Son zamanlarda bir soğuk hava dalgası yaklaşmakta. Fakat bu sefer ki ne Balkanlardan, ne Kuzey’den... Bazen yanlış anlaşılmadan, bazen doğru anlaşılmanın verdiği ızdıraptan. Bazen söylemek istediklerimizi susarak içimize atmaktan. Kalbin muhtevasında olanın verdiği ızdıraptan ve bazen de olanı saklamaya çalışmaktan….

Güven aşılayıp, kalbin bir parçası olduktan sonra incir çekirdeğini bile doldurmayan sebeplerle yarı yolda kalmak. Herkesin hayatında muhtemel bir an olarak yaşadığı durum. Anlam veremediğimiz olaylar silsilesi…

Silkelenip kendimize gelip yola devam ettiğimizi düşünsek de aslında yarım kalmanın verdiği nahoş bir duygunun zamanla çatırdayan fay hatları sonucu parçalanmış bir hali... Kendimizi artık eskisi gibi bulamamak… Birçok kişinin yaşadığı bu durumda gönül hakkı denilen kavramın unutulması beklide en acısı… Evet “Gönül Hakkı” yani güvenilir bir insan aramadan önce kendisinde güven aranan kişi olmak.

Bir zamanlar güzel sevmek emek vermek sonuna kadar gitmek varken, şimdi ise insanların birbirlerinin hayatındaki süresini belli ederek hemen vazgeçilebilir olduğunu göstermesi insan ilişkilerindeki çaresizliği de gözler önüne seriyor. Bütün kavgalarda yollar Roma’ya çıksa da yaranamıyoruz mirim. Ne yaparsak yapalım bazen dağınık bırakmak gerekiyor.

Her yer Don juanlar’la doluyken omurgasız olmamayı başarabilmek…Yarı yolda bırakmadan yola devam edebilmek ve en önemlisi de velhasıl kalbin muhtevasını bozmamak gerekiyor mirim…