Türkiye’miz, basın tarihimizde bunun atak yaptığı II. Meşrutiyet dönemi (1908 – 1923), ataerkil- anaerkil bileşkesinde dünyanın en sağlam ve imrenilen aile yapısı olan Türk aile yapısını, dışarıdan ve içeriden “algı operasyonlu”, “Türklerin iyi aile yapısı çökertilmedikçe Türk milleti çökertilemez” mücadelesinin basın yoluyla mücadelede hız kazandığı bir zaman dilimidir.
Türkiye'miz, basın tarihimizde bunun atak yaptığı II. Meşrutiyet dönemi (1908 – 1923), ataerkil- anaerkil bileşkesinde dünyanın en sağlam ve imrenilen aile yapısı olan Türk aile yapısını, dışarıdan ve içeriden 'algı operasyonlu', 'Türklerin iyi aile yapısı çökertilmedikçe Türk milleti çökertilemez' mücadelesinin basın yoluyla mücadelede hız kazandığı bir zaman dilimidir.
Önce 'kadın dergileri' patlamasının yaşandığı ve hepsinde de zaten çökmüş olan Batı tipi aile düzenini bize de getirmeye yönelik bu yayınlar, Cumhuriyet döneminde atak yapmış, içine sinema unsuru da katılarak seks dergileri yoluyla aile yapımızın tahribinin ikinci dönemi kendisini, 27 Mayıs 1960 Darbesinin getirdiği 'hürriyetler açılımı' nı müteakip 1960 – 1980 zaman diliminde göstermiştir.
Günümüzde yaşanan ekonomik ve daha başka sebeplerden diğer dergiler yanında seks ve cinsel ayartı dergiciliği de iyice tavsayınca, çok şükür (!) şimdi bunların yerlerini, gazetelerin hem de kendi asılları yanında magazin ekleri almaya başlamıştır. Bu yayın organlarında, 'magazin haberleri' maskesi anadan doğma vücut sergilemekten ve cinselliği – gayri meşru aşk hayatını tahrik etmekten başka hiçbir 'marifetleri' bulunmayan, bu pespayelikleri, ana ve baş sayfalarının sağ ve sol üst köşelerine, manşetlerine bile taşıdıkları halde, 'En Çok Okunan, Türkiye'nin En İyi Gazetesi' logolarıyla da çıkan bu gazetelere ne demeli?
Neredeyse bunların tamamına yakını, 'Türkiye komprador – dışarı ile işbirlikçi burjuvazisi patronlarının gazeteleri ' oldukları halde, -pis midelerini seks tahrikçiliğiyle de doldurmaya yönelik eylemler - ahım şahım gazeteleri ve magazin ekleri günümüzde iyice almış yürümüştür. Bunlarda, çoğu (hakikilerine saygımız vardır) sanatçı, yapımcı, sporcu, ses sanatkarı, oyuncu, sunucu, manken vb. bozuntusu, cinselliği tahrik için neredeyse anadan doğma vücut sergilemekten başka 'marifetleri' olmamak yanında, daha da kötüsü, Türkün güzelim aile geleneklerini yıkmaya yönelik, kimin kiminle serbest aşk, nikahsız aşk ve birliktelik hayatı yaşadığı, bir erdemmiş gibi kimlerin birbirlerini aldattıkları, kimin kimin kaçıncı karısı olduğu, evlenip evlenip nasıl boşandıkları, boşananların yeniden bir araya geldikleri, kimim kiminle nerede buluştuğu ve 'yasak aşk' la yakalandığı ve resimlerinden ise, soyup soğan çevrilmiş, aile mahremiyetlerinden olarak, evinde eşine göstermesi gereken organlarını 'toplumun ortak malı' imiş gibi sergilemeye yönelik, anadan doğma resimlerin yer aldığı vb. genelde mekanları olarak 'Bodrum-Beyoğlu Sendromları' dan yüzlerce gayri ahlaki ve edep dışı, seks ve cinsiyet tahrikçiliği yapan, sanki toplumumuzu da bu yapılanlara özenmesi için tarik eden magazin haberleri, basın hayatımızı iyice sarmış ve sarmalamıştır.
Belki de bu uğurda, iyi Türk aile düzenini bozmak 'gizli' amacıyla, 'Avrupa-Amerika'nın gizli –açık mahfilleri ve fonları' ndan yığınla ödenek, para aldıkları halde, Türk ailesine savaş ilanı bültenleri gibi çıkmaktadırlar. Genç kızlarımız ve genç erkeklerimiz, kendilerine 'üstat', 'taklit dilecek', 'imrenilecek kimseler' olarak gördükleri bu pespayelikleri okuyarak iyi kimlikler kazanamazlar, var olanlarını da hep kaybederler ve giderek bütün iyi ve müspet yapıcılıklardan da soyutlanmış halleriyle 'seks manyağı' haline gelirler. Üstelik de bunlarla, 'kadına- ailede şiddet' in asıl kaynaklarından birisi de gazetelerin kendi manşetleri yanında, bu magazin ekleri olurlar. Bence bunlarla uğraşmak, mücadele etmek İstanbul Sözleşmesiyle uğraşmaktan, mücadele etmekten daha da önemlidir. Bunlara bir çekidüzen verilmedikçe, ne kadar 'kadın-aile-çocuk sözleşmeleri- kriterleri' yaparsak yapalım, hiçbirisi kalıcı ve yapıcı çözümler getirmeyecektir…