İsrâ ve Mî’râc...
Mî’râc (Miraç=merdiven), her hicrî yılın Recep ayında, 27. gecedir, kandil yani Müslümanların aydınlatılmış mübarek gecelerindendir.. Bu milâdî senede (2018) 12 Nisan’ı 13 Nisan’a bağlayan gecedir (Cuma/Cumartesi). Mî’râc, Hicret’ten onyedi ay (yaklaşık birbuçuk yıl) kadar önce vuku bulmuştur.
Muhterem okurlarım, bu gece mübarek Mî’râc Kandili... Kandilinizi tebrik ederim... Allah cümlemizi bu üstün gece hürmetine af ve mağfiret eylesin.. Bu YÜKSELİŞ GECESİ’nde Allah indinde değeri yükseltilenlerden eylesin...
Kadr’ü kıymetini tariften âciz kalacağım mübarek Mî’râc gecesinde ne gibi harikalar olmuştu? Müslümanlar için bu gece neden ayrı bir kıymete haiz?
Hz. Peygamber (sav) bir gece Kâbe’nin yakınında idi... Cebrail (a.s) yanına geldi, kendisine bugünkü uçaklardan daha hızlı Burak isimli bir binek (vasıta) getirmişti. Aslında bu mukayese yahut teşbih hatalıdır, lâkin hafsalamıza canlandırmak açısından misâlleştirdik...
Mî’râc, İsrâ yani gece yolculuğu mucizesi ile başlıyor!.. Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Kur’ân’la sabittir ki, bir gece Kâbe’den (Mescid-i Haram), Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya götürüldü. (İsrâ Sûresi, 1. âyet)
Bugün biliyoruz ki bu mesafe 767 deniz mili veya 1235 km.’dir ve uçakla dahi üç saattir... O günlerin vasıtası at ve develerle ise üç aylık yoldu…
Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bu mucize yolculuğu Burak isimli bir binek üzerinde bir gece içinde gerçekleşti ve hattâ o gece Kudüs’ten «Sidretü’l-Müntehâ»ya yükseltildi Allah (c.c)’ün huzuruna çıktı, bize Namaz hediyesi ile döndü... (Tahiyyat’ta bunu söyleriz)
Peygamberimizin (salat’u selâm olsun ona), MERDİVEN mánâsına gelen Mî’râc’ı, yükselişi ise en büyük mucizelerden bir diğeridir...
Bu yükseliş hem semaya doğrudur hem değildir. Yani bir uzay aracının yükselişi gibi başlar lâkin bambaşka bir boyuta geçer...
O boyutta Âdem, İbrahim, Musâ, İsâ gibi kendisinden önceki Peygamberler (a.s) vardır, görülebilen melekler vardır, gösterilen cennet ve cehennem, hattâ ahalileriyle birlikte vardır, ve nihayet o boyutta Allah’ın huzurunda Cebrail’in (a.s) bile takat getiremeyeceği bir yakınlıkta bulunmak vardır!..
Muhterem okurlarım, mucizeleri inkâr eden münafık takıma göre Mî’râc diye bir hadise olmamıştır!. Bunları hiç dinlemeyin bile... İsrâ Kur’ân ile sâbit, Mî’râc ise, Kur’ân’da hafi lâkin sahih hadîs-i şerîf’lerle sâbittir...
Bu inkârcıların ilkleri hazreti Peygamberimiz (s.a.v) devrindedir. Peygamberimiz Mî’râcını anlatınca “bu delirmiş, hiç üç aylık yol bir gecede gidilir mi?” demişler ve haberi anında Peygamberimizin yakın arkadaşı Ebu Bekir’e (r.a) ulaştırmışlardı...
Tamamdı artık... Bu kadarına o bile inanmazdı... Yanına vardılar ve gülerek “seninki iyice delirmiş, bir gecede Mescid-i Aksâ’ya gittiğini ve hattâ göğe yükseldiğini anlatıyor” dediler...
Ebû Bekir ise, “size bunu Muhammed (s.a.v) mi anlattı?” dedi… Müşrikler tadını çıkara çıkara “Evet, vallahi bizzat kendi anlattı” dediler...
Büyük sukut-ı hayâl onları bekliyordu... Ebû Bekir’in sözleri kâinat tarihine geçen müthiş bir iman tezahürü oldu: “Vallahi o (sallallahü aleyhi ve sellem) söylemiş ise doğrudur, dediklerini yapmıştır” dedi...
#HARBİDEN: Allah (c.c), cümlemize Ebû Bekir imanı versin, kafirlere karşı böyle dimdik durabilecek dirayet ve basireti gösterebilelim. Geceniz mübarek, duâlarınız kabul olsun. Fakiri de duâdan mahrum bırakmayınız.