28 Şubat vesayetçi resmî ideoloji... (2)
(Tekin Alp takma adlı) yahudi Moiz Kohen’in kitabıyla fabrike edilmiş “KEMALİZM resmî ideolojisi” 28 Şubat’ların mihenk taşıdır..
Israrla tekrar ediyorum: Kemalizm, vesayetçi gelenek ve resmî ideoloji ayrılmaz bir teslistir...
Bu ŞEYTAN MÜSELLESİNİ (üçgenini) hakkıyla tanımayanların tüm darbe yorumları zevzeklikten ileri gitmez...
Hatırlayınız, 28 Şubat’çılardan biri, “28 Şubat bin yıl sürecek” demişti...
Tamam fiiliyatta bin gün bile sürmedi ama, bu savrulan tehdidin boş olduğu anlamına da gelmiyordu...
Konuya buradan bakmak lazım... Resmî ideloji bugün de hükümferma ise, adamlar haklı beyler...
* Ellerindeki derin devlet imkânları ile sahneye Müslim’ler, Kalkancı’lar sürüp, 28 Şubat’a zemin hazırlayanlar, 11 yıl sonra dahi (10 Şubat 2008), TBMM’nin başörtüsü kararı için “411 el kaosa kalktı” manşetleri attırmadılar mı?
* Karadayı’nın duruşmadaki cüreti de “bin yıl sürecek” tehdidinin bir başka karinesi değil midir?
* * *
Süreci asker ve sivil vesayetçiler başlatmıştı.
Medyayı, brifingleri ile besleyen vesayetçilerdi.
TSK’ne “ordu göreve” darbe çağrısı yapanlar vesayetçilerdi..
YAŞ kararlarıyla ne kadar şerefli Müslüman subay varsa attırmaya çalışan da vesayetçilerdi...
Darbe yapmayı, (lağvedilen İç Hizmet Kanunu Md.35’e göre) Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi bilip, OK (belî, hayhay) diyen Evren’ler, Karadayı’lar, Çevik Bir’ler ve ilh.. vesayetçilerdir..
İşte bu yüzden “28 Şubat, vesayetçi resmî ideoloji uygulamasıdır..” diyoruz. Ülkenin makûs talihinin sorumlusu da, vesayetçilerin millet aleyhine meriyette tuttuğu resmî idelojidir...
Tüm askerî darbeler gibi 28 Şubat Postmodern darbesini yapanlar da resmî ideoloji bekçisi vesayetçilerdi ve bunların tamamı “our boys do it” kapsamındadır...
* * *
Merhum Erbakan’ın “adil düzene geçilecek... bu kesin şart. Bu geçiş dönemi yumuşak mı olacak? Sert mi olacak? Kanlı mı olacak kansız mı olacak? Bunu zaman gösterecek…”
Sözünü, mahkeme heyetine “şeriat gelecek, kanlı mı olacak kansız mı olacak?” şekline çevirerek aktaran müfteri Karadayı’lara mı inanacağız yoksa 28 Şubatlarda hayatı karartılan mağdurların anlattıklarına mı?
Karadayı savunmasında içinde ukde kalmış hadiseleri tek tek anlatmış:
* (Merhum) Erbakan’ın davetiyle Başbakanlığa gelen “takkeli, sarıklı, şalvarlı, sakallı bir kısım tarikat mensuplarına” verdiği iftar yemeği…
Bir başbakan, içtimaî bir gerçeğimiz olan tarikatları görmezden gelemez, dilerse onlara başbakanlık konutunda bile iftar yemeği verebilir.
İngiltere başbakanının papazlara özel resepsiyonu nasıl mesele olmuyorsa kahir ekseriyeti Müslüman ülkemizde de tarikat mensupları yemeğe dâvet edilebilir, bundan doğal ne var?
* * *
* Sakallı, cübbeli ve sarıklı Aczmendilerin, Ankara Kocatepe camiindeki şeriat çağrıları...
* Fatih camiinde, bir öğle namazına müteakip, şaibeli bir grubun ellerinde yeşil bayraklarla “şeriat isteriz, yaşasın Hizbullah” naraları …(23 Şubat 1997)
(İnşa’allah yarın devam edeceğiz...) 19.02.2018