Eczaneler gibi olsa...
Doktora gittiniz, ilacınızı yazdı. Gidip bir eczaneden ilacınızı almak kaldı. Sizin için iş bu kadar basit.. Lâkin ilacı alacağınız eczane için vaziyet hiç de öyle değil.
Eczaneler de diğer dükkânlar gibi mal (ilaç ve tıbbî malzeme) satar ve kâr yaparlar ama bunu yapabilmek için onlarca şartı yerine getirmeleri gerekir. Ve en küçük bir yanlışlarında süreli veya süresiz kapatılabilirler. Merak edenler ilgili kanunu açıp okusunlar..
Eczaneler 6197 sayılı ve 1953 tarihli kanuna tabidir. Her önüne gelen eczane açamaz. Açsa bile onlarca şartı yerine getirmediği takdirde bir tek ilaç dahi satamaz ve satarken de sürekli o şartları korumak zorundadır..
İlgili kanuna göre serbest eczanelerde, reçete sayısı ve/veya ciro gibi kriterlere göre ikinci (üçüncü, dördüncü...) eczacı mecburiyeti var. Mübarek uzun yol uçağı sanki... İkinci kaptan şart...
Dahası var.. İlacınızı aldınız. Baktınız son kullanma tarihi (SKT) geçmiş. Şikayet ederseniz, eczane süresiz olarak kapatılabilir! Başka hangi ticari işletme için böylesi cebri ve tatbikatı da çok kolay caydırıcı hükümler var?
Bir kilo peynir aldınız, çoğu bir firmaya ait değildir. Yalnız firmaların paketlenmiş ürünlerinde son kullanma tarihi (SKT) bulursunuz. O da geçmiş olsa bile bir süper marketi öyle kolay kapatamazlar...
İnsan sormadan edemiyor, eczanelerin suçu ne?
İnsan sağlığı mühim diyorsanız son kullanma tarihi geçmiş bir peynir yahut raf ömrü uzasın diye içine onlarca katkı maddesi konulmuş bir ürün o ilaçtan çok daha tehlikelidir insan sağlığı için...
Yediğimiz ekmeklerde dahi (bembeyaz olsun diye) ununa katılmış kanser yapıcı onlarca kimyasal var!.. O hâlde vur abalıya misâli eczacının günahı ne? Neden sadece eczahaneler tertemiz (hijyenik) olmak zorunda? Lokantaların mutfaklarını gören var mı? Ne sıklıkta yapılıyor denetlemeler? Marketlerde satılan ürünler hangi hijyen şatlarına sahip?
* * *
İşin başka boyutu:
Eczanelere anında hesap soruluyor... Bu yüzden ne hijyenik olmayan ürün satabiliyorlar ne de (tartıda yahut ilaç fiyatında) hile yapabiliyorlar..
Diğer ticarethaneler pek çok adilik ve ahlâksız işleri yapabiliyor ama paçayı kurtarıyorlar... Ya da öyle zannediyorlar!
Dünyadaki hesaptan, denetimden kurtulabilirler ama rûz-i cezâdaki hesaptan kurtulamazlar. Medeni ülkelerde olduğu gibi, tüm esnafın eczacılar kadar sıkı denetimi sağlansa bile, en hakiki denetim; Allah korkusu ile kendi denetimini yapmaktır...
Ziyâ Paşa; “Rızkına kani olan gerdûna minnet eylemez, / Âlemin sultanıdır muhtâc-ı sultân olmayan..” der bir gazelinde.
Yani nasibine kanaat eden; dünya ehline; mert yahut namert hiç kimseye minnet etmez, sultana (iktidardakilere) muhtaç olmayan bilsin ki dünyanın sultanı kendisidir... Zira iktidarın başı bile birilerine muhtac iken o Allah’tah başkasına muhtaç değildir. Ne mutlu böyle bahtiyar kullara...
Haramdan gelen aslında helâlden gelebilecekken, ahmak ve azgın nefis helâlin önünü keser... Bu konuda Hz. Ali’ye (kerremallahü veche) ait olan ve daha başka nice kıssalar vardır... Okuyunuz.