Sosyal medya tavuk pazarında şiir
“Muhafazakâr” biriyseniz ve internet / sosyal medya kanallarını faal biçimde kullanıyorsanız “Kim Demiş” serlevhalı şu şiiri size muhtemelen yollamışlardır:
“Kim demiş Avrupa insanı medenî?
Ne edep var ne hayâ çırılçıplak bedeni!
Eğer medeniyet açıp saçmaksa bedeni;
Desenize hayvanlar bizden daha medenî!”
Hatırladınız, değil mi?
Kendi fikriyâtınıza veyâ hissiyâtınıza tercümân olsa da bu şiiri sakın ezberlemeyin. Ezberlediyseniz zinhar sağda solda okumaya ve internet veyâ sosyal medyada paylaşmaya kalkmayın.
Şimdi diyeceklerime kulak vermeniz ve aklınızı başınıza dermeniz menfaatiniz îcâbıdır...
***
Bu metin, çok sevdiğiniz Mehmed Âkif’in arka plan resmiyle ve ismiyle
yollanıp paylaşıldığı için hâfızanızda “bir Mehmed Âkif Ersoy şiiri” olarak kalıp yerleşecek belki...
Hâlbuki, bu sözler -bırakın bir Mehmed Âkif Ersoy şiiri olmayı- herhangi bir “şiir” olmaya hak kazanabilir mi?
Kat’iyyen mümkün değil...
Ha, Gina Rinehart'ın yazdığı ve “dünyânın en kötü şiiri” seçilen lâkırdılara rakib olabilir belki; başkaca bir meziyeti olamaz...
Böylesine bayağı sözleri alt alta dizip yazanlara “müteşâir” mi diyelim yoksa “tavuk pazarı şâiri” mi?
Tercih sizin...
***
Biz dönelim Mehmed Âkif Ersoy’un (!) şiirine...
Aramızda bu lâkırdıları “bir Mehmed Âkif Ersoy şiiri” diye ezberleyen, muhabbet sırasında okuyan ve sosyal medyada paylaşan kaç kişi vardır kim bilir...
Bu vatandaşlardan bir kısmı şiirin (!) ikinci kıt’asını da bulmuşlar, gece gündüz paylaşıp duruyorlar:
“Kul olmak çağdışıyken, soyunmak çağdaşlık,
Din kardeşliğini bıraktık biz, ecnebiyle kaynaştık;
Sünnet sakal yobazlık, top sakalsa medenî,
Unuttun sen ey vefâsız ehl-i sünnet dedeni...”
***
İşin daha garip yanı, bu şiirin yalnızca Mehmed Âkif Ersoy’a değil Necip Fâzıl Kısakürek’e de mâl edilmesidir. (Eğer bu sözlerin birkaçını anahtar kelime yapıp internette arama yaparsanız siz de bunu görebilirsiniz.)
Böyle olunca da çoğu “fomo” hastası olan bu “z nesli” fertleri arasında bir tartışmadır gidiyor: Mehmed Âkif’in mi, yoksaNecip Fâzıl’ın mı?
Bu neslin her ferdinin cehâlet derecesi aynı değil elbette... Bunlardan bir kısmı internette gördüğü her mâlûmâtı -internetten de olsa- az çok araştırıyor. Bizim asosyal klavye gençliği bu sefer de onun fermânını dinliyor.
E, boşuna dememişler “Körler memleketinde şaşılar pâdişâh olur...” diye...
***
Diğerlerine göre “daha az câhil” olanlardan biri -bu şiiri neşreden sitelerden birinin editörü- böyle bir tahkîkat (!) yapmış ve netîceyi îlân etmiş. Bu şiiri (!) Mehmed Âkif Ersoy’a değil Necip Fâzıl Kısakürek’e âit zannedenlere hitâben bu editör diyor ki (İmlâsına dokunmadan naklediyorum):
“mehmet akif ersoy değil mi acaba diye arattırdım.bulduğum 10 sonuçtan 10 popüler cevabın hepsi de mehmet akif ersoy çıktı.necip fazıl değilmiş biline...”
***
Mehmed Âkif Ersoy kendi devrindeki cehâletimizi “mektepsiz” olmaya bağlamıştı:
“Felâketin başı, hiç şüphe yok, cehâletimiz;
Bu derde çâre bulunmaz -ne olsa- mektepsiz…”
Rahmetli, iyi ki yalnızca “mektepsiz”lerin cehâletini görmüş…
Ataların “Mektepten çıkan eşek Marsıvan'dan çıkmaz.” sözünü o zamanlar kaale almamış ve anlamamış olabilir.
Şimdiki “mektepli”lerin cehâletini görseydi pişmân olur ve o meşhur lâfını tekrâr ederdi:
“Ağzım kurusun…”
Mektebinâengel…