Tenha 124

Genellikle çocuklarda olduğu biliniyor ama bunun yanlışlığı artık yaygın biçimde kabul ediliyor. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde “Yaramaz Çocuk” nitelemesiyle makul görülüp uzman desteği alınmadığında erişkinlik yaşlarına taşınan bu durumun ciddi maliyetleri var.

Akademik başarının düşmesi, sık boşanmalarla sonlanan evliliklerin yanı sıra iş hususunda sebat edemeyip burada da görülen hayal kırıklıkları en çok fark ettiğimiz problemler.

Konu üzerinde çalışan Psikiyatri Uzmanı ve Dr. Öğretim Üyesi Murat Yusuf Hüseyin ile siz İstiklal Gazetesi okuyucuları için konuyu enine boyuna ele aldık.

Tedavisinde eş tanıların da önemli olduğu ve psikoterapi desteğinin de gerektiğini öğrendiğimiz söyleşimizi dikkatinize sunuyoruz.

-----------------------------------------

Dikkat eksikliği nedir?

-Dikkat eksikliği genellikle sürekli dikkatin çelinmesi, odaklanamama şikayetleri olarak kendini gösterir; unutkanlık, kronik geç kalma, görevleri planlama, başlatma ve tamamlamada zorluk, konuşmaları takip edememe, okuduklarını takip etme zorluğu ve dış uyaranlar tarafından kolayca dikkatin dağılması şeklindedir.

Hiperaktiviteyi nasıl tanımlıyorsunuz?

-Hiperaktivite ve dürtüsellik çoğu zaman bir arada tanımlanır ve hareketsiz oturma veya gevşeme zorluğu, sürekli bir huzursuzluk hissi, genellikle sabırsız hissetmek, sürekli bir şeyler yapmaya ihtiyaç duymak, can sıkıntısına veya hayal kırıklığına tahammülsüzlük, aşırı konuşkanlık veya çok gürültülü olma, insanların sözünü kesme, sinirli veya kızgın hissetmeden sırasını beklemekte zorlanma şeklindeki belirtilerle ortaya çıkmaktadır.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite her zaman birlikte mi olur?

-Dikkat eksikliği ve hiperaktivite genellikle birlikte görülürler. Fakat bu kural değildir. Bazı kişilerde sadece dikkat eksikliği belirtileri görülebilirken, bazılarında ise sadece hiperaktivite ve/veya dürtüsellik belirtileri bulunabilir.

Erişkinlerde görülen hiperaktivite ile çocuk ergenlerde yaşananlardaki farklılık nedir?

-Hiperaktivite ve dürtüselliğin temel belirtileri çocukluk döneminden erişkinliğe geçerken azalma eğilimindeyken, dikkat eksikliği belirtilerinin devam ettiği görülmektedir. Yaşam koşulları erişkinlikte daha karmaşık hale geldiğinden, dikkat eksikliği alanındaki sorunların, DEHB'si olan çoğu erişkin için hiperaktivite veya dürtüsellikten daha fazla işlevsel bozulmaya neden olmaktadır. Erişkinlerde hiperaktivite ve dürtüsellik tipik olarak kıpırdanma ve iç sıkıntısı olarak kendini göstermektedir.

Çocuk ve ergenlik döneminde tedavi edilmemiş olması mı yetişkinliğe taşıyor?

-DEHB tanısı alan çocukların %30-40'ında bu belirtiler erişkinlik dönemde de devam eder. DEHB’nin çocukluk ve ergenlik döneminde tedavi edilmediğinde erişkinlikte alkol ve madde bağımlılığı, anti sosyal davranışlar, depresyon, anksiyete bozukluğu gibi birçok psikiyatrik bozukluğun tabloya eşlik edebildiğini görüyoruz.

Erişkin hiperaktifler akademik hayatta ne gibi zorluklar yaşarlar?

