinde elde edilen iç huzur dünyanın hiçbir nimetinde bulunmaz. İşte bu nedenle olduğu içindir ki; harpte dahi cemaatle namaz kılınmasına bizzat Hazreti peygamber Aleyhissalatü Vesselam tarafından cevaz verilmiştir.
Bedir savaşında namaz vakti girdiği halde cemaatin bir kısmı savaşırken diğer bir kısmı cemaat sevabından mahrum kalmamak için namaz kılınmasına müsaade edilmiştir. İşte İslam tarihinde yaşanmış bu olay cemaatle namazın önemini gayet güzel bir şekilde göstermektedir.
Eğer işyerlerinde veya yaşadığı mekanlarda cami veya cemaate iştirak edemeyen her kim olursa olsun birkaç kişi olmuş demeden cemaatle namaz kılması ne güzel bir davranıştır. Zira tek olarak kılınan namazdan 25 (bir rivayette 27) kat sevap vardır. Bunu benim gibi cemaat olmadığı için tek başına namaz kılanlar çok iyi bilir.
Bu vesile ile farz namazın önemini ayrıca belirtmekte yarar vardır. Zira istediğimiz kadar teravih kılalım, bir vakit namazımızı kılmadı isek büyük bir zimmet suçu işlemiş oluruz. (Zimmet, bir çeşit hırsızlık demektir) İmanlı insanlar için bu durum büyük bir ayıptır. Çocuklarımızı namaza alıştırmak, hatta onu sevdirmek en büyük görevlerimizden birisi olmalı Ramazan ayından başka vakitlerde de cami ve cemaati sevdirmemiz gereklidir. Bu konuda büyük bir problemin içinde olduğumuzu bilmek gerekiyor.
İşte en büyük problemlerimizden bir tanesi namazsızlıktır. Hatta namazın kıymetini ve önemini bildiği halde onu eda edemeyen o kadar gafiller var ki, bu halden her vatandaşımızın utanması gereklidir.
Ülkemizde namaz kılanların sayısı bütün Müslüman ülkelere göre çok azdır. Maalesef % 20 civarındadır. Elbette farz olan beş vakit namazı kast ediyorum. Hıristiyanlar gibi haftada bir defa ibadet etmek bizim dinimizde yoktur. Bazı gafiller 'Cuma namazı kılıyorum' diye Allah'ın en önemli emri olan namazı kıldığını zannetmektedirler. Allah ıslah etsin…
Namaz kılma oranı diğer Müslüman ülkelerde bize göre çok daha fazladır. Özellikle Arap ülkelerinde namaz kılanların oranı % 90'ın üzerindedir. Ülkemizde çok söylenen 'İslami şuur açısından herkesten ilerideyiz' sözüne inanmak doğru değildir. Hiç şuurlu bir Müslüman namaz konusunda bizim kadar duyarsız ve ilgisiz olabilir mi? Kendi kendimizialdatmaya bir son vermek gerekiyor. Ağlanacak halimize aslında gülüyoruz…
Peki, bu ayıbımız nereden kaynaklanıyor?
Sebebini arz edeyim: Bu ülkede çok Deccal çarpığı denilen İslam düşmanı vardır. Müslüman ismi taşıdığı halde İslam'ın her türlü emrine karşı gelmek bunların öncelikli vazifesidir. Çoğu gayri Müslim kökenli yani dönme olan bu kişiler her fırsatta İslam'a saldırmaktan çekinmezler.
İşte bu nursuz pirsiz insani erdemlerden uzak insanlardan kurtulmak istiyor isek yapmamız gereken çok iş vardır. Bunların başında cami ve cemaatin önemini insanlarımıza anlatmak gerekiyor. Unutmamak gerekir ki; Allah'a secde eden insanlar kula kulluk etmezler. Üç kuruşluk dünya menfaati için zelil olup insanlara yalvarmazlar.
Çünkü bilirler ki daima Allah'a yalvarmak gereklidir. Çünkü Allah bir isteğimizi verirse bu bir nimettir. Vermez ise hikmettir. Zira daha iyisini murat etmiştir.
İnsanlara ise asla yalvarmamak gerekir. Çünkü verdikleri zaman minnetle vermiş olurlar. Yok eğer bir de vermezler ise bu durum tam bir zillettir, aşağılanmadır.
O halde sadece ve sadece Allah'a yalvarmalıdır. Bunun en güzel vesilesi de namazlardır. En güzel mekan camiler ve en güzel vakit ise günde beş defa emredilen namaz zamanıdır, Eğer dost arıyor ve bulamıyor isek bunun en önemli sebebi cami ve cemaatten uzak kalmış olmamız nedeniyledir, vesselam…