Kutuplaşma…
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın vazife ve selahiyetleri belli.. Bir din görevlisine soruşturma da açabilir, açığa da alabilir.
Geçenlerde bir din görevlisi açığa alındı. Soruşturma da açılmış... Hocanın avukatı da savcısı da değilim. Sadece üzüldüm..
Hürriyetsizlik, baskı devirleri gerilerde kaldı. En azından eskiye oranla rahatlama var. Hálâ korkuyla hareket edersek bu yurdun asıl sahiplerini lâl eden, hak ve hukuk olarak azınlıklardan daha mahrum kılan “bozuk düzen”in ömrünü uzatırız..
* * *
Öncelikle, meşhur bir profesörümüzün açığa alınan hoca hakkındaki “Zor zamanda konuşmayıp bugün Ak Partinin oluşturtuğu ortamın arkasına sığınarak provake tarzlı, toplumu kutuplaştırıcı dini konuşmaları..” mülahazasını kınıyorum…
Saniyen, şu hürriyet ortamında, tabi aşırıya kaçmamak şartıyla, biraz daha cüretli olmalıyız diye düşünüyorum.
Tamam her doğruyu her yer ve zamanda konuşmak doğru değil. Lâkin bazılarının hoşuna gitmez diye Allah için doğru ve elzem olanı, “emr-i bil maruf, nehy-i anil münker” farizasını da mı yerine getirmeyelim?
* * *
KUTUPLAŞMA’ya gelince… Bu tâbir son zamanlarda “libido” gibi moda. Libido, Freud’çu bakışla “yaşam gücü” demek. Ya Türkçe zindelik, dinçlik, canlılık, sağlamlık, mukavemet (mukavim) kelimeleri?
Dünya kurulduğundan bu yana “KUTUPLAR” hep var...
Kabiller (katiller), Habiller (maktuller) var…
Bizzatihi DÜNYA iki kutuplu … Kuzey ve Güney kutbu…
AHİRET bile iki kutupludur: Cennet ve Cehennem kutupları…
İNSANLAR iki kutupta zikredilir Kur’ân’da.. Sağcılar, Solcular..
(Hesap gününde) kitapları (amel defterleri) sağlarından verilecek olan hayırlı uğurlu insanlar ASHAB-I MEYMENE ve kitapları soldan verilecek hayırsız uğursuzlar ASHAB-I MEŞEME… (Vakıa; 8 ve 9)
Dünya Görüşleri… Hak kutbu, Batıl kutbu…
İsra Sûresi, 81. âyet meâli: “De ki: «Hak geldi, bátıl zevál buldu (yok olup, zelil olup gitti..). Şübhesiz ki bátıl dâima zevál bulucudur (zelil olup, ortadan kalkmaya mahkûmdur..) ».
Evrensel bir kutuplaşma daha zikredeyim: Güzel ve çirkin..
Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) gibi soruyorum: “Bu çirkin asrın ve bu çirkin muhîtin çirkinlikleri” görmezden mi gelinsin?
Seksapalite için aşırı makyaj, daracık tayt... Vücut hatlarını, hattâ kefen bezine mahrem yerlerini teşhir… Beyinleri uçkur altına teksif..
Bir din görevlisi bunlara “yapmayın, günah, cehennem...” uyarılarında bulunuyor, “vaazı burada kalıyor, saçmalamıyorsa” tebrik bile edilmeli…
* * *
Madalyonun öbür yüzü:
Bizim aşağı mahallenin toy imamı da bir keresinde coştukça coştu ve “cebinde sigara paketi olanla, şarap şişesi olan aynıdır..” deyiverdi. Bir daha arkasında namaz kılmadım densizin…
Evet din adamlarının “ver coşkuyu” hali bizce de hoş değil. Şahsı için (Diyanetten) beklediği İTİDALİ kendi de göstermeliydi..
Diyanet soruşturmayı hakkaniyetle yapacaktır. Bendeniz min gayr’i haddin not düşüyorum fikriyatımı. Belki katkısı olur adalete…
Hocalar kürsüde ilmini konuşturmalı, konuşma şehvetinin esiri olmamalı. (Hoparlör ve sosyal medya konuşma şehvetini kamçılıyor.)
#harbiden: Bu tür soruşturmalarla din görevlileri halk nezdinde “maaşlı namaz kıldırma, ölü defnetme memuriyetine” tenzil-i terfi eder!. Tabi “Coşkulu hoca*·” olmak da öyle... Hocalar bilge ve ağır ahsen olmalı. Hoca ne şaklabandır, ne mebus adayı… 02.11.2017
* Coşkulu hoca derken kastımız aşırıya kaçanlardır. Yoksa cemaati uyutan hocalar da makbul hocalar değildir. Hitabet sanatı diye bir konu var…