“Okula dönmek öğrenci açısından oldukça zor olabiliyor.”
Bu sürecin yönetilmesinde ailelere büyük ölçüde görev düştüğünü ve süreci dikkatli yönetmeleri gerektiğini söyleyen Azak, “Okula dönmek öğrenci açısından oldukça zor olabiliyor. Tatilin ardından okula başlamak konusunda öğrenciler her zaman istekli olmayabiliyor. Ancak bu süreci daha motive edici hale getirmek için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar var.
Bunlardan biri, planlama ve organizasyon diyebiliriz. Hayatta planlı olmak her zaman önemli bir faktör. Bu noktada ebeveynlerin, çocuklarına okul programı ve planlama konusunda rehberlik etmesi gerekiyor. Stressiz ve başarılı bir okul hayatı için neyin, ne zaman, nasıl yapılacağını anlatmaları büyük önem taşıyor.
İkinci olarak, ders malzemelerinin hazırlanması da öğrencinin motivasyonunu artıran bir etkendir. Ebeveynlerin, çocuklarıyla birlikte okul için gerekli malzemeleri hazırlaması, öğrencinin okula dönüş sürecine daha kolay adapte olmasını sağlar. Örneğin, bir ihtiyaç listesi çıkararak kalem, defter gibi malzemeleri birlikte seçmek, çocuğun okul sürecine daha bilinçli şekilde hazırlanmasına yardımcı olabilir.” şeklinde önerilerde bulundu.
“Düzenli ve yeterli uyku, okul başarısı için kritik bir öneme sahip”
Öğrencilere başarı adımlarının nasıl atılacağı hakkında ve motivasyonu tekrar yakalamak için tavsiyelerde bulunan Azak, “Bir diğer önemli konu uyku düzenidir. Özellikle tatil dönemlerinde çocukların uyku düzeni bozulabiliyor. Ancak düzenli ve yeterli uyku, okul başarısı için kritik bir öneme sahip. Okul başlamadan 3-4 gün ya da bir hafta öncesinde uyku saatlerini düzenlemek, öğrencinin derslere odaklanmasını kolaylaştırır. Aksi takdirde, uyku düzensizliği dikkat eksikliği, kaygı ve öğrenme sürecinde zorluklara yol açabilir.” şeklinde konuştu.
“Hedef belirlemek de motivasyonu artıran bir faktördür”
Azak, “Hedef belirlemek de motivasyonu artıran bir faktördür. Öğrencinin yeni eğitim-öğretim yılı için kendisine ulaşılabilir hedefler koyması, ders başarısını olumlu yönde etkileyebilir. Bu hedefler; notlarını yükseltmek, ödevlerini en iyi şekilde hazırlamak ya da yabancı dilini geliştirmek gibi konular olabilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, gerçekçi hedefler koymaktır. Ulaşılamayacak kadar zor ya da uzun vadeli hedefler öğrenciyi motive etmek yerine tam tersi bir etki yaratabilir. Bu nedenle daha kısa vadeli ve ulaşılabilir hedefler belirlemek daha sağlıklı olacaktır.” Dedi.
“Bir diğer önemli konu ise ders çalışma alışkanlığıdır”
Azak, “Bir diğer önemli konu ise ders çalışma alışkanlığıdır. Ders çalışmak tıpkı kar yağışı gibidir; eğer yüzeysel kalırsa, birkaç gün içinde etkisini kaybeder. İstikrarlı bir şekilde ders çalışmak, öğrencinin başarısını artıran en önemli unsurlardan biridir. Okuldan geldikten sonra ders tekrarlarını yapmak, ödevleri zamanında tamamlamak ve araştırmaları düzenli olarak yapmak gerekir. Bunun yanı sıra, öğrencinin dikkatinin dağılmaması için sosyal medya, televizyon, tablet ve telefon gibi dikkat dağıtıcı unsurlardan mümkün olduğunca uzak durması faydalı olacaktır. Özellikle hafta içi, bu tür cihazları sınırlı kullanmak, verimli ders çalışma alışkanlığını destekleyebilir.” şeklinde konuştu.
