Avrasya Birliği’nin önemi ve Türkiye


Türkiye özellikle son dönemlerde çok önemli bir süreçten geçiyor. 15 Temmuz darbe girişimi ile birlikte Türkiye’de dengeler iyiden iyiye değişti. ABD’ci ve Natocu kanata karşı üst üste hamleler gelmeye başlandı. Hal böyleyken Rusya ile denge politikasının kurulması da ayrıca dikkate değer bir hamleydi. Bölgede yapılması planlanan pek çok olayda ABD-Derin İngiltere ve İsrail bloğuna karşı güçlü bir birliğin önemi daha iyi anlaşılıyordu.
İşte tam da böyle bir zamanda Avrasya birliğinin önemi git gide artmıştır. ABD’nin bölgedeki bu hoyratlığına dur diyecek tek güç Avrasya Birliği’dir. Türkiye ise Avrasya Birliği’nin yükselen yıldızı olabilir. Yıllardır Nato’nun elinde yıllarımızı heba ettik. ABD sözde stratejik müttefik gibi davranırken, el altından ve hatta son zamanlarda alenen Türkiye’ye karşı olan Terör örgütlerine karşı silah ve mühimmat yardımı yapmaya devam etti. Bu tam manası ile strtejik müttefiklik değil, stratejik hainliktir.
Oysa Türkiye Avrasya Üçgeninde Rusya ve İran ile birlikte bir sac ayağı olabilir. Nitekim bunun işaretlerini de diplomaside görmekteyiz. Türkiye böyle bir birlikte daha etkin ve yetkin olabilir. Hatta bu birliği daha da genişleterek Türkistan Coğrafyası ile birlikte Güneydoğu Asya ülkeleri ve Afrika’ya ve dahi Balkanlar’a kadar uzanan muazaam güçlü bir birlik haline getirmek mümkündür. ABD ve Batı bloku bu oluşumu her daim tehlikeli görmüştür. Ama bu oluşum bölgeye can suyu olabilir. Türkiye’de bu noktada önemli bir misyon üstlenebilir. Ben Türkiye’nin bu dengeyi iyi kuracağı kanaatindeyim.
Değişen dengeler ışığında gelişmeleri küresel manada iyi okuduğumuzda bu gerçekte daha iyi anlaşılabiliyor. Lakin özellikle son zamanlarda bazı Tv’lerde bir takım kendini bilmez sözde muhalefet ettiğini sanan gafiller, Türkiye’nin çıkarlarından çok ABD’nin çıkarlarını savunur hale gelmiştir. Bunlardaki akıl tutulması ve ihanet boyuta da iyi takip edilmeli ve bu kişilerin bağlantılı olduğu yerler iyi incelenmelidir. Türkiye başta Fırat Kalkanı operasyonun da olduğu gibi asla ama asla Milli çıkarları ve Milli hedeflerinden taviz vermemelidir. Afrin operasyonunda da gereken neyse o yapılmalıdır. Hele ki ABD’nin son yaptığı kibarca tehdidine karşı daha da bu işin üstüne gitmelidir. Dost düşman bilmelidir ki Türkiye Washington’dan yönetilen bir ülke değildir. Uluslararası arenada söz dinleyen değil, söz söyleyen bir Türkiye olduğunu herkes görüp idrak etmelidir. Türkiye, bağımsızlığı ve milli hedefleri doğrultusunda yoluna emin adımlarla yürümeye devam edecektir. Her ne kadar Washington’un Türkiye şubesi gibi çalışan sözde muhalefet eden kişiler olsa da…
Gelecek dönemde Türkiye, 2200 yıllık Kadim Devlet Anlayışının temsilcilerinin daha da aktif olarak sahada yer alacağı bir dönem içinde güçlü adımlar atacaktır. Türkiye’nin son zamanlarda ki Avrasya Bloğu hamleleri de bu yüzdendir. Avrasya Birliği bir Devlet politikasıdır. Kurumlarda buna göre dizayn edilmeye başlanacaktır. Türkiye’nin, tarihi mirası ve gelecek küresel hedefleri Avrasya Birliğine uygundur. Unutmamak gerekir ki; Türkiye Cumhuriyeti sadece 1923’te kurulmuş bir Devlet değildir. Türkiye kendi içinde 2200 yıllık kadim Devlet mirasını en derininde saklamaktadır.
Ve son söz: ‘’ Türkiye, geçmişin gücü ve bugünün stratejesi ile gelecek dönemde çok daha güçlü bir ülke olacaktır’’