Zaman içinde bunların hiç olmazsa daha az olması, her gün biraz
daha azalması gerekmez mi? Azalacağına, çoğalıyor. Memlekette sanki
savaş var, büyük bir yangın var.
Sebepleri sıralıyorum:
Ana sebep ahlaksızlıktır. Ne gibi ahlaksızlıklar?
Yalan söylemek yaygın, yoğun ve genel hale geldi.
Politika çok kirlendi.
Türkiye bir İslam ülkesidir. Müslümanların çok büyük bir kısmı
İslam’ı bilmiyor ve İslamın ahlakına, hükümlerine aykırı işler
yapıyor. Müslüman geçinen birtakım adamlar ve gruplar pek kolay
şekilde yalan söyleyebiliyor, sözlerinden dönebiliyor, emanetlere
hıyanet edebiliyor.
Ülkemizde kanunlar, mahkemeler vardır ama adalet ve insaf var
mıdır?
Gayr-i millî eğitim sistemi çok bozuktur, halkı yetiştiremiyor.
Halkın bir kısmının hem kültürü, hem de ahlak ve karakteri
yetersizdir.
Başta ABD, AB, İsrail ve başka devletler olmak üzere bizde
faziletli, millî bir rejim istemiyor.
Türkiyenin tuzu Müslümanlardır. Müslümanların bozulması, güçsüz
hale gelmesi tuzun kokması demektir.
Türkiyede gerçek mânada aydın yok denecek kadar azdır. On kişi
çıkar mı bilmem… (Bendeniz aydın değilim, okuryazar bir
vatandaşım.)
Vatanseverlik=hamiyet denilen fazilet çok azalmış, çok
darbelenmiştir.
Sosyal barış ve mutabakat her gün dinamitlenmektedir.
Türkiye, küçük bir azınlık dışında, artık 1928’den öncesini
okuyamayan cahil bir toplum haline dönüşmüştür.
Dış düşmanlarımız ve onların içteki yardakçıları ve şeytanlar bize
bölünün parçalanın, birbirinizle çekişip tepişin, istikrarı bozun
diyor. Biz de bu emre ve tavsiyeye uyuyoruz.
Bir kısım büyük medya ve büyük lobiler, baskı güçleri kriz
yangınlarının üzerine benzin döküyor.
Türkiyenin çoğunluğunu oluşturan Ehl-i Sünnet Müslümanları,
Suriyede ve Mısırda olup bitenlerden ibret alıp da tek bir Ümmet
olmak, râşid bir İmam’a biat ve itaat etmek konusunda hiçbir
teşebbüste bulunmuyorlar.
Yukarıda saydığım on beş madde benim bulduğum fitne, tefrika
sebepleridir.
Müslüman bir ülkede din zayıflayınca, din elden gidince her şey
dejenere olur ve elden gitmeye başlar.
Her yer cami ve minare dolu, şadırvanlardan sular akıyor, gürül
gürül ezan okunuyor… Din bunlardan ibaret değildir.
Din konusunun ilk maddesi sahih itikattır.
İkinci madde ilmihalini doğru ve yeterli miktarda bilmektir.
Üçüncü madde ilmihal kitabında okuduğu bilgileri hayata
geçirmektir.
İslam yüksek ahlak ve yüksek karakter demektir.
Bir İslam ülkesinde Ümmet yoksa Ümmet teşkilatı yoksa,
Müslümanların biat ve itaat ettikleri bir İmam-ı Kebir yoksa orada
mutlaka fitne fesat çıkar, tefrika ve keşmekeş olur.
Bu memlekette zenginlik var, her yıl çeşitli cemaatler ve
tarikatlar hizmet için yekun olarak yüz milyar dolar harcıyor ama
birlik için, Ümmet olmak için, râşid bir reise biat etmek için, çağ
seviyesinde medenî Müslümanlar olmak için acaba neler
yapılıyor?
Müslümanların birbirinden kopuk bin kadar hizbe, fırkaya, cemaate,
parçaya, gruba, ayrılmış olmaları; birlik için çalışılmaması,
İmamsız kalmış olmanın şeytanî hürriyet ve rahatlığının bozulmak
istenmemesi çok büyük kötülüklerdendir.
Suriye Müslümanlarının yetmiş ayrı grup olduklarından ibret alıyor
muyuz?
Mısırda serbest seçimlerle başa geçen İslamcı iktidara, ordu
tarafından darbe yapılırken, bazı “öteki” Müslüman grupların din
kardeşlerini değil darbecileri desteklediklerini biliyor muyuz?
Biz Türkiye Müslümanları bugünkü kafa ile gidersek, akıbetimizin
Suriye ve Mısır Müslümanları gibi olabileceğinden korkuyor
muyuz?
(İkinci yazı)
Gerçek Nurcunun Hasletleri
GERÇEK Nurcu askerî veya sivil darbelere karşıdır.
Nurcu fitne ve fesat çıkartmaz.
Nurcu asayişe hizmet eder, huzurun bozulmasına, ülkede kargaşalık
çıkmasına teşebbüs etmez, âlet olmaz, böyle şeylere izin
vermez.
Nurcu aktif politika yapmaz.
Nurcu beddua etmez, lanet okumaz.
Nurcu para toplamaz.
Nurcu hizmet için zekât parası toplamaz.
Nurcu kin tutmaz, kötü intikam almaz. Alırsa ahsenü’l-intikam alır,
o da afvdür.
Nurcu bütün Ehl-i Tevhidi ve Ehl-i Kıbleyi kardeş bilir.
Nurcu Resulullah’ın (Salat ve selam olsun ona) Sünnetinden
ayrılmaz.
Nurcu ihlas kahramanıdır, ihlası bozan her şeyden uzak durur.
Nurcu, İslam ve Müslüman düşmanı kafirleri dost ve veli
edinmez.
Nurcu kendi kafasına iş yapmaz, konuşmaz, Üstad Bediüzzaman’ın ve
Risalelerin yolundan gider.
Nurcunun itikadı sahihtir.
Nurcu beş vakit namazı kılar.
Nurcu farz namazları cemaatle kılar.
Nurcu ahlak-ı hamîde sahibidir.
Nurcu yalan söylemez, insanları aldatmaz.
Nurcu lüksten, israftan, şatafattan, debdebeden, tantanadan uzak
durur; mütevazı, kanaatkâr yaşar.
Nurcu Müslümanlara şefkatli, merhametli, rahimdir.
Nurcu kesinlikle gıybet etmez, başkalarının gizli günah ve
ayıplarını tecessüs etmez, ezkaza bunları öğrenecek olursa setr
eder, gizler.
Nurcu ribaya bulaşmaz.
Nurcu Allah katında tek hak, makbul, geçerli dinin sadece İslam
olduğu inancına gölge düşürecek laflar etmez.
Nurcu Allah katında en kerim olanın en taqvalı olan olduğunu iyi
bilir.
Nurcu muhabbet fedaisidir.
Nurcu, hizmetinin ücretini yaratıklardan değil, yaratandan
ister.
Bir adam kendisine hem Nurcu diyor, hem de holiganlık, militanlık
yapıyorsa bilin ki, o gerçek bir Nurcu değildir.
Kendisine vaktiyle kötülük ettiğiniz bir Nurcuya, başınız sıkılınca
gidin, o sizi kovmaz, aksine yardım eder, şefkat gösterir.
Nurcu asık suratlı değildir, güler yüzlüdür.
Bütün gerçek Nurculara selam ve hürmetler eder, yaşları benden
küçük de olsa ellerinden öper ve hayırlı dualarını beklerim.