Din kutsaldır, hiçbir şekilde hafife alınamaz, magazin konusu
yapılamaz.
Her Ramazan ayında, birtakım dinsiz ve terbiyesiz gazetelerde,
öpüşmek orucu bozar mı cinsinden başlıklar görülür. İşte bu, dini
hafife almak, dini magazinleştirmektir. Oruçla ilgili çok sayıda
soru, mesele, hüküm, fetva vardır ama onlar öpüşmeyi seçer ve
yapılmaması gerektiği halde başlık yapar.
Birtakım ilahiyatçılar tv ekranlarına çıkıp kutsal dinî konuları
ayağa düşürüyor. İslam’da şefaat yokmuş… İslam’da teravih namazı
yokmuş… İslam’da recm cezası yokmuş… Sirkatin=hırsızlığın haddi
kat’-ı yed değilmiş…
Adam Mutezile mezhebine girmiş ama bunu saklıyor, taqiyye ve kitman
yapıyor ve Ehl-i Sünnete sinsice saldırıyor. Böyle bir şey
haysiyetli ilim adamına, ilahiyatçıya yakışır mı?
Mutezile mezhebine girmişse, halka bunu açıkça bildirmeye
mecburdur. Tv’ye mi çıktı, seyircilerine “Muhterem seyirciler, ben
Mutezile mezhebine mensubum ve burada bu mezhebi savunacağım, onun
görüşlerini anlatacağım” demek zorundadır.
Yakın tarihimizde dinsiz medya birtakım reformcu ilahiyatçıları
meşhur etti, bazısına (yüklü te’lif ücretleri ödeyerek ve
kitaplarının reklamını yaparak) çok büyük servetler kazandırdı.
Ülkemizde doğru dürüst din eğitimi yapılmadığı için Ehl-i Sünnet
Müslümanı halkın din kültürü ve bilgisi zayıftır.
Halk Mutezile mezhebinin esaslarını bilmez.
Halk Haricilik ne demektir bilmez.
Halk Fazlurrahmancılık ne demektir bilmez.
Bozuk ilahiyatçılar, biz ilmî araştırma yapıyoruz diyorlar. Onların
ilmî araştırmaları aldatmacadan ibarettir.
Onların kimisi Mutezile, kimisi Fazlurrahman, kimisi Afganî Abduh
Reşid Rıza mezheplerinin revacı için çalışıyor.
Ehl-i Sünneti yıkmak için mezhepsizliği teşvik ediyorlar.
Ehl-i Sünnete göre dört hak mezhep vardır, beşinci hak mezhep
yoktur.
Dört hak Ehl-i Sünnet mezhebi arasında teferruata=ayrıntılara dair
bazı ihtilaflar=çeşitlilikler vardır ama bu mezhepler esasta,
temelde, usulde birdir, birbirini tadlil etmez, yani sapıklıkla
suçlamaz. Nesli tükenmişken, bizim bazı ilahiyatçılar tarafından
hortlatılan Mutezile mezhebinin, Ehl-i Sünnete aykırı ne kadar
görüşü, yorumu, hükmü, açıklaması varsa bunların hepsi de batıldır,
yanlıştır, yüzde biri, binde biri bile doğru değildir.
Haricîlik de öyledir… Fazlurrahnmancılık da…
Mezhepsizlik, fıkhı dolaylı şekilde yıkmaya çalıştığı için İslam
dinini ve İslam Şeriatini tehdit eden en büyük tehlikedir, en vahim
bid’attir.
Asr-ı Saadette mezhep mi varmış?.. Cevap: Asr-ı Saadette tek kitap
halinde Mushaf da yoktu…
Bid’adçilerin sloganı şudur: Bütün Müslümanlar Kur’anda
birleşsin…
Fazlurrahmancılar Kur’anın üç yüz küsur muhkem ayetinin tarihsel
olduğunu, hükümlerinin bu devirde geçerli olmadığını iddia
edecekler ve biz Ehl-i Sünnet Müslümanları onlarla birleşeceğiz ha…
Yağma yok!
Ashab-ı Kiram radiyallahuanhümecmain hazeratını küfürle, nifakla,
hıyanetle itham edenlerle nasıl birleşeceğiz?
İmanın şartları beştir, kader yoktur diyenlerle nasıl
birleşeceğiz?
Allah gerçek bir Janus’tur diyenlerle nasıl birleşeceğiz?
Bütün Müslümanlar elbette Kur’an etrafından birleşmelidir ama
Kur’anın doğru yorumunda birleşilmelidir.
Sahih-i Buharî’de iki sahih=doğru hadîs bile yoktur diyenlerle
nasıl birleşeceğiz?
Mirza Gulam Ahmed’i nebi kabul eden Kadiyanilerle Kur’an etrafından
birleşmek mümkün müdür?
Tarikat ve tasavvuf evliyasına evliyauşşeytan diyenle aşırılarla
nasıl birleşeceğiz?
Ehl-i Kitab ile Amentü’de ihtilafımız yoktur diyenlerle nasıl
birleşeceğiz?
Evet Kur’anda birleşmeliyiz ama Kur’anın doğru yorumunda. O da
Sünnetin ışığında olur.
(İkinci yazı)
Ukrayna Gezisi Başarılı Oldu
BİZDE başarılı olamayan Gezi hadiseleri Ukrayna’da başarılı oldu ve
ülke kaos ve anarşi içinde kaldı.
Ukrayna yanıyor… Ukrayna tutuşuyor… Ukrayna ekonomisi büyük yaralar
alıyor…
Ukrayna için en büyük felaket: Ülke bölünme tehlikesi ve
felaketiyle karşı karşıya…
Gezi hadiseleri başarılı olmayınca bizdeki Geziciler ne kadar
üzülmüşlerdi.
Ah ah ah, Türkiye niçin Ukrayna’ya benzememişti.
Gezinin ikinci perdesi Ankara’da Ortadoğu üniversitesinde sahneye
konulmuştu. O da başarılı olmamıştı.
Sonra 17 Aralıkta sivil Gezi, pardon darbe teşebbüsü olmuştu… O da
başarılı olmayınca birilerinin ve bazılarının yüreklerinden üzüntü
alevleri ve dumanları çıkmıştı.
Oyunun bir perdesi güneydoğuda oynanmıştı. Suriye’ye yardım götüren
MİT tırlarına baskın yapılmıştı. Ah o da tutmamıştı.
Gezicilerin, sivil darbe müteşebbislerinin, paralel yapıcıların,
bir kısım Kriptoların yürekleri kan ağlıyor.
Ah Türkiye’yi bir Ukrayna’ya çevirebilseler.
Ukrayna’ya benzersek kolayca bölünebiliriz.
Sivil darbelerin, Gezi yangınlarının tozu dumanı içinde faiz
çeteleri on milyonlarca dolar vurur. Birileri sebeplenir,
nemalanır, rantlanır. Onların da ranta ihtiyacı var, onların da
haram milyar dolarlara çok ihtiyacı var…
Sandıktan çıkmak da neymiş… Yaparsın bir sivil darbe ve koskoca
ülke kucağına olgun bir armut gibi düşer. (Bu armutu sana
yedirirler mi?)
Ukrayna’da ne güzel Geziler oluyor. Bizde niçin olmuyor?
Gezi yangınına su sıkan polis ne kötü bir polistir.
Ah Ukrayna sana gıpta ediyoruz!