İnternet erişiminde sınıfta kaldık...
CB’larımızdan merhum Turgut Özal, “çağ atlamak” diye bir tâbirin mucidiydi... Çağ atlamak ile kasdı; yeni bir çağı başlatanlar olmayı da aşıyor “başlatılmış olan çağı atlayarak bir sonraki çağı başlatmak” olarak ortaya çıkıyordu..
Tâbir güzeldi. Lâkin içi doldurulamadı...
1950’de bizim de katkımızla bağımsızlığını kazanan Güney Kore’de 24 saat internet erişimi ülkenin en ücra köşesinde dahi sağlanır ve birçok yerde bedava iken, bizde hálâ bırakın ücretsiz yararlanmayı yararlanmak bile bir mesele..
Mobil telefon operatörleri her yere baz istasyonu kurdular ve insan sağlığı ile oynuyorlar. İnternet ise ücra yerlerde ancak maddî imkânları çok iyi olanlar için (meselâ yat sahipleri için) uydu interneti yoluyla mümkün...
Tooway şirketinin uydu sistemini (yalnızca sistemi) kurmak için en az birkaç bin lirayı gözden çıkarmak ve bir teknik ekip lazım.
Ve maalesef iş bununla bitmiyor. Download ve upload maliyetleri de hevesinizi kursağınızda bırakacak cinsten. O işler için de ayda bin lirayı gözden çıkarmalısınız...
İnsanın internete giresi varsa onca zahmet ve maliyete katlanmaktansa girmemeyi tercih eder...
* * *
İnternet önemli lâkin kıymetini bilenler için.. İşi gücü sosyal medyada gevezelik zevzeklik etmek olanlar da internet kullanıyor ama kusura bakmasınlar vereceğim misâl için: Bu, aynı gıda maddelerini tüketebilen insanlarla hayvanlar arasındaki fark kadar geniş bir durum arzediyor...
İnternette kıymetli araştırmalar yapılabilir, bilgi ve görgümüzü arttırabiliriz. Hâkezâ bu araştırmalar için internet siteleri hazırlamak da mümkün. Bilgi ve belge sahipleri ellerindeki vesikaları internet ortamına aktarmak suretiyle kullanıcılara sıhhatli bilgiler sunabilirler.
Yalan yanlış, kaynağı belirtilmeyen ve/veya bozuk kaynaklardan alınacak bilgiler fayda yerine zarar verecektir. Meselâ bir merhum Ömer Nasuhi Bilmen hocanın ilmihalini internete aktarmak var bir de sapık fırkaların; mezhepleri, kaderi, kabir hayatını inkâr eden, feministler için hadîs-i şerîf’leri ayıklayan nevzuhur ilahiyatçıların..
İnternet derya gibidir. Deryada köpekbalıkları dehşet saçıyor diye araştırma gemileri sualtı araştırmalarından vazgeçmezler. Ya ne yaparlar? Köpekbalıkları ve sair canlılar için gereken tedbirleri alırlar.. Zaten onları da araştırmak zorundadır ilim insanları...
İnternette de zararlı siteler, sapık kişiler var diye internetten vazgeçilmez. Bunların bazılarına devlet yasak koymakta... Diğerleri için de kendi kırmızı çizgilerimizi belirlemeli, çocuklarımıza bilgi vermeliyiz...
Mavi Balina diye bir oyun ya da virüs programı varmış ve zavallı bazı çocukları intiharlara sürüklemiş. Bunun ellibin çeşit tedbiri alınabilir. Lâkin en önemli tedbir eğitimdir.
Lâik sistemde AHLÂK EĞİTİMİ nerede ise yok denecek seviyelerde.. Lâiklik diye diye alenen ve ciddî bir surette İslâm düşmanlığı yapılmış ve Türk çocukları millî seciyelerinden uzaklaştırılarak serseri mayınlar haline getirilmişlerdir.. Karma eğitim de bunun tuzu biberi olmuştur.
Artık çok ciddî hamleler yapılmalıdır. İş işten tamamen geçmeden henüz bir Türkiye’den, Türk vatan ve bayrağından bahsedilebiliyorken, bazı çapulcuların yaygaralarına takılmadan “yola devam” edelim... Yoldan çıkanlar için elim azabı ile Cehennem var..