Almanya’da, oturma izni başvurusunda bulunan yabancılara yönelik prosedürler, değerlendirilirken, kişinin orada olan bağları ve oturum süresince dikkate alınır.
Almanya'da, oturma izni başvurusunda bulunan yabancılara yönelik prosedürler, değerlendirilirken, kişinin orada olan bağları ve oturum süresince dikkate alınır. İş sahibi olup olmadığına, Almanca bilgisine, hukuk ve toplumsal düzenine olan uyumu dikkate alınmaktadır. Göç Yasasına göre, oturma izni müracaatında bulunanların başvuruları değerlendirilirken: Kişinin Almanca A1/A2 düzeyinde olmasına, kişiyle birlikte yaşayan aile fertleri için yeterli büyüklükte bir eve sahip olmasına, kişiye Almanya'ya uyum kursuna katılması şartı konmuşsa, kişinin Almanya uyum kursunu başarıyla tamamlamış olmasına, okul ve mesleki eğitim diplomasına, kendisi ile aile birliği içinde yaşayan yakınlarının aile sağlık sigortasının bulunmasına, Almanya'da çalışmasına dair tüm yasal izinlere sahip olmasına, bir meslekten düzenli kazancının olmasına, kendisi ile aile birliği içinde yaşayan eşinin yurt içinde ve yurt dışında yaşlılık güvencesi için prim, ödeme yapmasına, beraber yaşadığı aile bireylerinin geçimini sağlayacaksa, kendisinin ve ailesinin geçimini güvence altına almış olmasına, Almanya'nın hukuk ve toplumsal düzeni ile hayat şartları hakkında temel bilgilere sahip olmasına, birlikte yaşadığı aile bireylerinin geçimini sağlayacaksa, yeterli gelire sahip olmasına dikkat çekilmektedir.
Evlilik birliği nedeniyle, oturum talebinde bulunan çiftlerinde bu şartları yerine getirmesi önemlidir. Eğitim sebebiyle Almanya'da ikamet edenlere oturum izni verilmektedir. Yükseköğrenim amaçlı oturum izni, öğrencinin resmi olarak kayıt yaptırdığında geçerlidir. Oturum izni aşamasında, öğrencinin Almancasına dikkat edilmektedir. Almanca dil hazırlık eğitimi verilen üniversitelere kayıt yaptırmış öğrencilerde bu koşul aranmamaktadır.
Sivil toplum kuruluşları ile göçmen derneklerinden 120 temsilcinin de katıldığı dijital bir buluşmada eylem planını açıklayan Başbakan Merkel, göçmenler karşısında hala yapısal dezavantajlar bulunduğunu belirterek, 'Uyum, ülkemizin güçlendirilmesinde bir katma değerdir… Hepimiz Almanya'yız. Hedef bu' demiştir. Devlet Bakanı Annette Widmann- Mauz da 'Eylem planıyla, uyumun yaşamın her alanında, her düzeyde sistematik olarak destekleneceğini, toplumsal birliğin güçlendirileceğini' kaydetmiştir.
'İlk hedef nitelikli iş gücüdür' sloganıyla, beş aşamalı uyum planının ilk aşamasında göç öncesi önlemler kastedilmektedir. Nitelikli iş gücünün kazanılabilmesi adına bilgilendirme, aydınlatma kampanyaları düzenlenmesi öngörülmektedir. Almanya'ya geliş sonrası, ilk uyum önlemlerini içeren ikinci aşamada, dil öğreniminin teşviki, günlük yaşamla ilgili danışmanlık, diplomaların tanınması gibi alanlarda iyileştirmeler hedeflenmektedir. Üçüncü aşamada, toplumsal yaşama ayak basış ve katılımla ilgili önlemler yer almaktadır. Bu aşamada, istihdam piyasasına uyumun yanı sıra sivil toplum ve toplumsal aktivitelere katılım da teşvik edilecektir. Toplumla bütünleşmeyi desteklemesi düşünülen dördüncü aşamada ise sağlık, kültür, medya, spor gibi alanlara katılımı, çok renkliliği teşvik edici stratejiler hayata geçirilecektir. Beşinci ve son aşamada ise, topluma aidiyet ve toplumda bütünlüğü güçlendirici önlemler merkezde yer almaktadır. Bu bağlamda, Alman vatandaşlığına kabullerin artırılması, siyasi eğitim ve siyasete katılım, ekonomi ve kamuda fırsat eşitliği ile ırkçılık ve ayrımcılığa karşı mücadele önlemleri öngörülmektedir.