-DEHB’li yetişkinlerde akademik yaşamda temel sorun çoğunlukla dikkat eksikliği belirtileri ile ilgilidir. DEHB’li kişiler akademik görevlerde aşırı erteleme eğilimi gösterirler ve zaman yönetimi konusunda zorluk yaşarlar. Görevleri önem sırasına göre sıralamakta, randevuları düzenlemekte ve günü planlamakta zorlanırlar. Bu da beraberinde unutulan toplantıları, kaybolan evrakları ve son teslim tarihleri geçmiş projeleri beraberinde getirir. Tüm bunlara dürtüsellik ve öfke sorunları eklenince yaşadıkları sorunlar daha da büyüyebilmektedir. Akademik açıdan çoğunlukla performanslarının altında kalmak ve sık sık sorun yaşamak DEHB’li kişilerde zamanla özgüven kaybına neden olabilmektedir. 

Bu kişilerin sürekli iş değiştirdikleri bilgisi doğru mu?

-DEHB’li kişiler diğer insanlara göre daha sık iş değiştirirler. İş değiştirmelerinin nedeni çoğunlukla sebat etmede zorluk yaşamaları, çabuk sıkılmaları ve iş yerindeki diğer çalışma arkadaşlarıyla çatışma yaşamalarıdır. Bu nedenle zaman içerisinde bireysel işlere yönelebilirler.

Eş değiştirdikleri ve aile yaşamını sürdüremedikleri sık görülüyor mu?

-DEHB’li kişilerin boşanma oranları diğer insanlara göre daha fazladır. Aile yaşamını sürdürmekte güçlük çekebilirler. İlişkide çabuk sıkılma, birden öfkelenme, eşe karşı sadakatsizlik gibi birçok sebep ilişkilerine zarar verebilir.

 Bu kişiler neden dinlenmeyi pek sevmezler?

-Aslında sevmiyorlar diyemeyiz. DEHB’li kişiler sohbet ederken ilgilerini çeken bir konuyu dinlerken çoğunlukla zorluk yaşamazlar. Fakat her zaman sohbetler ilginç olmayabilir. İşte o zaman konuyu takip edemezler, dikkatleri dağılır hatta dalıp gidebilirler. Bir yandan sohbet için kişinin sırasını beklemesi ve konuşan kişinin sözünü bölmemesi beklenir. Bunun için beynimizde bir fren sistemi vardır. DEHB’de bu fren zor tutar veya bazen hiç tutmaz. Kendilerini frenleyemediği için de sık sık söz keserler ve dinlemeyi sevmiyor görünebilirler.

 3-14

Hızlı araba kullanan kişiler erişkin hiperaktifler arasından mı çıkıyor?

-DEHB’li kişilerde aşırı hız yapma, ehliyetsiz araba kullanma ve trafik kurallarına uymama oranları birçok çalışmada yüksek bulunmuştur. DEHB dürtüsellik ve dikkatsizlik nedeni ile her yaşta kaza yapma ihtimalini arttırmaktadır. DEHB’li kişilerin diğer insanlara oranla daha fazla trafik kazası yaptıkları, daha fazla yaralandıkları ve ehliyetlerine el konulduğu bilinmektedir.

Çocuklarda olduğu gibi birdenbire yola fırlarlar mı?

-Hayır. Trafikte başlarına bir iş gelme ihtimali daha mı fazla? Evet, daha fazla. Şunu biliyoruz; önceki soruda söylediğim gibi DEHB’li kişiler daha fazla trafik kazası geçirme riskine sahiplerdir.

Konuşurken neden akıllarına ilk geleni söylerler?

-Konuşurken akıllarına geleni direkt söyleme eğilimi dürtüsellikleri ile ilgilidir. Çevreleri tarafından açık sözlü olarak anılmaları sıkçadır, patavatsızlık boyutu da nadir değildir. Bu meseleden dolayı sosyal ortamlarda ve ikili ilişkilerde başları çok ağrır.

İlk duyduklarına inanma eğiliminde oldukları söylenebilir mi?

-Hayır söylenemez.

Sırada beklemeyi sevmemelerinin temel dinamiği nedir?

-DEHB'li kişiler genellikle sıkıcı veya monoton aktivitelerde, özellikle de sıra beklemek gibi durumlarda zorlanabilirler. Bekleme süreci boyunca dikkatlerinin dağılması ve sabırsızlık hissetmeleri yaygındır. Ayrıca DEHB'li bireyler, zaman algısı sorunları yaşayabilirler. Sıra beklemenin ne kadar süreceğini doğru bir şekilde tahmin etmekte zorlanabilirler ve bu nedenle bekleme sürecini daha zorlayıcı bulabilirler. Bu kişiler sıra beklerken dürtüselliklerini kontrol etmekte çoğunlukla zorlanırlar ve sıkıcı bekleyiş sürecini kısaltmak için isteklerine hemen teslim olabilirler. Bir yandan bu kişiler genellikle hızlı bir şekilde değişen veya uyarıcı olan aktivitelere ilgi duymaktadırlar. Sıra beklemek gibi düşük uyarıcıya sahip aktiviteler ilgilerini çekmeyebilir ve bu sıkıcı veya hoşnutsuz bir deneyim olabilir.

