DİYANET İşleri Başkanlığı bu yıl içinde kadınların camiye gelmesi
konusunda üç ayrı Cuma hutbesi okutmuştur. Kadınları camilere
doldurmak Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha, Ehl-i Sünnete
kesinlikle aykırıdır.Diyanet, üç yıl evvel bir Ramazan gecesinde,
Ankara Hacı Bayram Camii’ne erkekleri sokmamak, mabedi sadece
kadınlarla doldurmak suretiyle çok yanlış, çok aykırı bir iş
yapmıştı.
İnkar edilemez bir gerçektir ki, son yıllarda Ehl-i Sünnet dışı iki
çok bozuk cereyan ve bid’at mezhebi Diyanet’e sızmıştır. Bunların
biri Pakistanlı Fazlurrahman’ın Tarihsellik Mezhebi’dir, diğeri
İslam Feminizmi’dir. Bunların ikisi de Ehl-i Sünnet dışıdır.
Ehl-i Sünnetin kadınlar ve camiler konusundaki hükümleri
şunlardır:
1. Kadınların camileri evleridir, beş vakit namazı evlerinde
kılmaları efdaldir.
2. Genç, güzel ve erkeklerin kötü bakışlarını çekecek kadınların
camiye zaruretsiz gelmeleri tahrimen mekruhtur.
3. Fıkıh kitaplarımız öğle, ikindi ve yatsı namazlarında kadınların
camilere gelmemesinin uygun olacağını yazıyor. Çünkü bu iki
vakitte, kalabalığa karışarak ibadet mekânlarına münafıklar da
gelebilir ve kadınlara fena niyetlerle bakabilir. Onlar
(münafıklar) sabah namazlarında uyur, akşam namazlarında yemekle
meşgul olur.
4. Lüzum ve zaruret varsa Müslüman kadınlar, camilerin kendilerine
ayrılmış bölümlerine gelerek elbette namazlarını kılabilir, va’zu
nasihat dinleyebilir. Ancak bu esnada haram ve tahrimen mekruh olan
nâ-meşru hareketlerden kaçınmalıdır.
5. Dinimiz kadınların camilere gelmelerine ruhsat vermiştir ama
evlerinde kılmaları efdaldir.
Diyanet İşleri Başkanlığı niçin camileri kadınlarla doldurmak için
bir seferberlik başlatmış, geniş ve yoğun bir kampanya açmıştır? Bu
sorunun gerçek cevabını mutlaka araştırmak ve bulmak
zorundayız.
Diyanetin asıl vazifesi, kadınları değil, erkekleri camilere çekmek
değil midir?
Çünkü, erkek Müslümanların beş namazı cemaatle kılmaları farza
yakın bir mecburiyettir.
Cemaate gelmemek için, yirmi küsur şer’î mazeret bulunmaktadır.
Bunlar fıkıh kitaplarımızda yazılıdır. Arzu edenler Hacı Zihni
Efendi merhumun Nimetü’l-İslam’ına bakabilir.
Şer’î mazeretlerin dışındaki mazeretler şeytanî mazeretlerdir ve
Müslümanı sorumluluktan, günahtan kurtarmaz.
Müslümanlar, namaz konusunda cemaatten büsbütün kopmamalıdır.
Beş vakti cemaatle kılamıyorsa, yine de arada bir camiye
gitmelidir.
Zamanımızda, ardında namaz kılınacak imamları tanımakta fayda
vardır.
Ayakta tebevvül ediyor, idrarı elbisesine ve iç çamaşırına
sıçrıyor, bulaşıyor. Bu zatın arkasında namaz kılınmaz.
Şöyle bir itikat bozukluğu var: Zamanımızda üç İbrahimî din vardır,
bunların üçünün mensupları da ehl-i necat ve cennetliktir. Böyle
bâtıl ve sapık bir inancı olanın da ardında namaz kılınmaz.
Düşük faizli kredi helal ve caizdir diyor, onun da imamlığı
olmaz.
Süfyanları, kezzabları, deccalları seviyor, Süfyanîlik ideolojisine
bağlı… Böyle bir imamın ardında kılınan namazları icazetli gerçek
ulemâyla, fukahâya, müftülere sormak gerekir.
Feminizm sapık ve çarpık bir ideolojidir. Kur’ana, Sünnete,
şeriata, akl-ı selime aykırıdır. Nasıl bir İslam marksizmi olmazsa,
bir İslam Feminizmi de olmaz.
