Nato’nun Uyuyan Hücreleri
Evet sevgili dostlar Brüksel’deki Nato zirvesi son derece önemlidir. Özellikle bu toplantı bizim için yani Türkiye için son derece hassas konuları da içinde barındıran bir toplantı olmuştur. Her Nato toplantısından sonra Türkiye'de mutlaka bir şeyler oluyor. 2016’daki Nato toplantısı da bizim açımızdan zor ve gergin geçmişti. Hatırlarsak eğer, o Nato toplantısında ısrarla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ‘’Fırat’ın Batısı’’ dayatması yapılmıştı. Nato Suriye’nin kuzeyi konusunda Türkiye’ye çok baskı yapmıştı. Hatta Suriye’nin kuzeyinde oluşturulacak sözde Kürdistan için defacto yönetimin oluşumunu tanıması istenilmişti. Ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ısrarla ‘’Fırat’ın Batısı kırmızı çizgimizdir’’ demişti. Diğer istekleri de reddetmişti. Bir nevi Nato’nun bu dayatması karşısında dik ve milli bir duruş sergilemişti. Bunun üzerine düğmeye basıldı ve içteki Paralel örgüt subayları ile birlikte Nato subayları yani dolayısı ile Amerikan subayları harekete geçirilmişti. En nihayetinde 15 Temmuz Darbe Girişimi meydana gelmişti.
Şimdi ise bu Brüksel’de yapılan Nato toplantısında da Türkiye'yi zor durumda bırakmak için çok baskı yapıldı. Sadece S-400’ler konusu da değil, pek çok konuda baskı yapıldı. Çok dikkat etmeliyiz. Nato'nun uyuyan hücrelerine dikkat!
Nato Türkiye ile gergin geçen bu toplantı sonrasında ne gibi planları Türkiye üzerinde hayata geçirecek hep birlikte göreceğiz… Özellikle Türkiye’de Nato’nun Gladyo yapılanmasına bağlı olarak harekete geçecek olan hücrelerine karşı çok dikkat etmeliyiz. İç dengeler dış dengelerden bağımsız değildir! Dengelerin Türkiye'de değişmesini isteyen Derin Nato'nun adamları fırsat kolluyor. Türkiye’de yapılacak bazı suikast ve benzeri yönde ki kitleleri harekete geçirecek eylemlere karşı çok dikkat etmeliyiz. Bu konuda İstihbarat birimlerimize çok iş düşüyor. Espiyonaj faaliyetleri arttırmalıyız. Bu hücrelere karşı çok dikkat etmeliyiz. 1952’den beri Türkiye içine ve özellikle kurumlarına yerleşmiş olan Nato zihniyeti ile mücadele aktif yönden devam etmelidir. Bu hücrelerin Türkiye üzerinde oynamak istediği karanlık savaşa karşı tedbirli olmalıyız.
Özellikle bir hususu daha söylemeden geçemeyeceğim. Nato Türkiye'ye ısrarla S-400'ler konusunda tepkide ve tehditte bulunuyor. Yunanistan da bu füzelerden aldı ve bu kadar konuşulmadı. Yunanistan'a ses çıkarmayan Nato'nun Türkiye'ye ısrarla yüklenmesi de oldukça manidardır. (Çünkü Nato'nun Türkiye üzerinde ki işgal planı hala devam ediyor)
Türkiye her ne olursa olsun milli politikalarından ve milli çıkarlarından asla vazgeçmemelidir. Özellikle Avrasya projesi yönünden bir milim dahi sapmamalıdır. Avrasya projesi kapsamında Türkiye geleceğin dünyasında bir yıldız olabilir, bir merkez olabilir. Dolayısı ile bu projeden Türkiye’yi vazgeçirmek için ellerinden geleni yapacaklar. Avrasya projesinin başarıyla uygulanması halinde uluslararası toplum tek kutuplu düzenden çok kutuplu düzene geçiş yapacak ve ABD'nin bölgesel nüfuzu azalacaktır. Küreselcilerin hem bölge üzerinde hem de dünya üzerindeki planlarını engelleyecek tek proje Avrasya Birliği projesidir.
Avrasya Projesinin akamete uğraması için sac ayak görevi yapan üç ülke üzerine planlar var. Rusya-Türkiye-İran birlikteliği sadece bölge için değil, tüm dünya için büyük bir öneme sahiptir. Özellikle ABD ve küresel elitler gelecek dönemde Türkiye ve İran’ı karşı karşıya getirmek için düğmeye basacaklar. Bu yönde planlarının olması muhtemel analizlerdendir. (Güney Azerbaycan hususuna dikkat edilmelidir) Ama ben inanıyorum ki; ne Türkiye, ne de İran bu tuzağa düşmeyecektir.
Ve son söz: ‘’ Türkiye geçmişin derin köklerine ve sırlarına sahip güçlü bir Ok'tur. Hedefine de er ya da geç mutlaka ulaşır’’