Röportajlar

Psikolog İklima Yıldırım ile “Mükemmelliyetçilik” üzerine

Günümüz dünyasında hepimiz bir şekilde daha iyi, daha başarılı, daha kusursuz görünmeye çalışıyoruz. Sosyal medyanın dayattığı “her şey mükemmel olmalı” algısı, iş hayatındaki yüksek beklentiler ve kendimize koyduğumuz katı kurallar derken, artık hayatımızın her alanına sirayet etmiş durumda. Gerçekten de mükemmel olmak mümkün mü? Daha da önemlisi, bu çaba bizi mutlu ediyor mu, yoksa yıpratıyor mu? Bu soruların yanıtlarını daha iyi anlayabilmek için Psikolog İklima Yıldırım ile konuştuk.

Abone Ol

Modern dünyanın bize sunduğu her şeyi başarabilirsin. Her şey elinden gelir, en iyisi sende olmak zorunda gibi dayatmalara atıf yapan Yıldırım; “ Bu tarz söylemler bizi ontolojik olarak, belki de tek gerçekliğimiz olan acizlikten soyutluyor” şeklinde ifade ediyor.

İslam Medeniyeti ve Kültürü’nün bize sunmuş olduğu kaynaklardan da bahsediyor Psikolog İklima Yıldırım ve şunları ekliyor konuşmasına: “Biz acizliğimizi arka plana atarak aslında, insan olmanın gerektirdiği şeyleri unutuyoruz. Zayıflıklarımız ve güçsüzlüklerimizden yola çıkarak hareket etmemiz gerekirken kendimizi böyle bir dünyanın içerisine hapsediyoruz. Her şeyi tas tamam yapmak istemenin aslında kaybettirdiklerini görmüyoruz. Bunun da farkındayız.” 

"ÇARPIK İNANIŞLARA SAHİPLER"

Hatırlamamız gereken ilk şeyin insanın bir mahlukat olarak mükemmel yaratıldığını, ama kendisinden her şeyin her daim mükemmel beklenilmemesi gerektiğine vurgu yapıyor Psikolog Yıldırım.  Bununla birlikte kusurların insani olduğuna atıf yaparak, araştırma yapmak üzerine okumalar yapması gerektiğini de vurguluyor.

Mükemmeliyetçilik dediğimizde aklımıza ilk gelen Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB). Bu konuda ise Yıldırım şu ifadeleri kullanıyor:

“OKB takıntıları, özellikle danışanlarımda gördüğüm kişileri zihinlerindeki düşünceleri açtığımız zaman bilişsel olarak çarpık inanışlara sahip olduklarını görüyoruz. İçinde yaşadığımız dünyanın gerçeklerini biraz da olsa kavrayabilmek, düzenle alakalı hususlarda insanların işlevselliğini etkileyecek seviyede bir düzen takıntı olması halinde ise; “günlük hayatımızdaki işlere entegre ettiğimiz zaman, mükemmeliyetçilik bu noktada eğer bize hayatta işlevsellik sağlıyorsa bunu dengede tutabiliyoruz."

Uzman Klinik Psikolog açıkladı! Z Kuşağı telefonla konuşmak yerine mesajlaşmayı tercih ediyor Uzman Klinik Psikolog açıkladı! Z Kuşağı telefonla konuşmak yerine mesajlaşmayı tercih ediyor

"PLANSIZ DA OLMUYOR  PLANLI DA"

Yıldırım son olarak, öngörülebilirliği çok az bir dünyanın içinde olduğumuza vurgu yaparak şunları söylüyor:  "Kendi evimizde bu düzeni sağladığımızda bile işlerin hiç de düşündüğümüz gibi gitmediğini görüyoruz. Bu da bize hayatın gerçeğini tekrar ve tekrar gösteriyor. Plansız da olmuyor, planlı da. Hayat dengeden ibaret. Bir vitamin bile az bir seviyede kullanılması etki etmezken, yüksek seviyelerde kullanılması zarar da verebilir. Plan, program ve kontrollü yürütmeye dair hayatı dengeye oturtmaya çalışmalıyız.”