Nü sergiye Amerika’dan tepki…
Sanat nedir? Sanat sanat için mi yapılır yoksa sanat toplum için mi
yapılmalıdır? Bu konulardaki tartışma sanat tarihi kadar eski..
Fakir de kimi zaman min gayr’i haddin fikrimi beyan ederim. Lâkin,
işin erbabı ya da bir sanatkâr olduğumu iddia etmem.. Fakat bir
etik tartışma, hele de benim temel değerlerime saldırı mahiyetinde
bir hadise üzerinde yapılan bir tartışma ise, bendeniz bu
tartışmanın dışında kalamam..
Mehmed Akif misâli, “Adam aldırmada geç git! diyemem aldırırım. /
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!”
En azından, Abdülmecid Efendi Köşkünde Koç Grubunun açtığı ve
ağırlığı Ron Mueck’ın nü (çıplak, müstehcen) eserleri olan sergi
vesilesiyle başlayan tartışma için; «sanatın mide bulandırmaması
gerektiğini, bilakis estetik bir cihete sahip olması gerektiğini,
en azından estetik ciheti ilk anda ön plana çıkmıyorsa bile
insanoğlunu güzellikler tefekkürüne zorlayan bir alan olduğunu»
söylerim…
Söylemeliyim, söylemeliyiz. Bunları ifade etmek, bu çirkinliği
kınamak için ille de büyük bir sanat eleştirmeni olmak da
gerekmiyor… Gerçi bizden ziyade işin uzmanı, erbabı kişilerin
sözleri tesirlidir ama olsun, biz de susmayacağız. Onlar en ufak
bir fırsatta nasıl bir linç kampanyası başlatıyorlar biliyorsunuz.
Neden bizler de onların cüetinin yarısı kadar olsun bir tepki
vermiyoruz ahlâk ve namusumuza saldıranlara?
* * *
Üstad Mehmet Şevket Eygi, geçen gün «Parayla Satılmıyor» başlıklı
yazısında “Aşırı ve azdırıcı müstehcen yayınlar yapan o gazete,
normal bir gazete değil, sanki genelev bültenidir..” diye
yazmıştı…
Ne yapsın yani? Bazı meseleleri, o karikatürdeki çocuk gibi
“dümdük” söylemezsen anlamıyor kimse… Terbiyesizlerdeki cüretin
tavan yaptığı şu günlerde sen de lafı evirip çevirmeden en üst
perdeden koyacaksın tavrını..
Böylesi bültenlerden birinde köşe yazarlığı yapan iki kişi de nü
sergi yüzünden ilk defa fikir ayrılığına düştü.. Fakat bizim
cenahtaki Ahmet Taşgetiren ağabeyde olduğu gibi bu aynı gazete
yazarlarından birisi fikir ayrılığı yüzünden gazeteden gitmez…
Onların arasındaki tartışma da uzun sürmez.. Hattâ tartışmanın öbür
tarafındaki ismen farklı ceridenin yazarıyla dahi uzun süre küs
kalmazlar..
Uzlaşacaklardır. Zira dünya görüşleri arasında çok ciddî bir fark
yok.. Diğer gazetede yazan ve 28 Şubat günlerinde askerî
vesayetçilere jurnalcilik yapmak üzere; adını taşıdığı İstanbul
ilçesinin sokaklarında takkeli, çarşaflı, cüppeli Müslüman avına
çıkan kişiyle de en kısa zamanda sarılır öpüşürler…
* * *
Sosyal medyada bu “nü” sergiyi paylaştım. Kınadığımı, hattâ
lâ’netlediğimi söyledim… Müslüman Türkiyelilerden pek destek
görmeyen bu kınamama tá Amerika’dan destek geldi!.
1963 yılında ilkokul 2’yi ABD’nin Alabama eyaletinin Huntsville
(Hansvil) şehrinde okumuştum. Bunun sebebi, merhum babacığımın o
yıllarda füze kursu için Amerika’da görev yapması idi. İşte orada
babamın iş arkadaşı olan kişi ve âilesi ile çok samimi olmuştuk...
Faye (teyzemiz), annemden yemek kursları alıyor, arabasıyla
alışverişe götürüyor, hafta sonlarında iki âile birlikte şehri,
hattâ zaman zaman eyaleti de geziyorduk...
İşte o akraba gibi olduğumuz Faye teyzemiz facebook’ta bize destek
verdi, nü sergiyi o da şiddetle kınadı… Onlar hristiyan ama iğrenç
çıplaklık ahlâksızlığına bizim kimi Müslümanlardan çok daha ciddî
bir tepki veriyor, bizim tepkimizi de adeta ayakta
alkışlıyorlardı.
İşte o destek mesajı:
Faye Baxley: Good for you, Ercan. We do not have to speak the same
language to be disgusted with indecency such as this. I love the
memories of our families as friends so many years ago... I miss my
precious friends, Suphi and Fatma, and dear Sule. My love to your
dear family.
“Aferin sana ercan. Böyle iğrenç, hayásız ve ahlaksız şeyler (i
kınamak) için aynı dili konuşmak zorunda değiliz. Âilenizin tüm
fertlerini uzun yıllar öncesinden bu yana seviyoum. Değerli
dostlarım, arkadaşlarım olan (babanız) Suphi ve (anneniz) Fatma'yı
ve sevgili (İstanbul’a geldiğimde tanıştığım merhum kızkardeşiniz)
Şule'yi özledim. Kıymetli âilenize muhabbetlerimle..” (bu minval
üzere yazışmamız sürüyor, hayli uzun olduğu için bu kısmı ile
iktifa edeyim…)
#harbiden: Bazılarının pek hazzetmediği “gâvur” kelimesini sık sık
kullanırım... Gâvur, İslâm dinine girmeye aday gayr-i müslimler
(Yahudiler, Hristiyanlar vs.) değil, İslâm’a ve İslâm’da mündemic
evrensel değerlere düşmanlık edenlerdir… Münasebetsizlikte tavan
yapan bu sergiyi düzenlemek meselâ. Tam bir gâvurluk…
27.10.2017