1911 Trablusgarb savaşı… 1912 ve 13 birinci ve ikinci Balkan
savaşları… 1914’te birinci dünya savaşına girişimiz… 1918’de yenik
düşmemiz… İstiklal savaşı… 1922’te Osmanlı devletinin ortadan
kalkması, son Padişahın yurt dışına gitmesi… 1923 İslam
cumhuriyeti… 1924 Son Halife Abdülmecid bin Abdülaziz hazretlerinin
yurt dışına kovulması ve Hilafetin kaldırılması… Şeriatın
kaldırılması… İslam Medreselerinin kapatılması… Tekkelerin
kapatılması… Şapka inkılabı… Bu yüzden çıkan isyanlar… Muhaliflerin
idamı… İstiklal Mahkemeleri… Bin yıllık yazımızın yasak edilip
yerine Latin yazısının getirilmesi…
İnkılaplar, terörler, korkunç değişimler, isyanlar, idamlar…
14 Mayıs 1950’de seçimleri Demokrat Partinin kazanması ve CHP
oligarşisinin yıkılması…
27 Mayıs 1960 darbesi… 12 Mart 1971 darbesi… 12 Eylül 1980 darbesi…
28 Şubat darbesi…
Son yüz yılda Türkiye’nin, bugünün parasıyla trilyonlarca dolar
soyulması.
Doğu ve Batı Akdenizde iki Yahudi devleti kurulması…
Hıyanetlerle, darbelerle, vahim krizlerle dolu bir yüz yıl…
Ortadoğunun Japonya’sı olamayan bir Türkiye.
Japonyanın millî yazısı çok zor, çok çetrefil, çok çapraşık,
öğrenilmesi çok güç; bizim Latin yazımız kolay mı kolay ama
kültürde, teknikte, ilimde, sanayide, ilerlemede bir türlü
Japonların seviyesine yükselemedik.
Fesi attık, şapkayı kabul ettik, itiraz edenleri astık ama yine de
Japonlar kadar kalkınamadık.
Nihayet 2000’li yollara geldik. Kriz tufanları içinde
yüzüyoruz.
Uluslararası temizlik ve şeffaflık notumuz 10 üzerinden 5… Yolun
yarısındayız.
Mafyalar çeteler paralel güçler…
Korkunç miktarda kara para.
Şintoist, Budist veya Konfüçyanist Japonya’nın ahlakı Müslüman
Türkiyenin ahlakından daha yüksek.
Zor yazılı Japonlar muazzam bir otomotiv sanayiine sahip, kolay
Latin yazılı Türkiye’nin henüz yüzde yüz millî ve yerli bir
otomobil sanayii yok.
Madalyonun bir yüzünde Kemalist, laik, çağdaş Türkiye cadı kazanı
gibi fokur fokur kaynıyor, kazandan pis kokular çıkıyor. Bu kazanın
içinde neler ve kimler yok ki… Çeşit çeşit Kriptolar, Sabataycılar,
Haçlı Kriptolar, Pakraduniler…
Kara kirli necis haram paralar…
İnglitere Shakespeare’i, İran Hafız’ı, Fransa Montesquieu’yü,
Almanya Goethe’yi, İtalya Cervantes’i, Rusya Dostoyevski’yi okuyup
anlıyor ama Türkiyeliler Fuzuli’yi okuyamıyor, okuyabilse de
anlayamıyor.
Osmanlı cihan devletinin devamı olan Türkiyeye ne olmuş böyle…
Türkiye çok ilerledi, öyle ilerledi ki, artık zina suç değil. Bu
devirde zina hiç suç olur mu?
Soruyorum: Latin yazısı bizi niçin Japonya gibi yapmadı?
Yine soruyorum: Laiklik ve diğer inkılaplar bizi niçin mânen
kalkındırmadı?
Sorsam ayıp olur mu: Niçin bunca vahim kriz içinde bocalıyoruz?
Almanlar Hitlerden, İtalyanlar Mussoliniden, Ruslar Stalinden
kurtuldular…
Utanıyorum sormaya: Bizim niçin, Güney Kore gibi dünya çapında
yerli ve millî otomobil sanayiimiz yok?
Latincilik, lâdincilik, laiklik bizi niçin ilimde, fende, sanayide,
kültürde, eğitimde, araştırmada, temizlikte, şeffaflıkta, adalette
Almanya ile boy ölçüşecek hale getirmedi?
Çok mu konuşuyorum, çok mu ileri gittim?... Özür dilerim, özür
dilerim… Affedin beni, dertliyim…
(İkinci yazı)
Bir Uyarı Daha!..
