70 yıl önce gönülden birbirine bağlanan şimdi ise aralarında uçurum olan iki dost ülke. Peki bu uçurum nasıl oluştu? Bu uçurumun nasıl oluştuğunu gerçek bir hikaye üzerinden anlatacağım; Özgürlük, Adalet ve Eğitim.
70 yıl önce gönülden birbirine bağlanan şimdi ise aralarında uçurum olan iki dost ülke. Peki bu uçurum nasıl oluştu? Bu uçurumun nasıl oluştuğunu gerçek bir hikaye üzerinden anlatacağım;
Özgürlük, Adalet ve Eğitim.
Babam 1957 doğumlu. Kore Savaşı'nın hemen ardından iki ülkenin günümüze miras kalan sorunları ile beraber dünyaya gelir.
Biz dahil yaklaşık 40 ülke 1953 yılında Güney Kore'nin kurtuluş mücadelesine destek olduk. O yıllarda yazılan Birleşmiş Milletler raporuna göre; Güney Kore Asya'nın potansiyeli en düşük ülkesi, yatırım yapmanın dahi gereksiz olduğu bir ülke.
1960' da Güney Kore'nin kişi başı milli geliri 80 dolar. Bizim kişi başı milli gelirimiz ise 380 dolar. Yatırım yapmaya layık görülmeyen Güney Koreli dostlarımıza biz destek oluyoruz. Bizim kalkınma modellerimizi örnek alıyor. Onlara nasıl kalkınma planı yapılacağını anlatıyoruz.
Güney Kore savaş sonrası ayağa kalkma evresindeyken
-emekleme döneminin henüz sonunda - abi rolündeki ülkemizde babam okula başlıyor.
Aynı yıllarda Güney Kore Milli teknoloji hamlesini başlatıyor. Montajcılıkla başladıkları sanayileşme sürecinde kendi ürünlerini üretmeye devam ederken AR-GE yatırımın kıymetini anladıkları vakit bu alanda da yatırımlar yapmaya başlarlar.
Bizim hikayemizde ise babam artık bir yetişkin ve kendi ailesini kuruyor.
Güney Kore hükûmeti, rekabet gücünü yükseltmek ve küresel piyasada rekabet edebilmek için şirketleri yeni teknolojiler geliştirmeye teşvik ediyor. Samsung, LG, Hyundai, Kia gibi yüksek teknoloji üreten birçok firmaya sahip oluyorlar. Önceleri Asya pazarında kabul gören ürünleri tüm dünya pazarlarında kabul görmeye başlıyor. Kişi başı mili gelirler 10.000 dolara ulaşıyor.
Kore'nin aksine zamanı hoyratça harcadığımız ülkemizde ise
babam artık torun sahibi.Emekliliğinin tadını çıkartması gerekirken emekli maaşlarının enflasyon karşısında nasıl eridiğini izliyor.
Güney Kore şu an dünyada en çok yüksek teknoloji ihracatı yapan ilk 3 ülkesi arasında. Kişi başı milli gelir 30.000 doların üzerinde. Yıllık enflasyon %5 işsizlik ise %2.
Güney Kore artık kendi markalarını değil kültürünü de tüm dünyaya kabul ettirmiş durumda;
Kore dizileri, oyuncuları yönetmenleri Emmy, Oscar dahil birçok ödül aldı. K-POP ile müzik endüstrisini salladılar. 1986 yılından sonra tüm Dünya kupalarına katıldılar. Örneğin bizim henüz 87 olimpiyat madalyamız varken Güney Kore'nin 288 olimpiyat madalyası var.
Han Nehri Mucizesi…
Güney Koreliler bir insan ömrüne sığdırabildikleri inanılmaz sıçrayışı Han Nehri mucizesi olarak adlandırıyorlar. Bu sessiz mucizenin temelinde Özgürlük, adalet ve eğitim var.
Özgürlük ortamı ile özgür düşüncenin, bilimin gelişmesini sağladılar.
Adalet ile adil rekabetin önünü açtılar, güven oluşturdular;
eğitim ile nitelikli insan kaynağına ulaştılar.
Türkiye de kendi mucizesini gerçekleştirebilecek mi?
Yüzyılın başında yaptık yine yaparız. Sadece mucizenin temeline neyi koyacağımızı unutmayalım.