Soruşturmanın zaman aşımı kapsamına girmediğini ifade eden Birinci, “Bu süreç, FETÖ’ye bağlı polislerin aşırı şiddet kullanarak kışkırttıkları bir darbe kalkışmasıydı. Net ifadem budur.” dedi. Açıklamalarının detayları ise şöyle...
“Bu Bir Darbe Kalkışmasıydı”
Hukukçu Mücahit Birinci, olayın bir darbe kalkışması niteliğinde olduğunu ve Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi’ne yönelik bir hareket olarak gerçekleştiğini vurguladı. Yurt dışı basının, özellikle CNN International’ın süreci yakından takip edip bölgede kamp kurduğunu belirten Birinci, bu durumun olayın dış bağlantılarla senkronize edilmiş açık bir iç kalkışma olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Gezi eylemlerine katılan halkın büyük kısmının çevre hassasiyeti veya hükümete yönelik memnuniyetsizlik nedeniyle gösterilere katıldığını dile getiren Birinci, bu kitlenin masum olduğunu ancak olayın arkasında organize ve planlı bir yapı bulunduğunun aşikâr olduğunu da sözlerine ekledi.
Hukukçu Mücahit Birinci, olayın arkasındaki bağlantıların HTS (Historical Traffic Search) kayıtları ile kanıtlandığını belirtti. Telekomünikasyon sektöründe bireylerin iletişim trafiğini belgeleyen kritik bir veri kaynağı olan HTS kayıtlarının, olayın organize bir yapı tarafından yönlendirildiğini ortaya koyduğunu ifade etti.
Özellikle firari durumda bulunan Mehmet Ali Alabora ve bazı sanatçıların yoğun telefon trafiği içinde olduğuna dikkat çeken Birinci, bu görüşmelerin koordine bir organizasyon ağı oluşturduğunu vurguladı. Devletin, bu ağı ortaya çıkarmak ve olayın perde arkasındaki yapıyı açığa çıkarmak için titizlikle çalıştığını sözlerine ekledi.
Yargı Sürecinde Gerçekler Ortaya Çıkacak
Hukukçu Mücahit Birinci, yürütülen yargı süreciyle birlikte olayın tüm detaylarının netleşeceğini belirtti. Bu organizasyonun içinde yer aldığı iddia edilen bir kişinin halihazırda cezaevinde olduğunu hatırlatarak, bu kişinin geniş bir iletişim ağına sahip olduğunu ve belirli kişilerle yoğun görüşmeler gerçekleştirdiğini vurguladı.
Soruşturma kapsamında, Ayşe Barım’ın da bu iletişim ağına dahil olup olmadığı araştırılacak. O döneme ait sanatçılarla yapılan telefon görüşmelerinin kayıt altına alındığına dikkat çeken Birinci, özellikle Ayşe Barım’a bağlı oyuncuların belli bir dönemde aynı anda paylaşımlar yapmasının koordineli bir hareket olup olmadığı yönünde incelendiğini ifade etti. Ancak bu sürecin sonucunda suç unsuru bulunamayabileceğini ve davanın açılmadan kapanabileceğini de belirtti.
Mobbing İddiaları da Soruşturuluyor
Ayşe Barım hakkında gündeme gelen bir diğer önemli iddianın mobbing konusu olduğunu belirten Birinci, bazı oyuncuların medyada bu konuyu dile getirdiğini ifade etti. Oyuncuların fiziksel görünümleriyle dalga geçildiği, aşağılandıkları ve dışlandıkları yönündeki şikayetlerin de kamuoyunda dikkat çektiğini söyledi.
“Bu Nasıl Bir Ağ?”
Birinci, yaşanan süreçle ilgili kamuoyunun en büyük sorusunun "Bu nasıl bir ağ? Bu nasıl bir yapılanma?" olduğunu belirtti. Yargının bu organizasyonun varlığını tespit etmek için çalışmalarına devam ettiğini ifade ederek, sürecin sonunda tüm gerçeklerin ortaya çıkacağını ve kamuoyunun merak ettiği soruların netleşeceğini dile getirdi.
Ayşe Barım hakkında bir diğer hususta mobbing konusudur. Yer yer bazı oyuncuların da medyada dile getirdiklerine şahit oluyoruz. Mobbing’e uğradıkları, fizikleriyle dalga geçildiği gibi ve daha birçok aşağılanma ve ötelenme ile karşılaşmaları.
İşte soru şu; Bu nasıl bir ağ? Bu nasıl bir dünya? Şuan yargı bunu ortaya çıkartmaya çalışıyor. Doğal olarak vatandaşlarımız da bunu merak ediyor. Hepimiz bu süreci izleyeceğiz ve göreceğiz.