YURTTAN SESLER
Çanakkale Ne Diyor? 1986’da eğitim için yazıp gençliğimize ecdadının ruhunu sorduğum ilk kitabım. 2001’de ikinci baskıyı yapmıştı. Şimdi mesleğimin 41.yılındayım. O yıllarımın telaş ve heyecanı hâlâ capcanlı gözümün önünde. Çocuklarım haykırıyor yine sahnede: Ey şehit oğlu şehit! Yüreğin bizde, gücün bizde; kalmasın gözün geride, ruhun şad olsun şehit! İşte onların bu seslenişinin yüreğimdeki titreşimiyle rahmet diliyorum 18 Mart yıl dönümünde geçmişten günümüze bütün şehitlerimize.
18 Martlar yaşanmasın bir daha, Allah milletimize göstermesin hiç derd-i beka! Lakin gözler önündeki dünya gerçekleri karşısında acı vuruyor yüreğime, düşünmeden edemiyorum: Dersimizi unuttuk mu? Derd-i beka var mı yok mu? Nifak tohumlarıyla üretilen terör belası 3.Dünya Savaşı oldu. Sürekli ayrılıkları, düşmanlıkları körüklüyor. Nifak boy verip duruyor her yerde. Farkına varabildik mi bunun milletçe? Bukelemun kimlikler, yönetimlere sızıp el ve baş üstünde yer bulabiliyor. Git gide düşürebilirler mi milletimizi birbirine?
Yurttan sesleri takipçilerim ve STK’lardan dinliyorum hep! Önemli olanları sıralayayım: Karadeniz’de bir miting! Mitingde bir aday, feryat figan.Ne acı ki Rahmetli Erbakan ocağından sesleniyor iktidara: Diyor ki “İpe götürseler susarsam namerdim! Et, buğday, her türlü gıda… ithalatı niye? Erbakan Hocanın zamanında biz veriyorduk bunları, biz! Tarım, hayvancılık neden yok oldu? Fabrikalar hangi akla hizmet satılıyor, sanayi nerede?”
Beni şaşırtan bir yurttan ses var ki önemsenmeli. Mağdur duruma düşmüş bazı adaylar sürpriz yapabilir deniyor. Reis’in sert çıkışlarını halk, milleti koruma tepkisi algılıyor demiştim ya hani, kimi STK mensupları eleştirdi bunu. Derler ki “Hiç mi haksızlık yapıp mağdur ettikleri yok? Hep haklı mı yani? Kendileri aldatılıp yanıltıldıklarını söylüyorlar ya! Hata yapmışlara biraz insaf gerekmez mi? Bazı talep ve teşviklerle muhalefet adayı olup yöresinde konumunu görmek isteyene, hemşerilerinin önünde yüklenmek niye? Hele hiç muhalif bir dil uzatmayıp da sadece dostluk mesajı sunanlara celallenmek, Fakıbaba misali mağdur-mazlum yaratmaz mı?
Yurdun dört yanından gelen şu sözler çok önemli: “Derd-i beka tarih boyunca hep vardı ama hep yönetim hataları yüzünden vardı. Örneğin 1.Dünya Savaşı öncesi milletlerin teknoloji yarışı bizim yöneticilerimizi hiç ilgilendirmemişti. Ordumuzu bile yabancı komutanlar ıslah ediyordu. Savaş patlak verince çaresiz Almanya ittifakında yer alıp 7 cepheye birden sürülmedik mi? Ardından binlerce şehit vere vere kurmadık mı cumhuriyeti? Şimdi cumhuriyetimizin derd-i bekası var demek neyin itirafı? Makamlara sızmaları engelleyememek, işsizlik, zorunlu gıda ithalatı, ekonomik denge bozulması, yanlış dış politika…gibi icraatlar yüzünden mi derd-i beka var? Öyleyse sorumlu kim? Sizden önceki iktidarlar mı yoksa son 17 yıllık yürütmeniz mi? Sorumlu önceki iktidarlarsa onların etkilerini bu süreçte yok etmekte yetersiz mi kaldınız? Yetersiz kaldıysanız mazeretiniz nedir?”
