Buda Hükümeti devirmek isteyenlerin işine gelmeyecek demek yanlış
olmaz.Tüm bunlar devleti yıkma çabası güdenleri yeni arayışlara
sürüklüyor ama unutulmamalıdır ki bu oyunların karşılık bulup
bulmadığı sorusunun cevabı 30 Mart gecesi neticelenmiş
olacaktır.Bununla birlikte Cemaat-Hükümet gerginliğinin tırmanıyor
olması vatandaşın kafasında iki soru işaretini ortaya çıkmasına
sebep olduğunu söylemek mümkündür.Birincisi ''Hükümet-Cemaat
arasında iyi gidiyorken kimse bir şey söylemiyordu ama birden iki
tarafta birbirini eleştirmeye başladı.'' görüşü zaten tüm
muhalefetin sürecin başından bu yana bakış açısı bu şekilde
olduğunu görüyoruz.Diğer taraftan Başbakanın belirttiği ''Biz
onları hizmet ettiklerini düşünüyorduk'' açıklamasında olduğu gibi
Cemaatin yanlış hareketleri sonradan fark edilmiş olabilir. AK
Partiye oy veren insanların bakış açısının bu olduğu söylemek
yanlış olmaz.Başbakanın yaptığı açıklamayı süzgeçten geçirdiğimizde
ortaya çıkan sonuçla eşleştirme yaptığımızda oldukça mantıklı
geliyor.Bir söz vardır;İnsanları ancak size kendini gösterdiği gibi
tanıyabilirsiniz.Bu cümle bir bakıma bütün konuyu özetliyor.
Diğer yandan Başbakanın Aydında gerçekleştiği mitingde yaptığı
"Seçimde ya Menderes'in verdiği demokrasi mücadelesine sahip
çıkacağız ya da onu şehit edenlerin yanında yer alacağız"
açıklaması tüm yapılan sokak eylemlerinin ülkeyi kaosa sürüklemek
isteyenlerin bir oyunu olduğunu gözler önüne serdi.Şunu da söylemem
gerekir ki AK Partinin de yanlışı yok diyemeyiz zaten dersek burada
ciddi bir problem vardır demektir.Bu zaten insanın fıtratında bu
esastır.Ama ne olursa olsun bu yanlışlar AK Partinin doğrularını ya
da icraatlarını itibarını zedelemesine sebep olmayacaktır.Örneğin
AK Partinin engellileri sosyal hayata katılımlarını sağlamak için
katetmesi gereken çok yol var ama gelecek adına tünelin ucunu
gösteren adımlar atılıyor.Sizlere soruyorum Ana Muhalefet
Partisinden böyle bir adım bekleyebilir misiniz? Hayır.Nedeni çok
basit zaten bu konuda şunu atlamak istemiyorum,''İnsana Saygı''
sadece bir seçim sloganı olmaktan ziyade bu konuda halkı ikna
edebilecek bir tavır sergilemeniz gerekir ki buda söz konusu dahi
olmaz.''İnsana Saygı'' insanları hor görerek insanları küçümseyerek
yada şiddet uygulayarak insanlara bu algıya sevk etmek oldukça
zordur.Yani demek istediğim ''İnsana Saygı'' sadece reklamlarda
kullanılacak bir slogan değildir.''İnsana Saygı'' demişken Ana
Muhalefet Lideri bugün Elazığ'da çok konuşulacak gafa imza
attı.''Bu benim Elazığ'a ikinci gelişim'' Evet yanlış
duymadınız.Sadece iki kez... Bir tarafta her miting turlarında doğu
batı ayırmadan illeri programa almış bir Başbakan diğer tarafta
bunca yıldır Elazığ'a iki kez giden bir Ana Muhalefet Liderini
görüyoruz.Buda benim aklıma otomatikman şu soruyu getiriyor.Ana
Muhalefet Partisi sadece oy almayı umduğu illeri mi programına
ekliyor? Bu sorunun cevabını sizlere bırakıyorum.
Yazımın son bölümünde Cemaat televizyonun Gazze'de masum sivillerle
ilgili kullandığı kavramın daha çok siyasetin İslami yönü ağır
basan partilerden medyada neden tek satır kınama açıklama gelmemesi
konusu yazımda hiç yer vermemiş olmasına üzülüyordum ancak şunu
söylemem gerekiyor ki Türkiye'de siyaset medyasının belli başlı
partiler noktasında ilgi gösterdiğini inkar edemeyiz.Yani
insanların ilgisini azalttığı partilerinde var olduğu ve tabiri
caizse ''ti'ye alınmaması'' gerektiğini düşünüyorum.Bu noktada ise
medyanın insanların ilgisini çekecek türden haberleri yayınlama
taraftarı olduğu gerçeğini düşünecek olursak bahsettiğim partilerin
düzenlediği organizasyonlara o partiye gönül vermiş insanların daha
fazla katılım sağlaması o partinin medya gözünde dikkatini çekecek
en önemli faktör olacağını unutmamak gerekir.