Birincisi: Eskişehir’in küçük ilçesi Mihalgazi’nin belediye başkanlığına yaşmaklı (beyaz bol başörtü) şalvarlı yüksek tahsilli Müslüman bir hanım olan Zeynep Akgün seçildi.

Yeni başkan, yaşmak ve şalvarını makamında çıkartmayacağını, Osmanlı kültür ve kimliğine bağlı kalacağını söyledi. Kendisini tebrik ediyor, hayırlı başarılar diliyorum.

İkincisi: Mudanya CHP’li belediye başkanı Hayri Türkyılmaz’ın ilk işi ofisinin kapısını söktürmek oldu. Bu sembolik sökmenin manası, halka kapım her zaman açıktır demektir. İkinci işi de, belediye başkanı için aylığı 4500 liradan kiralanan makam otomobilini kullanmayacağını beyan ile kira müddeti bitinceye kadar halkın hizmetine tahsis etti; ilk gün, mezarlıkta bakım işleri yaparak üç beş kuruş kazanan 85 yaşında bir ihtiyar kadını gezdirdi.
Onu da tebrik ediyor, hayırlı hizmetlere nail olmasını diliyorum.

Üçüncüsü: Salihli MHP’li Belediye Başkanı Zeki Kayda seçimden önce verdiği sözü tutup, makam odasının kapısını söktürdü.
Onu da tebrik ediyor, hayırlı hizmetlere nail olmasını temenni ediyorum.

Dördüncüsü: Yozgat’ın yeni belediye başkanı Yusuf Başer, emekli maaşının kendisine yettiğini, başkanlık maaşını almayacağını söyledi. Yardımcılarının maaşlarını da bir miktar indirdi.
Onu da candan tebrik ediyor, hayırlı başarılar diliyorum.

Beşincisi: Avrupaî kıyafetli ama başları örtülü birkaç yeni belediye başkanımız oldu: Bu mütedeyyin ve faziletli BDP’li Hazro Belediye Başkanı Güler Özavcı Doğu… BDP’li Bitlis Belediye Eşbaşkanı Nevin Daşdemir… BDP Diyarbakır Kocaköy Belediye Başkanı Berivan Elif Kılıç… BDP’li Van Erciş Belediye Başkanı Diba Ermiş… AKP’li Konya Meram Belediye Başkanı Fatma Toru… AKP’li Ankara Güdül Belediye Başkanı Havva Yıldırım hanımları da ‘an samimilkalb tebrik ediyor, hayırlı başarılar diliyorum.

Altıncısı: Yardımcılarımdan biri Kütahya’daki bir birlikte askerlik hizmetine başlamıştı. İlk cuma, namaz için personele izin vermişler, askerlerin çoğu ve hayli subay namaz kılmış. Böyle bir din ve ibadet hürriyeti 28 Şubatın kara günlerinde düşünülemezdi. Genelkurmay Başkanlığımızı tebrik ediyorum.

Yedincisi: Dostlarımdan bütçesi müsait biri evinin salonuna büyük boy, hattı ve tezhibi orijinal güzel bir Hilye-i Şerif levhası astı. Böylece evi bereketlendi, şenlendi. Mübarek olsun, tebrikler.

Sekizincisi: İsmini vermeyeceğim bir dostum, haftada bir gün, yetişkin oğlunu da yanına alarak sabah namazına camiye gitmeye başladı. Tebrikler.

Dokuzuncusu: Arada bir bendenize uğrayan liseli gençlerden biri kufî hat dersleri almaya başladı. Kûfî hat, hutut-i mütenevvianın anasıdır. Sülüs, tâlik gibi hatları öğrenmek için dört senelik bir zaman gerekir ama sıkı çalışılırsa kûfî inşaallah bir senede öğrenilir.
Hayırlı olsun, tebrikler, tahsinler.

Onuncusu: Gençlerden biri, cehd etmiş, bir gün yirmi dört saat boyunca ben dememiş. Ben geldim diyeceğine geldim diyormuş, kendisinden bahs ederken ben demiyor, bendeniz veya bu fakir diyormuş… Onun bu konuşmasını yadırgayanlar olmuş ama bendeniz tebrik ediyorum. Cenab-ı Hak edebini, feyzini artırsın. Âferinler...

On birincisi: İsmini vermem doğru olmaz, tanıdıklarımdan merhametli birisi yolda ayağı kırık veya zedelenmiş zavallı bir kedi yavrusu bulmuş, veterinere götürüp tedavi ettirmiş, kediye bakmaya başlamış. Biraz zahmetli oluyormuş ama bundan zevk duyuyor, mutlu oluyormuş. Onu bin kere tebrik ediyorum. Bu merhametinden dolayı Erhamürrahimîn olan Hak Tealanın rahmetine nail olacağından ümitvarım. Toplumda böyle rikkatli insanların bulunması bilseniz beni ne kadar sevindiriyor.

On ikincisi: Gaziantep Şahinbey belediyesi, bin yedi yüz dönümlük bir park yapmış; içinde sandalla gezilebilen gölü bile varmış. Ağaçlar, çiçekler, yeşillikler, istirahat mahalleri… Türkiye’nin en büyük parkı olmuş... Haberi okuyunca çok sevindim, keşke İstanbul’da da böyle nice parklar yapılsa dedim. Gazianteplileri, Şahinbey belediyesini tebrik ediyorum. Gaziantep’e yolum düşerse, mahallî el sanatlarından, çantama sığacak bir iki ürün satın aldıktan sonra bu parka koşup inşallah çay içeceğim. Bütün büyük belediyelere nâçizâne tavsiye ediyorum, ellerine imkân ve fırsat geçerse şehirlerine böyle parklar kazandırsınlar. Ağaçlar gölge saldıkça, yeşillik yerden bittikçe, kuşlar öttükçe, sincaplar daldan dala atladıkça, kargalar gak dedikçe, bülbüller geceleri ta sabaha kadar terennüm ettikçe, karıncalar yuvalarına tane taşıdıkça onlara inşallah sevap yazılır… Parka Tosun Paşa parkı ismi verilmiş. Hani şu Tellioğulları ile Zillioğullarının bir türlü paylaşamadıkları vâdi…

(İkinci yazı)

Kaliteli Kavgalar Rezil Kavgalar
KAVGA da olabilir, gürültü de… Bir yerde insan olur da kavga olmaz mı?.. Olsun da kaliteli kavga olsun. Evet kavganın gürültünün de kalitelisi veya âdisi rezili olur.

Bilhassa şu son dört beş ay içindeki kavgacılara bakınız, ne kadar âdice, rezilce, bayağıca hakaretler ediyor bunların bir kısmı.

Ruh soyluluğuna sahip, haysiyetli kimseler kavga ederken ana avrat küfür edebilir mi?
Mevki, makam, rütbe sahibi şahsiyetlerin kavgası asaletli olur.

Asaletli bir insan öfke ateşiyle kıpkızıl hale gelse bile it serseri kopuk hergele ağzıyla konuşamaz.

Ahlak ve fazilet sahiplerinin tahkir sözleri bile edepli ve edebî olur.
Be adam, küfür edeceğine Ziya Paşa’dan bir beyit okumak suretiyle hasmını ilzam etsene.

Dehr-i arasan binde bir âdem bulamazsın / Âdem görünen harleri âdem mi sanırsın… beytini hiç duymadın mı?