Kanıksanan darbe - 2

15 Temmuz 2016'da yapılması planlanan darbe -çok şükür ki- bir “teşebbüs” hâlinde kaldı, ağzının payını aldı ve bozuk çaldı. Fakat “teşebbüs” safhasının fersah fersah ötesine geçmiş; resmen, ismen ve cismen “tahakkuk” etmiş, dilimizi yoldan iletmiş, milletin canına yetmiş ve olup bitmiş, müthiş bir darbeye karşı gık bile demiyoruz / diyemiyoruz.

Üççeyrek asırdan beri Türkiye'de zihin, hâfıza, kültür ve tefekkür gücümüz bu darbenin cenderesinde ezilip hayâlî fenere döndü; ilim ve irfânın ocağı söndü...

Tabiî ki “Dil Darbesi”nden bahsediyorum...

***

Dil Darbesi” sözünü benden başka kullanan var mı, bilmiyorum. Mektep kitaplarında en çok “Dil Devrimi / Dil İnkılâbı” tâbirleri geçer (İkincisi artık kullanılmaz oldu). Bu sahada yazı ve kitap yazmış olanlar ise -“Dil Darbesi” muhâlifi olsalar bile- eğelenmiş, evelenip gevelenmiş sözleri tercîh ederler: “Türkçenin Islahı / Dil Reformu / Dil Yenileştirmesi vb.”

Henüz müşterek bir ismi olmasa da bu harekât sâyesinde Türkçeye dâhil olabilmiş kelimeler de “TDK Lehçesi / Uydurukça /Uydurca / Devlet Argosu” gibi muhtelif isimlerle anlatılmıştır...

***

Akademisyenler arasında da bu meseleyi dobra dobra konuşana pek tesâdüf edemezsiniz. Kaahir ekseriyeti terbiyeli maymun gibidir, suya sabuna ve zülf-i yâre dokunmaz; çoğunun sözleri muğlâk, yuvarlak ve muallâktır. “Dil Darbesi” îmâsı arada bir bâzılarının ağızlarından dökülür gibi olur.

KEMALİST TÜRKİYE'DE DİL DEVRİMİ” isimli yüksek lisans tezini kaleme alan Birol Şevki TAVLI da bunlardan biri. Türkçede son üç çeyrek asırdaki gayr-ı tabiî değişmeyi “bir beşerî müdâhale”nin netîcesi olarak gördüğünü ifâde ederken de “Dil Darbesi”nin bütün kelimelerini kullanır nerdeyse:

“Her dil zamanla değişmez mi? Öyle ya, bütün diller gibi Türkçe de yüz yıl önceki gibi konuşulmayacaktır bugün. Yeni buluşlar, yeni gereksinmeler ve yeni kavramlar ortaya çıktıkça diller de evrilmekte, yenilenmektedir. Bu önerme yadsınamaz elbette; fakat Türkçenin geçirdiği dönüşüm, dillerin olağan evrimi olarak görülebilecek değişikliklerden çok daha büyük, çok daha kapsamlı bir beşerî müdahalenin sonucudur...”

***

Üniversite muhîti ve akademisyenlerin Türkçeyi kurtarması zâten bir hayâl-i ham ve evham... Kendilerine yukarılardan bir emir, tâmîm veyâ tâlîmât gelmeden onların harekete geçmesi beklenmemeli. TDK da onlara dâhil. Bu iş olsa olsa devlet büyüklerimizin ikrârı, karârı ve ısrârıyla olur...

Türkçenin “Dil Darbesi” dolayısiyle uğradığı hastalık, belâ ve zararlardan kurtarılması için şu an tek ümîdimiz Cumhurreîsimiz Recep Tayyib Erdoğan’dır...

Dilerim ki bu feryâda kulak assın ve artık düğmeye bassın...