Savaşı kazanmamız mümkündü ama Müslümanlar olarak, Osmanlılar
olarak vazifelerimizi yapmadık.
İçimizdeki bazı din ve devlet düşmanlarının, hainlerin
hıyanetlerine engel olmadık.
Ordu, gırtlağına kadar siyasete batmıştı.
Ordu ve asker siyasetle uğraşmaya başlarsa savaş kazanamaz.
Emanetler yani kumandanlıklar, makamlar, mevkiler ehliyete göre
değil, partizanlığa göre veriliyordu.
Sultan Abdülhamid zamanında 1897’te Yunanistan ile aramızda savaş
çıkmış ve ordumuz galip gelmişti. Kuvvetlerimiz Atina’yı bile
alabileceklerdi ama Rus Çarı İkinci Nikola araya girmiş, ilerlemeyi
durdurmuştu.
Osmanlı Yunan savaşını niçin kazanmıştık?
Ordu siyaset yapmıyordu, Padişaha ve Halifeye bağlıydı.
Ülkede ama şöyle ama böyle İslami bir rejim vardı.
Sultan Abdülhamid’i Farmasonlar, Yahudiler, Dönmeler, Jön Türkler
devirdi. Selanik’ten İstanbul’a gelen Hareket Ordusu içinde bir
Yahudi Lejyonu bulunuyordu.
Hürriyet ilan edilince İslam’a, mukaddesata hakaretler, hıyanetler,
ihanetler başladı. Sultan Abdülhamid dindar bir padişahtı, böyle
kötülüklere izin vermiyordu. Ondan sonra Pandora’nın kutusu açıldı,
bütün kötü, çirkin, münker şeylerin bağları çözüldü.
Aradan yüz sene geçtikten sonra Türkiye Müslümanları Balkan Savaşı
faciasından ibret almalıdır. Sadece ibret değil, tedbir de
almalıdır.
İslam düşmanları Müslümanları parçalamıştır… Bin türlü fitne fesat
nifak tefrika çıkartmıştır… Ülkemizde futbol kulübü çılgınlarının,
holiganların yaptığı gibi siyaset yapılmaktadır.
Hizipçilik, fırkacılık, parçacılık o hale gelmiştir ki, Müslümanlar
birbirleriyle savaşmaktadır.
Dinî kökenli bir sekt sivil darbe yoluyla devleti ele geçirmek
istemektedir.
Balkanları, küçük bir Doğu Trakya dışında kaybetmiştik ama elimizde
Anadolu kalmıştı. Şimdi onu da parçalamak, Türkiye’yi daha da
küçültmek isteyenler var.
Bütün ziyalı, Nurlu Müslümanların halkı uyarması gerekir.
Balkan harbi patlamadan önce, birtakım gafiller yaşasın hürriyet,
adalet, müsavat, uhuvvet edebiyatı yapıyordu.
Gafiller, bir Balkan savaşı çıkarsa bunu Türkiye’nin kazanacağını
sanıyordu.
Zamanımızda da, bendenize “Fazla abartıyorsun… Bir şey olmaz…
Türkiye parçalanmaz… Her şey düzelecek… Felaket dellallığı yapma…”
diyenler var.
Dışişleri Bakanımızın beyanlarını dikkatle okursanız, ülkemizin içi
ateş dolu uçurumların kenarında olduğunu anlarsınız.
Güney sınırlarımızın hemen ötesinde bir Irak Şam İslam Devleti
kuruldu. Bu yüzden bir savaş çıkartılabilir.
2013 yılında çok önemli, çok vahim hadiseler oldu. 2014 senesi ise
daha vahim, daha önemli günler görebilir.
Vesayet rejiminin kolu kanadı kırıldıktan sonra ülkemize az buçuk
serbestlik, demokrasi, çoğulculuk, hürriyet geldi. Biz Müslümanlar
bunları iğtinam edemedik, ganimet olarak değerlendiremedik.
Kur’an’a, Sünnete, Şeriata, hikmete, ahlaka uygun hizmetler
yapacağımıza; içimizden birtakım mâyesi bozuklar, kötü bozuk çarpık
düzenin ve sistemin haram ve kirli rantlarına saldırdı.
Ansızın bir depremle sarsıldık. Dinî bir cemaat, İslamcı iktidarı
sivil bir darbe ile devirmeye teşebbüs etmişti.
Uyanmaz, en kısa zamanda İslami değerlere sarılmaz, onları hayata
geçirmezsek, büyük facialarla karşı karşıya gelebilir, Suriye ve
Mısır Müslümanlarının durumuna düşebiliriz.
