Üç Bilinmeyenli Denklem: X,Y,Z
X,Y, Z Bütün mesele bu üçlünün Devlet içindeki rekabeti ile başladı.
Geçmiş zamanlarda Türkiye’de X’in gücü çok büyüktü. Öyle ki Devlet kurumlarında X belirleyici bir role sahipti. Özellikle 90’lı yıllarda X büyük bir ivme kazanmıştı. Pek çok yerde önemli teşkilatlanma içindeydiler. Bu Teşkilatlanma derin bir boyut kazanmıştı ve ayrı ayrı yapılanmalar oluşturmuştu. X’in çoğu Devletçi ve Vatansever kişilerdi. Ama üst kademede onları yönlendiren büyük bir Üst Akıl vardı. Gladyo üst kademede belirleyici roldeydi. Pek çoğu bu yüzden bu hususu açığa çıkardığında öldürüldü. Kimisi kaza süsü vererek, kimisi de suikastla… 90’lı yıllarda bu tarz olan çok olay vardır.
Her neyse bu X daha sonra Devlette kadrolaşma olayında karşılarında Y gibi bir oluşumu gördüler. Y aslında X gibi bir yöntem yerine daha sinsi ve sessiz bir yöntemi tercih etmişti. Bunun içinde Y’yi kuran Küreselciler onlara din kılıfı adı altında bir örgütlenmeyi yöntem olarak uygulatmıştı. Başına da Vatikan Kardinalleri ve Küreselciler ile yakın bir ilişki içinde olan önemli bir Kripto ismi getirmişlerdi. Farklı bir dini oluşum içinde ilerliyorlardı. Özellikle herkesle aralarını iyi tutmak gibi değişik alışılmıştan uzak bir algı ile hareket ediyorlardı. Özellikle Y’nin dönemin önemli siyasetçileri ve kanaat önderleri ile aralarının iyi olması sonucu yapılanmalarına hızla devam ediyordu. Tabii ki bu yapılanmaları X’i ve beraberindekileri rahatsız ediyordu. X, çok farklı bir şekilde Y’nin yapılanmasını deşifre etmek için çalışıyordu. Lakin ne Y’nin ne de X’in sevmediği bir siyasi akım ise yavaş yavaş yükselmeye geçiyordu. Aslında bu siyasi akım ilk zamanlar Y tarafından memnuniyet vericiydi. Hatta beraber bu yolda önemli adımlar atıldı. Y kendi çıkarları doğrultusunda bu siyasi akıma destek vermeye başladı. Bu siyasi akım diğer bir denklem olan Z’yi doğurmuştu Türkiye’de!
Aslında X’in içinde az da olsa bazı kimseler Z’ye destek oluyorlardı. Ama Z’nin ilk oluştuğu andan itibaren X her zaman düşmanca bir tavırla yaklaşmıştı. Bu düşmanca tavır neticesinde Z’nin başındaki en önemli kişi Y’yi çok sevmediği halde X’e karşı Y ile hareket etmeyi uygun görmüştü. Zaten Devlet içinde X ve Y’nin büyük bir çekişmesi vardı. Z’de Y’nin kadro gücünü kendi gücü ile birleştirerek daha sonraları Y’ye muhteşem bir güç bahşetti… X bu konuda çareler ararken ve Z’yi devirme planları yaparken menfaatleri gereği Y, Z ile büyük bir Operasyon için anlaştı. Bu operasyon öncesi X bazı konularda özellikle dış ilişkilerde Z’nin yapmış olduğu uygulamalardan hiç memnun değildi. Bunu her fırsatta pek çok platformda dile getiriyorlardı. Y ise güç sarhoşluğuna, makam ve mevki sarhoşluğuna o kadar kapılmıştı ki X’in de elinde bulunan yerlerde yapılanmasını oluşturmak için herşeyi yapmaya hazırdı. Bazı konularda Z’yi dolduruşa getiren ve X’in içindeki az sayıdaki önemli topluluk ile Z’nin arasını bozan Y sinsi bir oyun içine girişmişti. Z’nin içinde de büyük bir yapılanmayı sessiz ve sinsice hayata geçiren Y hedefine emin adımlarla ilerliyordu. Ortada tabiri caizse bir Öküz vardı ve bu öküz ölmeden de bu ortaklık asla bozulmayacaktı. Zaten X diğerleri için stratejik düşman gibiydi.
