RESMÎ METİNLERİN TÜRKÇESİ-1

Bendeniz MEDYA PAZARINDA DEFOLU TÜRKÇE başlığı altında 90’dan fazla yazı yazdım. Bunlarda, editör ve muhâbirler bir yana, anlı şanlı köşe muharrirlerinin bile çırak işi, acemi, defolu sözlere imzâ attığını; sonra da bunları halka sattığını îzâh etmiştim.
(Merak edenler yukarıdaki başlığı Google’a yazdıklarında bunları görebilir.)
*** 

Bu sefer de Anadolu Ajansı’nın Türkçesine takıldım:
Ajans’ın 19.11.2017 günü “Kolombiyalı esnaflara TİKA desteği” başlığıyla verdiği bir haber metni TİKA, Kolombiya'nın Pacho kentindeki pazar yerinde esnaflık yapan 60 aileye ekipman desteği sağladı.” cümlesinden sonra şöyle devâm ediyordu:
Açıklamada, Pacho Belediye Başkanı Ronald David Rangel'in törende yaptığı konuşmada Türkiye'ye teşekkür ettiği ve yardımın hizmet sektörüne canlılık getirerek ailelere ve özellikle evlerinin geçimi sağlayan kadınlara güç vereceğini ifade ettiği aktarıldı.”
Bu kadar –da/–de’nin böyle üst üste getirilmesi, ifâdeyi kolay anlaşılır olmaktan da mahrûm ediyor, güzellikten de...
Ben olsam şöyle derdim:
Pacho Belediye Başkanı Ronald David Rangel'in törende yaptığı konuşmayla Türkiye'ye teşekkür ettiği ve yardımın hizmet sektörüne canlılık getirerek ailelere ve özellikle evlerinin geçimi sağlayan kadınlara güç vereceğini ifade ettiği aktarıldı.”
Hem daha kolay anlaşılırdı hem –da/–de’lerin tasallutundan kurtulurdu...
***
Bazı vatandaşlar çevrede satılan şemsilerden aldı.” (AA cümlesi)
Kaya'nın çiçek bırakan Kalın, mezarın başında kısa bir süre dua okudu.” (AA cümlesi)
Bunlar, AA’da veyâ diğer binlerce resmî metinde rast geleceğimiz on binlerce kötü cümleden yalnızca birkaçı...
Ayrıca dikkatimi çekti: “Esed rejiminin Doğu Guta'ya saldırılarında 9 sivil öldü” başlıklı, 221 kelimelik bir haber metninde tam on üç kere “saldırı” kelimesi kullanılmış...
***
İddiâ ediyorum:
“Osmanlı devri resmî metinlerinin Türkçesi, şimdikilerden daha düzgündü...”
Bu cümleyi okuyanlardan bir kısmı benim Osmanlı tarafdârı -dolayısiyle T.C. ve Atatürk muhâlifi- olduğuma hükmederler, biliyorum. Onların hatırına ifâdemi değiştireyim:
“Türkiye Cumhûriyeti devletinin ilk yıllarındaki metinlerin Türkçesi, şimdikilerden daha düzgündü...”
Birbirinden farklı gibi görünen bu iki cümle, aslında aynı şeyi ifâde ediyor. (1923’ten önceki on yıl -yâni Osmanlı- ile sonraki on yılın -yâni T.C.- dili arasında fark bulamazsınız. Değişme 1935’te başladı.)
Gelgelelim, derdimi yine kimseye anlatamam. (Marko Paşa hâriç...)
***
Krallardan birinin gördüğü bir rûyâyı iki kişi farklı üslûplarla tâbîr etmiş:
1. “Maalesef!.. Âile ve diğer yakınlarınız sizden önce ölecek ve siz büyük bir acı çekeceksiniz...”
2. “Müjde! Akrabâlarınız ve yakınlarınız arasında en uzun ömürlü siz olacaksınız!..”
İki tâbircinin söyledikleri aynı mânâya geliyor. Fakat kral, ilkinin boynunu vurdurmuş, diğerini ise mükâfatlandırmış...
***
Türkiye’de bu kral gibi milyonlarca insan var...
O krallara lâyık bir şeyler yazamadım;
Yürümedi mantığım onlarla uygun adım!..