Hak ve batıl mücadelesi Hz. Âdem (as)’ın yaratılıp, şeytanın ilk
defa ırkçılığı ön plana atarak hased ve çekemezliliği yüzünden
Allah (cc)’a isyanı ile başlamıştır. Bu mücadele ise hakkı
savunanlar cennete, batılı savunanlar cehenneme gidinceye kadar
devam edecektir.
Dün olsun bugün olsun Hakkın mücadele safında Allah (cc)’a iman
edenleri, batılın safında olanları ise Allah (cc)’a düşman olanları
görürsünüz. Müslümanlar olarak günümüzde batıl ülkeler deyince
aklımıza gelen önde ülkeler İsrail, ABD, İngiltere, Fransa, Rusya
ve Çin’dir. Birlik olarak düşündüğümüzde Birleşmiş Milletler ve
Avrupa Birliği; askeri birlik açısından baktığımızda ise NATO’yu
görürüz. Hepsinin de kuruluş amacına baktığımızda öncelikli
hedeflerinin İsrail’in güvenliğini sağlamak ve İslam’a karşı güç
oluşturmak olduğunu görürüz.
Örneğin Nato’nun kuruluş amacını, 1990’lı yılların başlarında
İngiltere başkanı Margeret Teacher, İskoçya’daki NATO toplantısında
yaptığı konuşmasında şu şekilde dile getirmiştir. SSCB’nin
dağılmasından sonra “Şimdi ne yapacağız, NATO’yu fesh mi edeceğiz?”
sorusuna Teacher; “Düşmanı olmayan ideoloji yaşayamaz. Bizim
yaşayabilmemiz için mutlaka bir düşmanımızın olması lazımdır. SSCB
dağıldı ve düşman olmaktan çıktı. Onun yerine yeni bir düşman
koymamız gerekiyor. Bu yeni düşman İSLÂM olacaktır.” Evet, NATO
dağılması gereken bir organizasyonken sırf ideolojileri gereği
İslam’ı hiç bir neden yokken kendilerine düşman olarak
belirlemişlerdir.
ABD’ye baktığımızda ise yakın tarihlerde gelmiş geçmiş tüm ABD
başkanları; “Bizim dış politikamızın birinci hedefi İsrail’in
güvenliğini sağlamaktır” şeklindeki sözleriyle Siyonistlerin
paralelinde olduklarını göstermişlerdir.
Siyonistler ABD’yi kontrolleri altına aldıkları gibi, Avrupa
ülkelerini de kontrolleri altına almak istemişler ve kısa adı (JFR)
olan teşkilatı kurmuşlardır. (JFR) Siyonistlerin (DIŞ İlişkiler
Komisyonu) görevini yapmaktadır. Gayesi Avrupa ülkelerini de
kontrol altına almaktır. Bu kontrolü gerçekleştirmek için (JFR),
Masonlardan ve Siyonistlerden oluşan Bilderbeg grubunu teşkil
etmişlerdir. Bilderbeg’in kurucusu Yahudi din adamı Joseph
Retinger’dir. Kuruluşun finansörü ise Rockefellar ve ünlü Yahudi
banker Rothschild ailesidir.
Önceleri ismi Avrupa Ekonomik Topluluğu ve şimdiki ismi Avrupa
Birliği olan kuruluşun menşei budur. Bu kuruluşu kuran Vatikan’da
papalık makamında bulunan Papa Piyo’nun 7 danışmanından dördü
Yahudi asıllıdır. Siyonistlerin bu şekilde Avrupa ülkelerini
kontrol altına almak ve onları gizli Yahudi dünya devletine hizmet
ettirmek gibi gayeleri ve ekonomik açıdan rahatça sömürmek gibi
hedefleri de vardır.
Şuan çok uluslu Yahudi şirketleri AB ülkelerini istedikleri şekilde
sömürebilmektedir. Yapılan araştırmalar bunu göstermektedir.
Evet, AB bir Siyonist kuruluşudur. Avrupa ülkelerindeki Masonlar bu
kuruluşta inisiyatifi ele almışlardır. Bizimkilerin gözü kapalı
olarak AB’ye mal bulmuş gibi balıklamasına atlamaları büyük bir
tarihi hatadır. Netice olarak yapılan iş, kurulmakta olan gizli
dünya devletiyle Siyonistlere teslim olmak manasına geliyor. Çünkü
AB ile ABD, göbek bağı ile bu gizli devlete bağlıdır.
Hıristiyanlığın üç büyük mezhebi vardır. Katolik, Ortodoks ve
Protestanlık. Bu mezhepler içerisinden Katolikler, Yahudilerden en
çok nefret edenlerdir. Katolikler Yahudileri tanrı katili olarak
hayvanlardan da daha aşağı görürler. Fakat bu Siyonistler öyle
organizeli bir şekilde çalışmaktadır ki Katoliklerden papa dahi
çıkarabilmişlerdir. Hıristiyan mezheplerden Yahudilerle en ılımlı
mezhep Protestan hıristiyanlardır. Protestan hıristiyanlarında
Evangelist grubudur. Evangelistler, Yahudilere hizmet etmeyi ibadet
kabul ederler. George W. Bush Evangelist bir hıristiyandır. ABD’de
60 Milyondan fazla Evangelist bulunmaktadır. İşte eski ABD başkanı
oğul Bush’un ikinci defa başkan olmasında yatan sır budur.
Birincisi İsrail’e olan hizmeti ikincisi bu Evangelist grubun
olduğu gibi Bush’u desteklemeleridir.
ABD’de güvercinler ve şahinler diye güçlü iki grup vardır. Her iki
grupta İsrail’in hizmetindedir. Örneğin önceki başkanlardan Bill
Clinton güvercinler grubundandır. Bu grup ülkeleri ekonomik çıkmaza
sokarak elde etmeyi ve yaptırımlar uygulamayı hedef edinmiştir.
George W. Bush ise şahinler grubundandır. Bu grup ise ortalığı ateş
alanına çevirerek, kaos, savaş, terör gibi faktörlerle ülkeleri
dize getirmeyi ve yaptırımlar uygulamayı şiar edinmiştir. İşte dün
Irak‘ta yapılanlar bu grubun metodudur. Ve bunlar bu yaptıklarından
ötürü sevap kazandıklarına inanmaktadırlar.
Yani dün, Keşmir’de, Kosova’da, Bosna’da, Irak’ta, Afganistan’da ve
Filistin’de yaptıkları işkenceler, tecavüzler, katliamlar onlarca
sevap kazandıran birer hasene olarak algılanmaktadır. Hiçbir vicdan
azabı çekmemektedirler. Çünkü bu yaptıklarından ötürü sevap
kazandıklarına inanmaktadırlar.
Bu olaylara kısaca değindikten sonra günümüzde yaşanan olayları
biraz olsun anlayabileceğiz. Bu anlatılanlar üzerinde biraz
tefekkür edelim ikinci yazı dizimizde kaldığımız yerden devam
edelim inşallah…
Salih DAĞ