Hayırlı olan “Profesyonel Ordu”dur– (1)

Geçen yıl, 02.08.2016 tarihli harbidenhaber yazımda “TSK’daki yeni yapılanma, ya da modern Vaka-i Hayriye, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün paniği ile yapılıyor. Bu soğukkanlı bir değerlendirme değil!.” demiştim…

15 Temmuz Darbe girişiminin 20 gün sonrasıydı. Korku dağları bekliyordu, kafalar karışıktı o günlerde…

Devlet ihtiyatlı davranmak zorundaydı…

Yine de biz ricâl-i devlete düşüncelerimizi kemâl-i hürmetle arz ettik!..

NEDEN ACELE ETMİŞTİM?

Birincisi hadise büyüktü ve tâmirinde acele ediliyordu..

İkincisi, 15 Temmuz gecesi yaşananlardan yola çıkılarak ikibin yıllık mazisi ve teamülleri olan Silahlı Kuvvetlerimizi yeniden yapılandırmak, bünyedeki pislikleri atmakla hallolacak bir iş miydi?

* * *

Hatırlayanlar bilir, gençler de internetten öğrenebilir. İran’da 1979 Humeyni devrimi sonrası devim muhafızları tarafından Şah’ın bütün generalleri kurşuna dizilmişti..

Yeniden orduyu kurdular ama bu artık bir ordu muydu değil miydi orası tartışılırdı…

Fakat tartışmaya da zaman kalmadan 1980 Eylül’ünde İran ile Irak’ı savaşa soktular ve savaş tam 8 yıl sürdü.

Oysa İran kumanda kademesi sağlam olsaydı savaş en fazla 8 gün sürer ve kesin bir İran galibiyeti ile biterdi… Savaşın galibi olmadı ve milyonlarca can ve yüzmilyarlarca dolar kaybettiler..

Paşaları, komutanları, subayları safdışı etmek kolaydır da yerlerine adam bulmak… işte o zordur…

15 Temmuz sonrasında Harp Okulu öğrencileri dahi terhis edildi. Yani ordunun subay kaynağı kesildi…

“TSK’nde yeniden yapılandırma bir yeniçeri kıyımı olan Vaka-i Hayriye mantığı ya da zihniyetiyle yapılmasın” demek için çok geç biliyorum ama hiç değilse nicedir ertelenen şu PROFESYONEL ORDU’ya artık ciddî ciddî düşünelim…

Mantıklı düşünülürse, muhtemel yeni darbelerin önünü kesecek formül de budur…

Profesyonel ordu işini güzelce istişâre etmek lazım… Sadece emekli paşalarla da sınırlı olmamalı istişâre…

Meselâ sivil olup da hikmet ehli olan üstad Mehmet Şevket Eygi gibi isimlerle istişâre çok hayırlı olur.

Subaylık mesleğimle alâkalı en beğendiğim kitaplardan ORDU VE POLİTİKA’nın merhum yazarı Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu da bir sivildi…

* * *

O günlerde konuşan eski Genelkurmay Başkanlarından E. Org. İlker Başbuğ’u kaç kişi dinlemiştir bilmiyorum..

Paşa bazı doğruları dile getirmiş ama mevkisine yakışan bir feraset gösterememişti… Ciddî eksikleri de olduğunu müşahade etmiştim.

Paşanın öncelikle tarih bilinci ve feraseti eksikti.

Fethullah Gülen değerlendirmesi yanlışlarla doluydu. Anlattıkları zát-ı âlilerinin din alerjisini tevil götürmez şekilde ortaya koyuyordu.

Oysa diyalogcu Feto, yüce İslâm dininin bir karikatür figürü bile olamazdı!. Ya da ancak Fransa'da yayımlanan haftalık mizah (!) dergisi Charlie Hebdo'nun çirkin karikatürlerinden olurdu.

#harbiden: Paşa biraz bilge olsaydı Feto’nun; sadece kendine verilmiş Opus Dei hedefleri ni dile getirmekte olduğunu anlardı…