BU yazım Müslüman kardeşlerime hitap ediyor.
1. Kur’anın yap dediklerini yapmayan, yapma dediklerini yapan
Müslüman bir toplumun durumu kötü değil, çok kötüdür.
2. Müslümanlar Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine,
ahlakına uymaya, dinde bid’atlerden kaçmaya mecburdur. Onun kadar
ve onun gibi ahlaklı ve faziletli olamasalar bile onun ahlakını
taklit etmeleri şarttır. Aksi takdirde günahkar ve rüsvay
olurlar.
3. Yüzde 90’ı beş vakit namazı terk etmiş bir İslam toplumu dehşet
verici bir isyan içindedir.
4. Dünyevîleşmek, sekülerlik Müslümanların yabancılaşmasına yol
açar ve halkı dinden uzaklaştırır.
5. İslam dininin birinci temeli sahih bir iman, ikinci temeli
namaz, üçüncü temeli zekattır. Zekat mutlaka ve mutlaka Kur’ana,
Sünnete, Şeriata, fıkha uygun şekilde, hakkeden Müslüman kişilere
verilmelidir. Zekat doğru dürüst verilmezse büyük fitne, fesat,
bozukluk olur ve âfetler, tokatlar gelir.
6. Ehl-i Tevhid ve Ehl-i Kıble olan Müslümanlar tek bir Ümmet
oluşturmazlarsa işleri bitik demektir.
7. Müslümanların, râşid ‘âdil muktedir bir İmam’a biat ve itaat
etmeleri gerekir. Böyle bir İmam olmazsa kaos ve anarşi oluşur ve
Müslümanlar rezil ve zelil olur.
8. Ribanın yaygın olduğu bir toplum Allaha, Resulüne, Kur’ana,
Sünnete, Şeriata isyan etmiştir ve onun geleceği parlak
değildir.
9. Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmayan bir Müslüman toplum
batmaya mahkumdur.
10. Emanetlerin ehil olanlara verilmemesi büyük bir isyandır.
11. Müslümanlar, çocuklarını Tevhid ve Kur’an eğitimi veren İslam
Mektepleri’nde okutmakla mükelleftirler. Bunu yapmazlarsa sorumlu,
suçlu olurlar ve hem dünyada, hem âhirette cezalarını çekerler.
12. İslam dini lüksü, israfı, sefahati, beyinsizliği, aşırı
tüketimi, aşırı konforu yasak, haram kılmıştır. İsraf ve zikr
edilen diğer günahlara batan bir İslam toplumu iflah olmaz.
13. İslam dininde ve Şeriatinde erkeklerin ve kadınların vazifeleri
beyan edilmiştir. Kadınların karışmaması gereken işleri onlara
yaptıran bir İslam toplumu iflah olmaz.
14. Alim, faqih, bilgili, ziyalı Müslümanların bilgisiz
Müslümanları uyarmaları, aydınlatmaları, eğitmeleri,
bilgilendirmeleri, yönlendirmeleri, irşad etmeleri gerekir.
Bilenler bu vazifeleri yapmazlarsa sorumlu olurlar, bilmeyen
cahillerin vebali de onların üzerine olur.
15. Müslümanların birbirlerini sevmeleri, birleriyle kardeş
olmaları, bütün hayırlı işlerde ve konularda birbirlerini
desteklemeleri, tek bir vücut olmaları, kaynaşmaları, vifak ve
tesanüd içinde bulunmaları farzdır. Bu farza aykırı işler
yaparlarsa, birbirleriyle çekişip tepişirlerse iflah olmazlar.
16. Müslümanlar İslamı, Kur’anı, Resulullahı, Şeriati inkar ve
tekzib eden kafirleri dost ve velî edinir ve onlara uyarlar, onları
taklid ederlerse mahv olmaya, esir, rezil ve zelil olmaya
mahkumdur.
17. İslam yalanı, aldatmayı, iftira etmeyi, gıybeti, tecessüsü
haram kılmıştır.
18. Dünyanın en kötü, en iğrenç, en rezil ticareti din ve
mukaddesat bezirganlığı ve sömürüsü yapmaktır. Bir İslam toplumu
buna kesinlikle izin veremez, göz yumamaz.
19. Müslümanlık laftan, edebiyattan ibaret değildir. İslam yaşanan,
yaşanması gereken bir dindir. İslamı doğru şekilde öğrenip
yaşamayan fertler ve toplumlar laf Müslümanıdır. Onlarla köy olmaz,
kasaba olmaz.