Hakikati telafuz yeterli mi?
Sözcü ve OdaTv’de yazan şöhretli yazar Soner Yalçın, malûmu i’lam kabilinden hülasa ettiydi geçen gün…
“Erbakan’ın mâruz kaldıklarına Erdoğan da mâruz kaldı…”
Önce merhum Erbakan’ın, ardından cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mâruz kaldığı ve neredeyse birbirinin aynı hadiseleri; kronolojik sırayla hülasa ediyor, hitamında ise,
“Görülüyor ki: Yaptırmıyorlar… Yapmak isteyenlerin başına [da] olmadık işler geliyor!” diyordu...
El hak doğru. Hattâ bir tek eksiği yok. Yazısını et tekrar’ü ahsen, velev kâne yüzseksen kabilinden okuyup, biliyor olsak da hatırlayalım...
* * *
Hatırlayarak tefekküre TEZEKKÜR denilir. Her Cuma, hutbe sonunda mutad Nahl, 90’ıncı âyeti okur hocalar.
Âyet, “yeizukûm leallekûm tezekkerûn…” diye biter. Meâlen: “(Allah) Size (bu suretle) öğüd verir ki iyice dinleyib ve anlayıb tutasınız (tezekkür edesiniz).” Yani hadiseleri hatırlayıp üzerinde iyice düşünesiniz ve böylece size emredilenleri yaşayıp sürdüresiniz…
* * *
Soner ya da Ercan doğru söylemiş, hakikati yazmış… Yeterli mi?
Bir hakikati telafuz; velev ki, noktasına virgülüne kadar tam isabet, hilafsız hakikatin ifadesi olsun yeterli değildir…
Neden? Aslında yukarıdaki âyet cevabı veriyor ama biraz daha şerh edelim min gayr’i haddin…
Bir misâlle açıklayalım… Bundan 18 yıl 2 ay ve 17 gün önceki haber:
“17 Ağustos gecesi, 03:02’de merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olan ve 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki deprem; Kocaeli, Gölcük, Düzce, Sakarya, İstanbul ve Yalova'da büyük can ve mal kaybı ile yıkıma neden oldu… Bu feci zelzelede resmî verilere göre 17 bin 480 kişi hayatını kaybederken on binlerce kişi yaralandı..”
Bu haberin de bir yanlışı, ya da eksiği yok değil mi? Pekâlâ haberin yazılması, televizyonların binlerce kez tekrar etmesi yeterli oldu mu?
Olmadı? Çünkü bu DOĞRU haber, felâketin bir benzeri cereyan ederse bizi kurtarmaya yetmeyecek…
Yapılması gereken takipçi olmak ve BENZERİ BİR FACİA DAHA YAŞANMASIN DİYE; tedbir alanlara destek, almayanları da uyarmaya devam etmekti…
Böyle yapılsaydı, vatandaşlar da bilinçli olacak ve bugün İstanbul, 99’daki nüfusunun iki katına çıkmamış, çürük binalar yenilenmiş olacaktı…
Oysa durumu biliyorsunuz. Neredeyse eski tas eski hamam…
Demek ki neymiş?
Doğruları telafuz yeterli değilmiş! Takip edecek, doğru yapanları destekleyecek, yanlışı da köstekleyeceksiniz.
Erbakan doğru işler yaptığı için cezalandırıldı… Hattâ bütün G8 ülkelerinin liderlerini de cezalandırdılar…
Ya öyle mi? Pekâlâ siz ne yaptınız?
Bırakın yanlışları söylemeyi, 28 Şubat’çıların brifinglerine katılıp “emret komutanım” dediniz... Hadi o gün korktunuz, sonra?
Hürriyet ortamında ne yaptınız? Erbakan merhum gibi; doğruları hayata geçirmek isteyen Erdoğan’a neden destek değil de köstek oldunuz, oluyorsunuz?
Size de yaptırmıyorlar değil mi? İtiraf edin, kurtulun…
#harbiden: En kötü, en zararlı insan, ikiyüzlü samimiyetsiz insandır. “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” demiş büyük bilge Mevlâna. Askercesi, “harbiden” söyle, “harbiden” yaz... 30.10.2017