İslam tarihinde kadın müftü yardımcısı diye bir makam, mevki,
vazife yoktur. Bu iş yeni çıkmıştır. Şu anda Diyanet’te beş bin
kadar kadın din görevlisi olduğu söyleniyor.
2007’de büyük vilayetlerimizden birinin kadın müftü yardımcısı
sözde bilimsel bir toplantıda Buharî’de geçen sahih bir hadîs için
“Peygamberimize söyletmişler…” dedi. Bir Ehl-i Sünnet Müslümanının
asla söylemeyeceği bir söz… O kadın Feministmiş! (Milliyet
gazetesi, 11 Mart 2007, “Bazı âyetler şiddete bahane ediliyor”
başlıklı habere bakınız.)
Muhterem İslam hanımları:
Kadın ve cami konusunda ve diğer bütün konularda, hükümleri
Kitaptan ve Sünnetten çıkartılmış fıkha uyunuz. Ta ki, Rahmanın
rahmetine ve Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) şefaatine nail
olasınız.
Dinimizi bozmak isteyen reformculardan, dinde değişim ve yenilik
isteyenlerden, Fazlurrahmancılardan, mezhepsizlerden, telfik-i
mezahipçilerden, İslam feminizminden uzak durunuz.
Dinî konuları onlardan değil, icazetli ve muttaqiulemâdan,
fukahâdan öğreniniz.
Camileri erkeklerle değil, kadınlarla doldurma kampanyalarına şüphe
ile bakınız.
Hayatta ve toplumda çok pis şeyler oluyor. Bari camilerimizi temiz
tutalım.
Bugünkü hayatın, İslama Kur’ana Sünnete Şeriata fıkha aykırı olan
bütün (tekrar ediyorum bütün) hükümleri ve uygulamaları bâtıldır,
bunu iyi bilelim.
Feminizm ideolojisi, sadece İslama göre kötü değildir, diğer
dinlere mensup, hattâ ateist olan nice kadın bile buna muhaliftir.
Diyanet’e Feministlerin, Fazlurrahmancıların, reformcuların sızmış
olması büyük bir felaket ve tehlikedir.
Cenab-ı Hak hepimizi, razı olduğu doğru yolda, Kur’an Sünnet ve
Şeriat yolunda yürütsün.
**
(İlave: Türkiyemizde planlı ve programlı şekilde yeni bir İslam
türetilmek istendiği konusunda hiçbir Müslümanın şüphesi
olmamalıdır.
Bazı iç ve dış derin güçler Ehl-i Sünnet İslamlığını kaldırıp, onun
yerine ılımlı, light, yeni, değişik bir İslam getirmek istiyor.
İslam’da toplumun temeli ailedir. Yeniciler aile kurumunu sarsmaya
çalışıyor. Bunun için Diyanet’i de alet ediyor.
Kur’an, Sünnet, Şeriat zevci=kocayı ailenin reisi olarak kabul
etmiştir. Bugünkü aile hukukumuzda reis yoktur.
İslam dini zinayı çok büyük bir suç, günah, ayıp kabul etmektedir.
Yeni Ceza Kanunumuza göre zina suç değildir artık.
Kadına şiddeti önlemek bahanesiyle aile temelleri
dinamitlenmektedir.
Erkek ile kadın elbette insan olarak, Müslüman olarak aynı
haysiyete sahiptir ama kesin ve mutlak bir eşitlik yoktur.
Bazı hususlarda ve konularda erkekler kadından üstündür. Bazı
konularda kadınlar erkekten üstün.
Feministler, niçin kadınların orduya alınması, ordu personelinin
yarısının kadın olması için çalışmıyor?
Olimpiyatlarda niçin erkek ve kadın oyuncular birlikte
yarışmıyor?
Millet Meclislerinin yarısı niçin kadın değil?
İslam Feministlerinin samimiyetsiz olduklarını gösteren en göze
çarpıcı husus şudur:
Devlet, üzerine TC başlığı bulunan resmî mühürlü Vesikalarla bazı
kadınlara seks köleliği yaptırıyor, bu kölelikten KDV ve gelir
vergisi alınıyor, bu paralar devlet bütçesine konuyor, Diyanet
Başkanının ve din görevlilerinin maaşları bu bütçeden ödeniyor… Ve
veve!.. Bizim İslam Feministlerinden bu konuda bir inilti bile
çıkmıyor…)
16.12.2013