Sıkışık trafik onlar için ne demektir?

-Trafikte sıkışıklık yaşayan bir DEHB’li kişi için bu durum, daha fazla stres ve huzursuzluk yaratır. Bu da trafikte riskli olabilecek dürtüsel davranışlar sergilemelerine sebebiyet verebilir. Bir hastam bir keresinde sıkışık trafikte beklerken yaşadığı duyguyu ‘‘arenaya salınmadan önce dar bir bölmede uzun süre bekletilmiş bir boğanın öfkesi’’ olarak betimlemişti.

2-16

Uzun süre oturmayı sevmeyen bu kişilere hangi iş kolları daha uygun?

-DEHB’li yetişkinler için genellikle fiziksel aktiviteyi gerektiren, sürekli etkileşim halinde olunan ve dikkati tek bir noktaya odaklamayı gerektirmeyen alanlardaki işler iyi seçenekler olabilir.

DEHB'li kişilerin tercih edebileceği işler arasında, dış mekanlarda çalışma imkânı sunan meslekler ön planda olabilir. Örneğin, polislik, itfaiyecilik, acil servislerde görev almak veya kapıdan kapıya satış gibi dış mekanlarda aktif olarak çalışmak, bu kişiler için ideal olabilir. Bu tür işler, rutin olmayan, her gün farklı bir mekânda veya durumda çalışmayı gerektirdiği için DEHB'li bireylerin dikkatlerini canlı tutmalarına yardımcı olabilir.

Ayrıca, elle yapılan işler de DEHB'li bireyler için uygun olabilir. Marangozluk, tesisatçılık, peyzaj işleri gibi meslekler hem fiziksel aktiviteye olan ihtiyacı hem de görevin bileşenleriyle etkileşime girebilecekleri, bir şeyler inşa edebilecekleri, bir şeyleri bir araya getirebilecekleri, bir şeyleri parçalarına ayırabilecekleri için dikkatlerini sürdürmelerine yardımcı olacak uygun alternatifler arasında yer alır. Bu işlerde sürekli olarak farklı görevlerle uğraşmak, rutin monotonluğun önüne geçer ve DEHB'li bireylerin motivasyonunu artırabilir.

Turizm sektörü de DEHB'li kişiler için çekici olabilir. Özellikle otel veya tatil köylerinde çalışmak, sürekli değişen ortamlar ve yeni insanlarla etkileşim halinde olma fırsatı sunar. Bu tür işler, hareketli bir çalışma ortamı ve sosyal etkileşim imkânı sağladığı için DEHB'li bireylerin tercihleri arasında yer alabilir.

Özetle, DEHB'li bireyler için daha uygun olabilecek iş kolları genellikle hareketli, etkileşimli ve fiziksel aktivite gerektiren alanlardan oluşur. Bu işler, bireyin ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre seçilmelidir ve kişinin potansiyelini gösterebileceği uygun bir çalışma ortamı sağlamalıdır.

Fanatik eğilimler görülür mü?

-Genellikle hayır

Çok fazla söz kesmeleri, sadece kendilerinin konuşmak istemeleri sosyal yaşamdan dışlanmalarına sebep olur mu?

-Olur, özellikle ilkokul yıllarında sınıfta diğerlerinin sözünü sık sık kestikleri, oyunlarda sıralarını beklemekte zorluk yaşadıkları ve düzeni bozukları ve genelde ilk söze başlayan kendileri olmak istedikleri için arkadaş gruplarına alınmak istenmeyebilir ve hatta dışlanabilirler. Bir yandan birçok farklı sebeple çocukluk döneminde DEHB’li çocukların zorbalığa uğramaları da nadir değildir. 