Başkent adayları 600 bin dolarlık bir sahte senet tartışmasına tutuştu günlerce. Nihayet CHP adayı, Habertürk Teke Tek Programında açıkladı: Hukuk danışmanı olduğu bir şirkete aracılık eden kriminal bir kişi tarafından aldatılmış. Şimdi ağızdan ağıza yayılan şu: Başkente layık görülen bir aday, iş ilişkisine girdiği kişiler hakkında nasıl olur da araştırma yapmaz? İn mi cin mi, çarpar mı diye soruşturmaz mı insan? Ya başına geçtiği belediyeyi de böyle zarara sokarlarsa(!) Yıllarca devlet yetkililerini aldata aldata güç kazanıp 15 Temmuz darbe girişimine kalkışmadılar mı? Sütten ağzımız yandı, böyle bir yetersizliği gösteren adaya nasıl güvenelim?
Çankaya halkı da huzursuz. “Hep muhalefete odaklandık da ne oldu? Bu sefer parti gözetmesek de bir hanım eli değse iyi olur Çankaya’ya.” diyen çok kişi dinledim. Amber Türkmen her hitabetinde sempati topluyor, şok yaratıyor kafalarda adeta. İlçede hanım muhtar adayı da çok. Bu kadar hanım aday, onun bütünleştirici dişi kuş tavrına özendi de mi, bay adayların çekişmelerinin halkı bezdirdiğini gördü de mi ortaya çıktı? Tartışılır bence.
İstanbul adayları halkın çok dikkatini çekmiş. Hizmet odaklı rekabetin dışında çatışmaya hiç girmedi ikisi de. Birbirine yakın oy alacaklarını söyleyen çok. CHP adayı kaybetse bile partisine model bir liderlik sahneliyor. İktidarın ona hiç sert çıkmaması da dikkat çekmiş. Demek ki Reis, kim hak ediyorsa haddini bildiriyor deniyor. 81 ildeki takipçilerime bizzat sordum, genel algı bu! Eleştirilsem de boş konuşmadığım belli yani. Hele Yeni Zellanda cami saldırısı karşısında CHP liderinin konuşması, çatal yılan dili gibi şokladı beyinleri, dağladı yürekleri. “Ne demek islam dünyasından kaynaklanan terör? İyi ki haddini bildirdi Reis, bravo!” diyor insanlar. 12 Eylül Darbecilerinin savcısının oğlunu aday yaptığı İzmir’den bile tepki sesleri aldım, burayı da kaybedebilir deniyor.
Kendine İyi ve Saadet diyen partilerin HDP yöneticilerinin medyaya da yansımış açık itiraflarına rağmen onları oy uğruna kabullenmeleri, geniş kitlelerin derdinde. 25. Dönem seçimlerinde millet gördü 80 vekile rağmen terörden kopamadıklarını ve 1 Kasımda da huylu huyundan geçmeyecek dedi oylarıyla. Bu gerçeği göremeyen İyi ve Saadet seçimde acaba nasıl bir sonuç alır? Bu sonuç, gerçekten halk arasında merak konusu.
Dava halka hizmetkâr olmaksa arz ettiğim bu leyhte ve aleyhte yurttan sesleri iyi değerlendirmek, çıplak gerçekleri çıplak gözle görmek gerek! Halk gözünde haklı olabilecek tepkilere makul ve mantıklı cevaplarla hatasız kul olmaz sözünün gereğini yapmak gerek. Hatayla bu davayı terk edenleri döndürebilecek yeni bir yol açmak gerek. Kimsenin bu büyük milletin büyük davasını öksüz-güçsüz bırakmaya hakkı yok!