Çok sonraları Y’nin özellikle kökü dışarıda olan ve küresel güçlerden emir alan adamları kendi aralarında önemli bir toplantı yaptı. Bu toplantıya kadar zaten Devlet içinde X’in pek çok adamının ayağı kaydırılmıştı. Ama yine parantez açmak lazım (X’in pek çok adamı Devletçi ve Vatansever kişilerden oluşmaktaydı) Bu gerçeği de kabul etmek lazım! Y gibi Küreselcilere göbekten bağlı değildiler. Sadece Üst kademesindeki bazı isimleri yönlendiren bir Üst Akıl vardı… Üstte bahsettğimiz Y’nin Devlet içindeki önemli adamlarının yapmış olduğu toplantı sonrasında X’e karşı büyük bir operasyon kararı alınmıştı. Bu Operasyon talimatı Okyanus ötelerinden gelmişti. Ona da Vatikan ve İsrail bu talimatı vermişti. Özellikle de İsrail…
Operasyon için Z’yi iknadan başka bir çare yoktu. Z’nin tabanını zaten Y medyası yoluyla ikna algıları başlamıştı. Ama Z’nin başındaki adamı ikna etmek zordu. Zaten Z’nin başındaki adam Y’yi ilk çıktığı zamanlarda X’e karşı mecburen biraz da kendini korumak için pek çok tavizi vermişti. Yani Z’nin başındaki adam ve onunla birlikte olan az kişi Y’ye hiçbir zaman güvenmiyordu. Fakat arada iki tarafı da bağlayan önemli çıkarlar vardı. Evet, Y güçlü bir şekilde Z’nin başındaki adamı görülmemiş algılarla yönlendirerek X’e karşı büyük bir operasyona ikna etmişti.
İşte tam da bu büyük operasyonda daha önce eşi ve benzeri görülmemiş bir şekilde Türkiye’nin en önemli isimleri bir bir içeriye alınmaya başlandı. Bu arada Y, Emniyetteki yapılanmasının ödülünü de bu operasyonlarla alıyordu. Askeriyedeki yapılanmasını da bir yandan uzun yıllardır süre gelen bir çalışma ile oluşturmaya devam ediyordu. Bu operasyon ile Ordu içindeki yapılanmalarını 3 katına çıkaran Y, X’i görülmemiş medya operasyonları ve mahalle baskıları ile bitirmeye çalışıyordu. Z sonraki zamanlarda bu büyük operasyondan rahatsız olmaya başlamıştı. Çünkü Z bazı olayları kendisi dahi kontrol edemiyordu. Bunu kendisi de daha sonraları beyan etmişti. Tabii Z’nin başındaki kişi de kendisinin yönlendiremediği bazı şeylerden müzdarip olmaya başlamıştı. Z bu sefer yavaş yavaş tehlikenin boyutunu sezmişti. Ama en yakınlarına bunu anlatamıyordu. Hal böyleyken Z yavaş yavaş Y’yi sıkı bir takibe aldı. Özellikle Y’nin (gerçekten) sevmediği bir adamı İstihbaratın başına getirmişti. Y bu ve benzeri bazı olaylardan son derece rahatsız olmaya başladı. Ama Y’nin en önemli taktiği olan sinsilik burada da devam etmiş ve birden öfke ile hareket etmek yerine onlarda Z’yi iyice ve derinden takibe almaya başlamışlardı. Bu arada Devlet içinde X’e karşı yoğun bir kara propaganda oluşturuluyordu. X'e’selam verenlerin bile sayısında büyük bir azalma meydana gelmişti. (O zamanlar basında X’e karşı yoğun bir kara propagandaya destek olanlar şimdilerde Y’ye karşı yoğun bir kara propaganda içindeler. Bu adamlar Dünyadan bile hızlı dönüyor. Bunların hepsi tespit edilmiş ve gerekli notlar alınmıştır bence…)