“Okul kurallarına riayet etmek de büyük önem taşır”
Okul kurallarına uyumun da motivasyonu arttıracağına değinen Azak, “Tabii ki okul kurallarına riayet etmek de büyük önem taşır. Her okulun kendine özgü kuralları olabilir, bu nedenle öğrencilerin kuralları öğrenmesi ve bunlara uyum sağlaması gerekir. Okul yönetimi ve öğretmenlerle bu konuda iletişim halinde olmak, öğrencinin adaptasyon sürecini kolaylaştıracaktır. Bu şekilde eğitim dönemi başarılı bir şekilde geçirilir ve dönem sonunda alınacak takdir ve teşekkür belgeleriyle öğrenci motivasyonu daha da artar.” şeklinde belirtti.
“Öğretmenler Ne Yapmalı?”
Öğrencilerin yeniden motivasyon sürecinde sadece ailelerin görevi olmadığını söyleyen Azak, “Öğrencilerin okula adaptasyon sürecinde ebeveynlere büyük sorumluluk düşerken, öğretmenlerin de bu süreçte önemli görevleri vardır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta, öğretmenlerin sorumluluklarının yalnızca okul içinde olduğu, ebeveynlerin ise çocuğun gelişim sürecinde daha geniş bir role sahip olduğudur. Bazı ebeveynler, çocuğu okula bıraktıktan sonra tüm sorumluluğun öğretmene ait olduğunu düşünebiliyor. Ancak çocuğun eğitim hayatındaki başarısı, aile ve öğretmen iş birliğiyle mümkündür.
Öğretmenlerin öğrencilere sevgi ve şefkatle yaklaşması özellikle ilkokul seviyesindeki çocuklar için çok önemlidir. Öğrencinin özgüven kazanabilmesi, öğretmenlerinin ona karşı tutumuyla doğrudan ilişkilidir. Örneğin, öğretmenin öğrenciyi sınıf içinde başarısız hissettirecek şekilde eleştirmesi, onun eğitim hayatına dair motivasyonunu olumsuz etkileyebilir. Öğrenciyi teşvik eden, yapıcı bir tutum benimsemek, öğrenme sürecini olumlu yönde destekleyecektir.” şeklinde belirtti.
“Öğrencilerin okuma ve anlama konusunda problemleri var”
Azak, “Ben 20 yıldır eğitim camiasında yer alıyorum ve hızlı okuma ve anlama teknikleri üzerine eğitimler veriyorum. Eğitim süreçlerinde gözlemlediğim en önemli durumlardan biri, öğrencilerin okuma konusunda yaşadığı sıkıntılar. Birçok öğrenci, öğretmenlerinin olumsuz yaklaşımı nedeniyle okumaya karşı olumsuz bir tutum geliştirebiliyor. Ancak öğretmenler, öğrencilere olumlu bir yaklaşımla özgüven kazandırırsa, bu tür engeller kolayca aşılabilir.” dedi.
“Öğretmenlerden bir eğitimci olarak küçük bir ricam var”
Öğretmenlerden ricada bulunan Azak, “Öğretmenlerden bir eğitimci olarak küçük bir ricam var: Tavsiye ettikleri kitapları kendileri de mutlaka okumuş olsunlar. Elbette öğretmenler bu konuda dikkatli davranıyordur, ancak zaman zaman kaçırılan kitaplar olabilir. Öğrenciler, öğretmenlerinin kitapları okumadığını fark ederse, bu durum onların okuma alışkanlığı kazanmalarını zorlaştırabilir. Film izlemek elbette faydalı bir aktivitedir, ancak kitap okumanın önemi vurgulanmalı ve bizzat öğretmenler tarafından örnek olunmalıdır.” diyerek konuşmasını noktaladı.