Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in önceki gün Hürriyet’e yaptığı açıklamalar siyaset kulislerini hareketlendirdi.
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in önceki gün Hürriyet’e yaptığı açıklamalar siyaset kulislerini hareketlendirdi.
Tam da Başkanlık sistemi ile ilgili Anayasa değişikliği taslağı üzerinde son rötuşların yapıldığı bir sırada geldi açıklama.
Türkeş, MHP’nin referandum çağrısının ardında ince hesapların olabileceğini söylüyor.
Bahçeli’yi “Kurt siyasetçi” olarak niteleyen Türkeş, MHP Liderinin Ak Parti’ye tuzak hazırladığını düşünüyor.
Referandum’un yüzde 49,9 olması halinde reddedilmiş olacağını kaydeden Türkeş’in anlattıklarından çıkan sonuç, böyle bir netice alınması halinde Ak Parti sıkıntıya girecektir ve Bahçeli’nin MHP’si de böyle bir neticeden nemalanmak istemektedir.
Türkeş’in açıklamalarında en dikkat çeken konulardan biri de idamla ilgili.
İdamın yeniden geri getirilmesine karşı çıkan Türkeş, bu konu Meclis gündemine gelirse red oyu vereceğini açıklamaktan çekinmedi.
İdam cezasının kaldırıldığı dönemde Başbakan Yardımcısı olan Devlet Bahçeli’nin o zamanki tutumunu eleştiren ve idam cezasının kaldırılmaması gerektiğini savunan Türkeş, bugün idamın yeniden gündeme gelmesine hayır diyor.
O dönemde idam cezasının kaldırılmasına oy vermedikleri halde, idam cezasını kaldıran iktidarın bir parçası olduğu için terörist başını idamdan kurtardığı ithamına maruz kalan, zihinlerde oluşan olumsuz izlenimi silmek için seçim meydanlarında yağlı ipi gösteren Bahçeli ise Anayasa değişikliğine vereceği desteği idamın getirilmesi şartına bağlıyor.
Tuğrul Türkeş kamuoyuna basın yoluyla aktardığı görüşlerini parti yetkili organlarında da dile getirdiğini ifade ediyor.
Nitekim Abdülkadir Selvi’nin aktardığı kulis bilgisine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında 31 Ekim’de yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında bu görüşlerini dile getirmiş.
İdam cezası getirilse bile bunun Abdullah Öcalan ve Fethullah Gülen için uygulanamayacağını belirtmiş ve “Magna Carta’dan beri cezalar geriye yüremez” demiş.
Oysa meydanlardan yükselen idam sesleri ne içindi?
Halk idamı asıl PKK teröristleri ve 15 Temmuz darbecileri için istemiyor muydu?
Cumhurbaşkanı da bu talepler karşısında “Meclis idamı kaldırırsa ben onaylarım” demiyor muydu?
Tuğrul Türkeş’in bu görüşlerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın huzurunda ifade etmesi önemli.
Etik, dürüst, demokratik bir davranış.
Ancak bunu basınla ve kamuoyuyla paylaşması Ak Parti içinde huzursuzluğa sebep olabilir.
Aslında idam cezasının geriye yürümeyeceği görüşü, başta Başbakan olmak üzere AK Parti kurmayları tarafından da paylaşılıyor.
Buna rağmken Ak Parti’nin idam konusunu gündemine alması, bundan sonrası için caydırıcı bir yönü olmasından ötürü.
Kimse bir daha 15 Temmuz gibi bir darbe girişimine kalkışmasın diye.
Terör örgütlerine katılımları önleme amacı da var.
Bu arada, MHP’nin başkanlık sistemine desteğini alabilmek de önemli.
Tuğrul Türkeş ise bunu özellikle uluslararası ilişkiler açısından bir risk olarak görüyor.
Hem idamı uygulayamayız diyor, hem de idam cezası getirildi diye AB ve NATO’nun tepkisini çekeceğimizi, NATO’dan çıkarılmanın bile gündeme gelebileceğini ifade ediyor.
ABD’de idam cezasının bulunmasının da önemli olmadığını, onlarda zaten var olan bir ceza olduğunu, oysa bizim daha önceden kaldırdığımız bir cezayı yeniden getirmemizin tepki çekeceğini, bizim hukuk sistemimizin baştan beri Avrupa hukuk sistemi olduğunu savunuyor.
Türkeş’in açıklamaları Ak Parti’de oldukça yankı buldu.
Kendisine destek verenlerin sayısı az değil.
Ama “pişmiş aşa su kattı” diyenler de var, kaale almayanlar da…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise bu açıklamaları ciddiye bile almıyor, değerlendirmeyi iktidar partisine bırakıyor. Bir de Türkeş’in MHP Genel Başkan Yardımcısı iken Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu seçim hükümetinde yer alış hikayesini gündeme getirerek ortaya bir “kılçık” atıyor.
Anayasa değişikliği konusunda gelinen son noktada ise Bahçeli, bir iki konuda henüz mutabakat sağlanamadığını söylüyor.
Ak Parti kurmayları iki haftaya kadar teklifi Meclis gündemine getirme hazırlığındaydı.
Ancak gerek Türkeş’in açıklamaları ve gerekse Bahçeli’nin tutumu, bu sürecin biraz daha uzayabileceğini gösteriyor.
Bir de OHAL uygulaması sırasında referanduma gidilir mi tartışması var tabii.