Squid Game furyasını biliyorsunuz. İlk sezonda ilkokul çocuklarının dahi melodisiyle beraber teneffüslerde oynadığı kendilerine uyarladıkları dizi. Dizi sektörü toplum üzerinde daima önemli bir söz hakkına sahip ve her geçen yıl yansımalarını gördüğümüz bir sektör. Yakın çevrem ile ara ara değerlendirme yaptığımız ergenleri anlamak kısmında hep söylediğim bir şey var ki onları anlamak istiyor ve yönlendirme konusunda bilgi sahibi olmak istiyorsak bu dizi film sektörüne ucundan dahi dokunmamız şart. Zira bizim saatlerce veremediğimiz mesajları tek karakterle oturtuyor bu zihniyet seni ayakta uyutarak. Squid Game bunlardan yalnızca birisi. Teması; çaresiz ve amacı para olan bir takım insanları sansasyonel şekilde bir araya getirip ölmek ve öldürmek pahasına çocuk oyunlarını tüm masumluğundan sıyırıp oynatarak vaat ettiği büyük ödülü kazanmak üzerine olan bir dizi. İlk sezonu o kadar ses getirdi ki şiddet ne kadar yüksekse ses de o kadar geniş yankılanıyor maalesef. Bağıran her zaman görülür fakat herkesçe değil. Yüksek sese zaafı olanlar ile sessizlikten beslenen insanlar burada ayrıldı ve çok ses daima yankı buldu.
Dizide herkesin bir seçim yaptığına vurgu yapılıyor zaaflar etik olmadan kullanılarak. Zira paranın halledemeyeceği şey olmaması konusunda tüm dünya hem fikir. Bu fikrin savunucularından harici dizi yapması beklenemez zaten. Çünkü teması para. İlk sezonda başkarakterimiz ufak yolsuzluklar yapmış olsa da -çünkü herkes çaresiz kaldığında kötülüğe başvurur zira mesaj bu zaten- iyi kalpli olmaya çalışan bir karakter. Biraz da salaklığı ön plana çıkmış bakın saf demiyorum saf bir yerde temiz demektir burada özellikle salak kelimesini kullanarak, çünkü iyiler biraz -aslında fazlaca- salaktır. Bir şeyi izlerken vizyonu iyi anlarsanız o zaman subjektiflikten öte büyük resmi görerek verilen mesajın hakikatini idrakte zorlanmaz, ama neden iyiler hep kaybediyor demezsiniz. İlk sezonda bu karakterimiz ilginç şekilde şansı yaver gidiyor büyük para ödülünün sahibi oluyor. Toplamda 40 milyon dolar. Fakat oraya girdiğindeki kişiliğiyle aynı kişilikte değil. Zira herkesin ölmesiyle kazanıldı bu para. İçi rahat değil ve o parayı kendince aklamak adına tekrar geriye dönüp bu düzene çomak sokma konusunda etrafı örgütlüyor. Bu da ikinci sezonun konusu. Karakterimiz bu sezonda da aynı oyuncu tarafından kandırıldığını dahi anlamayacak kadar salak. Ve biz gün sonunda ona yine salak diyecek sen de öldürseydin diyecek kadar olacağız. Tüm bunlar olurken bu sezonda yine seçim üzerine şeddeyle vurgu var yani herkesin kendi iradesiyle oylama yapılıyor ve çoğunluk bu kanlı oyunları oynamak, insanlar ölme öldürme pahasına büyük ödüle devam etmekte ısrarcı olduklarını görüyoruz. Arada sesi az çıkan iyi kalpliler var fakat itinayla susturuyorlar. Ve finalde iyi kalpli karakterimiz iyiliğin karşılığını yine herkesin ölmesiyle alıyor. Ve kendisine girdiği bu yolun nelere bedel olduğu gösteriliyor. Yani aslında değişen bir şey yok. Final aynı yalnızca yollar uzatılmış. Ve biz insanların birbirini öldürmesini izlerken öldürme fiilini hiç de fark etmeden haklı buluyoruz. Tıpkı psikolojik rahatsızlığı olanların öldürme fiilini yaptıklarındaki savunma gibi. Bunu buraya bağlamak ne kadar doğrudur tartışılır ama şundan eminim. Bazı insanları anlamaya çalışmak diye bir şey yoktur. Hatırlayınız uzunca zaman çok izlenen listesinde yerini koruyan Dahmer vardı. Bir seri katilin nasıl psikolojik olarak seri katil olabilme potansiyelini, çocukluğuna dönerek anlatan bir diziydi. Psikoloji teması olduğunu düşünerek izleme gafletinde bulunup üçüncü bölüme kadar dayanabildiğimi söyleyebilirim. Ve o zaman şunu paylaşmıştım. “Bu diziyi duygusal olarak rahatsızlık duymadan izleyebilen kimse üzerine bazı çalışmalar yapılmalı.” Özünde rahatsız edici olaylar silsilesi. Annesinden yeterli ilgiyi alamayan Dahmer babasıyla vakit geçirmek adı altında evvela hayvanlar üzerinde uyguladığı insanlık dışı dürtüleri (burada dürtüleri kelimesini özellikle kullanıyorum zira dürtü hayvana ait bir özelliktir, insanların dürtüselliği diye bir kelime çokça olsa da ben onu etmen olarak kullanmayı yeğliyorum ) insanlar üzerinde kullanmaya başladığının sürecini anlatıyor. 2022 yılında vizyondaydı bu dizi. Yansımalarını yaşıyor muyuz dersiniz..Ve bizden istenen bu karaktere üzülüp, aslında niyeti öldürmek değilmiş görülmeyi istemiş diyebilmemiz. İyi ile kötü işte tam da burada ayrılıyor sevgili dostlar. Biz kötü ile psikolojik rahatsızlığı olanları birbirinden ayırt etmekte üzülerek söylüyorum zorluk çekiyoruz. Tecrit edilmesi konusunda ısrarcıyız fakat zaten tecrit edildiği sonucunda oluyor bunlar. Etkenler fazlaca biliyorum madde bağımlılığı başta olmak üzere. Fakat bunlar Brezilya’dan gelmedi bize. Grönland’dan gönderilmedi. Evet, insan olarak gönderilmedi fakat beslenme konusunda müdahalede payları büyük. Problemin etrafına daire çizmek bizi nerelere götürür bilemiyorum fakat bazı sektörlerin bağıra bağıra uçuruma götürdüğü apaçık..