“İyi, Kötü, Çirkin” filmi gibi, ekonomik krizin üç aktörü var: Kur, faiz ve enflasyon. Bu üçlü, ekonomik krizin esas karakterleri ve aynı zamanda kötü adamları. Ancak, bu üçlüye odaklanarak ekonomik krizi çözme çabalarımız, genellikle bir çölde su arayan birinin çaresizliğine benziyor.
Birçok kişi, şu anda iliklerine kadar hissettiği ekonomik krizi, bu kutsal üçlü üzerinden değerlendiriyor. Ancak, bazı dönemlerde sadece kur üzerine yoğunlaşıp döviz rezervlerimizi tüketerek ekonomiyi toparlamaya çalıştık. Diğer dönemlerde ise ekonomik krizin tüm faturasını faize kesip onu enflasyonun altında bir seviyeye çektik. Bazı dönemlerde ise, hiçbir zaman gerçekleşmeyen %5 gibi enflasyon hedefleri ile piyasalara yön vermeye çalıştık.
Kısaca bu üçlü arasında bir koordinasyon dahi sağlayamadık!
Kısa dönemlerde yaşanan anomalileri gidermek için bu üçlü üzerine çözüm üretmeye çalışmayı anlayabilirim. Ancak, tüm mücadeleyi sadece bu üçlü üzerinden yürütmeye çalışmak, krizi asla çözmeyecek. Aksine, krizin süresini uzatacaktır.
Kur ve faizin enflasyon üzerindeki etkisinin sadece %20 olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, sadece bu iki enstrüman üzerinden yürütülen mücadelenin başarı getireceğine kimseyi ikna edemiyoruz.
Ekonomik Krizden Kurtulmanın Yolu
Ekonomik krizden kurtulmak istiyorsak, çözmemiz gereken temel sorunlarımız var:
- Özel sektörün rekabet gücünü arttırmak
- Verimliliği arttırmak
- İmalat sektörünü güçlendirmek
Üretip ihraç ettiğimiz ürünlerin dünya ticaretindeki payı sadece %1! Bu oran, bizi gelişmiş ülke kategorisine taşımayacak. Vatandaşın satın alma gücü yükselmeyecek. Bu nedenle, ekonomik krizden çıkışın yolu, sadece kur, faiz ve enflasyon üzerinden değil, aynı zamanda bu temel sorunları çözme üzerinden geçiyor.
Sonuç olarak, ekonomik krizden çıkışın yolu, sadece kur, faiz ve enflasyon üzerinden değil, aynı zamanda bu temel sorunları çözme üzerinden geçiyor. Ekonomik krizden kurtulmak için, özel sektörün rekabet gücünü arttırmak, verimliliği arttırmak ve imalat sektörünü güçlendirmek gibi temel sorunları çözmemiz gerekiyor. Bu, bizi gelişmiş ülke kategorisine taşıyacak ve vatandaşın satın alma gücünü yükseltecek.