Artık yavaş yavaş Devlet içindeki savaş örtülü olarak Y ve Z arasında yaşanmaya başlanmıştır. Y bazı suikastlar ile hem Z’yi yıpratmak, hem de kendilerinin çıkarları doğrultusunda bir takım olayları gizlice planlayıp yapmaya başlamıştır. Bu yaptıkları olaylara çok örnek verilebilir ama ben bana göre 4 tane önemli olayı söyleyeyim: Kozmik Oda olayı, Kaşif Kozinoğlu’nun sözde kalp krizi şüphesi ile öldürülmesi, Muhsin Yazıcıoğlu’nun sözde kaza süsü verilerek öldürülmesi ve Hrant Dink Suikastı)
Z ise Y’nin altını oyacak gelişmeler yaptıkça Y iyice Z’ye karşı artık kendi basınları ve bazı yayın organlarındaki adamları ile açıktan tehdit ve karşı mücadeleye başlamıştı. Z bunun yaralarını çok ağır bir şekilde aldı.
Yazıyı çok fazla uzatmadan son olarak şunları söylemek lazım; Z tek başına Y’ye karşı bir şey yapamayacağını anlayınca, eski düşman ve yeni dost olan X’den yardım almayı düşündü. En nihayetinde X’e iadeyi itibar vererek onlar ile kendi aralarında Y’ye karşı anlaştı. Y bu olaydan sonra çok tedirgin oldu. Çünkü X’den çok korkuyorlardı. Bu korku ve X ile Z’nin ortaklığı Y’ye 15 Temmuz gibi önemli bir olayı yapma seçeneğini doğurdu. X’in tarihten gelen Rusya bağlantısı bu konuda Z’ye çok yardımcı olmuştu. Zaten X Rusya’dan, Y ise ABD ve İsrail’den büyük destek almaktaydılar. Tabi bu tabloda şunu da söylemek lazım, X’in Rusya’ya göbekten bir bağı yoktur. Sadece çıkar amaçlı bir bağı vardır. Ama Y ABD ve İsrail’e göbekten bağlıdır. Z’nin başındaki kişi ise bütün bu hamlelerin ve güç savaşlarının merkezinde bulunmaktadır.
15 Temmuz olayını çok anlatmayacağım çünkü bu konuda sayısız yazım vardır. Özellikle Büyükada toplantısı hususu ile ilgili olarak… 15 Temmuz Y’nin en son kozuydu ve onu da X ve Z birlikteliği yenmiştir. Tabii asıl kahraman Türk Milletidir.
Evet sevgili dostlar X, Y ve Z’nin Türkiye’deki bilinen ama bilinmezlikten gelinen denkleminin özetinin özeti budur. Bu konuda belki yazılacak çok şey vardır lakin, ben şimdilik bunları yazıyorum. Yeni dönemde ise bu denklemlerin tıpkı Dünyada değişen dengeler gibi Türkiye’de içte de değişebileceğini düşünüyorum. Bakalım hangi öküz öldüğünde son dönemdeki ortaklık bozulacak göreceğiz. Bunun için önümüzde çok çetin bir yol var. Türkiye’de yeni denklemler kurmak isteyen Küresel güçler bakalım hangi hamleleri önümüzdeki süreçte ortaya çıkaracaktır.
Ve son söz: ‘’ Denklemleri yapanlar, denklemleri bozanlardır ’’