Balkan harbinden önce çok fitne fesat kaos anarşi nifak tefrika
siyaset holiganlık vardı. Bugün olduğu gibi…
(İkinci yazı)
Kâmil Mürşid Arayan Liseli bir Gence
SORU: Selamun Aleyküm Hocam… Size bir konuda danışmak istiyorum.
Hocam, tarihe yön vermiş kişilere baktığımızda küçüklükten itibaren
bir mürşidin yanında yetişmişler. Sizin de yazılarınızda sürekli
bir mürşid-i kamille beraber olmaya vurgu yaptığınızı görüyorum.
Fakat hocam günümüzde bahsettiğiniz mürşitler bildiğiniz gibi
bayağı az, olanlara da ulaşmak son derece zor. Bizim bu durumda ne
yapmamız lazım?
CEVAP:
Üstadsız, mürşidsiz alim, fakih, uzman olunamadığı gibi, kamil
Müslüman da olunamaz. Bilhassa Müslüman gençlerin mürşide ve üstada
mutlak ihtiyacı vardır.
Dünyada her devirde, her asırda kamil mürşidler, gerçek üstadlar
olagelmiştir. Lakin zamanımızda bunlar gizlenmiştir.
Kamil mürşid ve üstad, öyle tatlıcı, lokantacı, berber, boyacı
tarif eder gibi tanıtılamaz, tanınamaz.
Bunları bulmanın birinci yolu istiharedir. Kısmeti olana, niyeti
temiz olana rüyada bildirilebilir.
Kamil mürşid kimdir?
1. İtikadı sahih bir zattır.
2. Şeriata sımsıkı bağlıdır.
3. Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine
bağlıdır.
4. Beş vakit namazı dosdoğru kılar ve diğer ibadetleri yerine
getirir.
5. Fasık-ı mütecahir değildir, yani açıkta, açıkça, küstahça günah
işlemez.
6. İnsanlar onunla ülfet ve ünsiyet etmekten, sohbetlerinden zevk
ve haz alırlar.
7. İhlaslıdır, kendisini sevenlerden, bağlılarından para istemez ve
almaz.
8. Din ilimlerinde fakihtir.
9. Kendisini Resulullaha bağlayan iki icazeti ve silsilesi vardır,
biri zahir ilimlerinde icazet, diğeri tarikat icazeti.
10. Mütevazıdır.
11. ‘Âbid, zâhid, yüksek ahlaklı, yüksek karakterli, mürüvvetli bir
kimsedir.
12. Kendisini övmez ve övdürmez.
13. Keramât füruş değildir, yani kendisinden keramet zuhur ederse
bunları söylemez ve reklamını yapmaz.
14. Ehl-i Kur’an, Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Cemaattir.
15. Mürşid-i kâmilin bir tarikati olur ama o asla tarikatçılık
yapmaz.
16. Gelmiş, geçmiş, edebî aleme intikal etmiş bazı büyük
mürşidlerin irşad ve terbiyeleri biiznillah ölümlerinden sonra da
devam eder. İmamı Rabbanî, İmamı Gazalî, AIbdülkadir Geylanî, Ahmed
er-Rufaî gibi. Bunların kitaplarını okumak, nasihatlerini hayata
uygulamak şartıyla kendilerinden istifade edilir.
17. Kamil mürşidlerin hepsi itikatta ve amelde Ehl-i Sünnet
mezhebindendir.
18. Onlar bu devirde Resulullah Efendimizin vekilleri, varisleri,
halifeleri durumundadır.
19. Mürşidlerin hepsi bilge kişilerdir.
20. Mürşid-i kamil olmamakla beraber bazı üstadlar da,
talebelerine, bağlılarına, kendisini sevenlere çok faydalı olur,
doğru yolda ışık tutar.
Evet, sevgili kardeşimiz… İnsan evinde kitap okumakla nasıl doktor,
uçak mühendisi, gemi kaptanı, hukukçu, veteriner olamazsa; sadece
kendi başına din kitapları okumak suretiyle iyi, vasıflı, olgun,
güçlü Müslüman olamaz.
Kendinize kamil bir mürşid arayınız, yukarıda beyan ettiğim gibi
istihare yapınız, kısmetiniz varsa bu nimete nail olursunuz.
Köfteci veya muhallebici tarif eder gibi isim ve adres vermemi
beklemeyiniz.
Kamil mürşidler, herkesi kabul etmezler. İstidatlı, ehliyetli,
liyakatli, kısmet ve nasibi olanlara el verirler.
Kâmil mürşidlerin duaları üzerimize sâyeban olsun.
Selamlarımla…