Erişkin hayata gelindiğinde de iş yaşamında veya bir arkadaş ortamında konuşanı dinlememe, sık sık sözünü kesme neticesinde kendilerini sosyal ortamda istenmeyen kişi konumuna sokabilirler.

Kadın erkek oranı ne durumda?

-DEHB görülme oranlarının erkeklerde kadınlara göre daha yüksek olduğu bulunmuştur. Çocukluk dönemi için bu oran 3/1 ile 4/1 şeklindeyken aradaki fark yaş ilerledikçe azalmaktadır. Yine de DEHB erkeklerde kadınlara göre her zaman daha sıktır. Erkeklerde görülme sıklığının kadınlara göre daha yüksek olmasının nedeni olarak hiperaktivite belirtilerinin kadınlarda daha az görülmesi ve tanının atlanabilmesi ile açıklanmaktadır. Fakat kadınların erişkinlikte DEHB belirtilerini fark edip sorunlar yaşamaları ve yardım aramalarının, kadınlara erkeklerden daha sık tanı konmasına neden olduğu, bu nedenle erişkinlikte cinsiyetler arasındaki oranın birbirine yaklaştığı belirtilmiştir.

Tedavisinde neler yapıyorsunuz?

-Erişkin dönemde neredeyse bir kural olan psikiyatrik eş tanı ve erişkin yaşamın karmaşıklığı çocuklardan farklı olarak erişkin DEHB tedavisinde daha kapsamlı tedavi yaklaşımlarını gerekli kılmaktadır. Nörobiyolojik zemini olan DEHB için ilaç tedavileri bütüncül tedavi yaklaşımının temelini oluşturmaktadır. İlaçların erişkinde tıbbi ve ruhsal eş tanıları gözeterek planlanması gereklidir. Bundan sonra sıra sorun odaklı, yapılandırılmış bilişsel davranışçı psikoterapileri tedaviye eklemeye gelmektedir.

Tedavinizde terapiye gerek duyar mısınız?

-Evet, DEHB tedavisinde psikoterapinin önemli bir yeri vardır ve bu kişiler öncelikli olarak bilişsel davranışçı terapi (BDT)’den fayda görürler. BDT’de, dikkat eksikliği, dürtüsellik, hiperaktivite belirtileri, zaman yönetimi ve organizasyon becerileri, duygu düzenleme stratejileri, stres yönetimi ve problem çözme becerileri gibi konularda DEHB'li kişilere destek sağlanabilir. Ayrıca DEHB belirtileri bireylerin etkili başa çıkma becerileri geliştirmelerini öğrenme ya da kullanmalarını önleyebilir. Etkili başa çıkma becerilerinin yokluğu nedeniyle bu bozukluğa sahip kişilerin çoğu yineleyen başarısızlıklar yaşamıştır ya da yenilgi olarak adlandırabilecekleri deneyimleri olmuştur. Bu başarısızlık öyküleri kişinin kendi hakkında olumsuz düşünceler geliştirmesine yol açabilir. Psikoterapide aynı zamanda DEHB'de sık görülen düşük özsaygı, motivasyon eksikliği, ilişki sorunları veya iş performansındaki zorlukları çalışmak da faydalı olacaktır.

Sfd

PSİKİYATRİ UZMANI DR MURAT YUSUF HÜSEYİN KİMDİR?

1992 yılında Gümülcine / Yunanistan’da doğmuştur.

2009 yılında Adile Mermerci Anadolu Lisesi’ni bitirmiştir. 2017 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul (Çapa) Tıp Fakültesi’nden mezun olarak Tıp Doktoru ünvanı almıştır.

2018 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul (Çapa) Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimine başlamış ve 2023 yılında ‘‘Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda Erteleme Davranışının Dürtüsellik ve Sıkıntıya Dayanma ile İlişkisi’‘ başlıklı tez çalışması ile psikiyatri uzmanı olmuştur.

Mesleki ilgi alanları; Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, Travma, Anksiyete Bozuklukları ve Fobiler, Bipolar Bozukluk, Depresyon, Obsesif Kompulsif Bozukluk, Kişilik Bozuklukları, Yeme Bozuklukları ve Şizofrenidir.

2024 yılı Ocak ayı itibariyle Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi’nde psikiyatri uzmanı olarak görev yapmaya başlamıştır.

Kaynak: HABER MERKEZİ