Aslında Perşembe geliyordu, çarşambayı ıskaladık.

CHP en zayıf zamanında Ak Parti’ye karşı zafer kazandı. İmamoğlu sadece İstanbul’u kazanmadı, 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimi için önemli bir avantaj elde etti.

Balya balya dolarlar, balya balya avrolar, bu görüntülerin ortada dolaştığı, metrobüs çilesinin yaşandığı, kar yağdığında yollarda kalındığının unutulduğu, birçok hizmetin yapılmadığı, verilen vaatlerin unutulduğu bir dönemde Ekrem İmamoğlu seçim kazandı.

Buradan anlaşılıyor ki hizmet eksikliği ya da yolsuzluk iddiaları seçmeni etkilemiyor.

Zaten CHP’nin kemikleşmiş seçmeni ne olursa olsun AK Parti’nin adayı pırlanta da olsa asla ona oy vermez. Her ne kadar Kılıçdaroğlu’ndan sonra iç karışıklık olsa da adaylar için büyük tartışmalar yaşansa da bu sandığa yansımadı.

CHP seçmeni asla şaşırtmadı.

Seçimlere giren genç kitle tercihini Ekrem İmamoğlu’ndan yana kullandı. Ekrem İmamoğlu genç kitleyi iyi etkilemeyi biliyor. Özellikle gençlere 3 ay geri ödemesiz devlette okumak şartı ile burs veriyor. Arasını genç kitle ile iyi tutuyor. Yeni oy kullanacak gençler de duydukları ile tercihini İmamoğlu’ndan yana kullanıyor.

Öte yandan AK Parti açısından olaya baktığımızda aday üzerinden seçime bakılmıyor. Emekliler tepkiliydi. Bu çok büyük etkendi. Küs bir kesim vardı. İşsizlik, artan fiyatlar, geçim sıkıntısı direk sandığa yansıdı. Bu zaten bekleniyordu. Seçim sürecinde seçmene dokunan bir kampanya yürütülemedi. Kampanya da küskünler geri döndürülemedi.

Keyfiyet, kibir, kayırmacılık gibi bünyeye giren virüs, hayat pahalılığı, fakirleşme, muhafazakar seçmeni cepte görme gibi ekonomideki savrulma açık işaretlerdi.

Merhum Özal’ı bitiren yakın çevresiydi, Erdoğan da yakın çevresinin etkisi ile ciddi hatalar yapmaya başladı.

En temel konularda yüzü Batı’ya müzahir takım elbiseli Ak Partili kadınların etkisinde kaldı. Erdoğan’ı etkileme gücü olan bu çevreler, kadın haklarını koruma adına aile kurumuna büyük zarar verdi.

Mazlumun, mağdurun hamisi olan Cumhurbaşkanımız, yıllar içinde etrafını saran iş bilmezler yüzünden toplumun en alt tabakasını görmez, duymaz oldu… Ki bu seçim sonuçlarına göre o iş bilmezlerden hiçbiri henüz sorumluluk alıp istifa etmedi.

Ve Gazze

Erdoğan etkileyici hitabetiyle mazlum coğrafyanın tek lideri olmuştu.

Ancak İsrail’in Gazze’de yaptığı katliama sadece miting yapmak onları kınamak yetmiyordu. Zalimi durdurmak için somut adımlar gerekiyordu. Hiç değilse İsrail’e ticari ambargo konulabilirdi ama yapılmadı.

Velhasıl

CHP’nin değişmeyen kitlesi, gençlerin Ekrem İmamoğlu sevgisi, emeklilerin AK Partiye küsmesi ve tepkili seçmen Ekrem İmamoğlu’na başarıyı getirdi.

Böyle bir fark beklenmiyordu. Hatta Murat Kurum kazanabilir gözüyle bakılıyordu. Ancak Murat Kurum’un kendisinin kazanması durumunda Gazze’de İsrail ablukası sebebiyle açlık ile boğuşan Gazzeli çocukların sevineceğini söylemesi tepkilere neden olmuştu.

Bu tür gaflar da seçmeni kızdırdı.

Direk hükümet İsrail ile ticaret gerçekleştirmiyor. TÜSİAD’lı iş adamları İsrail ile ticaret yapıyor. Siyaset bu ya Ekrem İmamoğlu bu durumu iyi kullanmış ve Kurum’a tepki göstererek “Aylardır Filistin’de mazlumlar inim inim inlerken ticareti durduramayanlar kalkıp utanmadan, sıkılmadan Gazze edebiyatı yaparak, İstanbul seçimine malzeme yapmaya kalkıyorlar" demişti.

Oysaki partisi HAMAS’ı terörist gören bir parti. Bunun gibi birçok örnek verilebilir.

Sonuç itibari ile siyasi partiler sonuçları kabullenip nerede hata yaptıklarına bakmalıdırlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’da konuşmasında “Sandık sonuçları bize ülkemiz genelinde mahalli idarelerde irtifa kaybı yaşadığımızı gösteriyor" dedi.

AK Parti yetkilileri de bu irtifa kaybının neden olduğunu düşünüp millete ona göre davranıp artık milletin sorunlarına eğilerek bir daha bu sonuçları almak istemiyorsa seçimlerden sonra AK Parti’de dağılma olacak diyenlere gereken cevabı vermelidirler.

Son Söz:

Nasıl oldu da yıkıldı devleti Sultan Sencer’in?

Devletinin çöküşünü analiz eden tarihçiler uzun mülahazalar sonrasında ittifak ederek, Büyük Selçuklu Sultanı Sencer’e şunu söylerler:

Büyük işleri küçük adamlara, küçük işleri büyük adamlara verdiğini çok geç anladı.

“Küçük adamlar” büyük işleri yapamadı, “büyük adamlar” küçük işleri yapmaya tenezzül etmedi.

Böylece devlet düzeni bozuldu!

Selam saygı ve muhabbetle