Külahları değiştik...
“Külahıma anlat” ironik bir laf...Tam hali, “sen onu külahıma
anlat..”
Kibarca “söylediklerin inandırıcı değil, kusura bakma sana
inanmıyorum” anlamında bir latife..
Yani kimseye, kimsenin partisine de mabuduna da küfretmeye hacet
bırakmıyor, kibarca “külahıma anlat..” diyip geçiyorsun...
Dün, ulusalcı, hızlı Kemalist, sahte Atatürkçü takıma bunu söylemek
istedik... Bugün tekrarlıyoruz, bıkmadan yarın da aynını
diyeceğiz...
Şapka devrimi, kılık kıyafet hattâ yazı devrimi... Batı’ya her
şeyimizle benzemek istediğimiz EZİKLİK dönemi ürünleridir...
25.11.1925 tarihinde kabul edilen ve halkı devletinden soğutan, 671
No'lu “Şapka İktizası Hakkında Kanun” günümüzde kadük hale
geldi...
Birkaç kişi dışında ne memurlar, ne hızlı devrimciler o melon
şapkaları ya da fötr şapkayı giymiyor...
Fes dahil, çeşit çeşit serpuşlar, hattâ sarık ve cüppe bile var. Ve
kimse de medeniyetten uzaklaşmıyor...
Dün yazımızı “Bu kez de bendeniz kemâl-i ihtirâm ile sorayım:
Pekâlâ bu durumda, Atatürk’ün, İstiklâl mahkemeleri Karakuşî
cezalarıyla, şehirleri topa tutarak ve dahi nice ceberrut
yöntemlerle dayattığı, günümüzde kadük (fiiliyatta uygulanmayan)
duruma düşmüş, ŞAPKA DEVRİMİNE ne diyeceğiz? Abdullah Cevdet’in
kavliyle, “medeniyeti bu kadar aşağı bir derecede anlıyormuş”
diyebilecek miyiz?..” sözüyle bitirmiştik...
Cevap vermeye kalkışacaklara da peşinen “siz onu bizim külahımıza
anlatın” dedik.. Zira verebilecekleri mantıklı bir cevapları
olamazdı...
Atatürk’ü indinde Tanrılaştırmış, en ufak bir günah ya da kusurunu
göremeyen, bilerek ya da bilmeyerek; yahudi asıllı Moiz Kohen
(takma adı Munis Tekinalp) tarafından (Atatürk’ün ölümünden sonra)
fabrike edilmiş, ana maddesi “Kahrolsun Şeriat” olan KEMALİZM’i
dayatarak toplumu kamplara ayıranlara defaatle diyorum ki,
“külahımıza anlatın...”
Dün de söyledik, sahte Atatürkçüleri (Moiz Kohen Kemalistlerini)
ilzam eden söz, bizim lakırdımız değil.. Pek sevdikleri Abdullah
Cevdet’e ait...
Farz-ı muhal, adam dirilse, o bile kabul etmezdi itirazınızı... Bu
yüzden, “külahımıza anlatın” dedik... “Anlat heyecanlı oluyor” mu
deseydik?
Sadece şapka yahut kılık kıyafet, yazı devrimlerinizi de değil...
Bundan böyle, Batı tandanslı tüm hezeyanlarınızı “külahımıza
anlatın..” Ve unutmayın... Bizi alt edemeyeceksiniz..
Biz, Ak Parti yandaşları, Erdoğan reise desteğini esirgemeyenler,
biz bu yurdun hakiki sahibi Müslümanlar hep birlikte, “o
herzelerinizi külahımıza anlatın...” diyoruz
Ne yazarsanız, ne söylerseniz, hangi derelerden su taşırsanız
taşıyın...
Size sizin taptıklarınız, bize bizim taptığımız... Size
güvenmiyoruz... Size emaneti vermiyoruz... Çünkü size
inanmıyoruz...
Hattâ, camimize gelip namaz da kılsanız... Çay elinden öteye, “size
Tayyip Erdoğan’ın selâmını getirdim” yılışıklığı da yapsanız...
Afedersiniz ama, bir yerlerinizi de yırtsanız... Nafile, beyhude,
boşa kürek çekmektir.. Biz 16 YILDA DERSİMİZİ ALDIK...
#HARBİDEN: Umarım artık külahıma anlatmaya kalkmazsınız.. Yoksa
şapka devrimini de mi unuttunuz? Biz “külahları değiştik...” O
lafın mánâsı başka mı?. Ha bileydiniz şunu... 13.05.2018