Aile Bakanı Franziska Giffey, zirve sonrası yaptığı açıklamada 'Almanya'da hala pek çok alanda ırkçılık sorunumuz var' derken, Ekonomi Bakanı Peter Altmaier, 'Uyum sadece toplumsal ahlaki bir yükümlülük değildir. Aynı zamanda Alman ekonomisinin de yararınadır' vurgusunu yapmıştır. Eylem planıyla ilgili yapılan yazılı açıklamada, potansiyel göçmenlerin Almanya'ya göç etme kararı vermeden önce, Almanya'daki yaşam hakkında mümkün olduğunca bilgilendirilmesinin gerekliliği belirtilmiştir. Toplantıda, Almanya'ya gelen sığınmacıların tamamen yanlış yönlendirilmiş beklentilerle geldiği hatırlatıldı. Almancanın mesleki kariyer açısından ne kadar önemli olduğu konusunda insanların bilgilendirilmesi gerektiğini vurgulandı. Almanya, Göç, Mülteci ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Annette Widmann-Mauz ise eylem planıyla ilgili olarak, 'Göçten önce uyumun yönünü belirlemek istiyoruz' açıklamasını yaptı. Almanya'da yaşayan Türklerin Müslüman bir toplum olması, oradaki ilk örgütlenmeleri, şu anki en yoğun örgütlenmenindin eksenli olması, kendilerini tarif ederken, aidiyet adına kullandıkları başvuru noktalarının temelde Türklük ve Müslümanlık olması, din ve uyum ilişkisinin incelenmesinde iyi bir model olmalarını sağlamaktadır. Temelinde, dinin uyuma etkisi hususu, seviyesi, merak edilen ve irdelenmesi gereken önemli bir özelliktir. Aynı zamanda hakim topluluğun bazı kesimlerinin ifadelerinde, Türklerin uyum engelleri arasında dini aleni ifade etmeleri de konunun önemini artırmıştır. Buna ek olarak Almanya, Fransa'dan sonra, Avrupa'da en fazla Müslüman nüfusa sahip ülke olması bakımından konuya uygun bir örnektir.
Almanya'da, Türklerin toplumsal uyumunda dinin tek ve yalın bir belirleyici olduğu düşünülmemektedir. Dinin, uyuma etkisi, diğer uyum parametreleri ile birlikte anlamlı olabilmektedir. Dini algılar, davranışlar, ayinlere katılımlar ve teşkilatlanmalar uyumun gerçekleşme derecesinde etkili olmaktadır. Bununla birlikte dinin tek başına bir değişken kabul edilmesi, realist olmayan, sonuçlara taşıyabileceği gibi, buna bağlı uyum ölçümü de kesin güvenilirlikten uzak kalacaktır. Uyum ile asimilasyon arasındaki çizgiyi saptamak her zaman kolay değildir. Uyumdan beklenenin kimi zaman gerçekte asimilasyon olabildiği de görülmektedir. Böylelikle uyum, iki düzeyde değerlendirmeye alınabilir. Ana uyum, Türklerin 'asıl kimliklerini' ve kültürlerinin sert mantalitelerini' kaybetmeye başlamaları olarak algılanabilir. İkincil uyum ise, Türklerin hem Almanya toplumu içinde uyumlu, sorunsuz yaşamalarını, hem de köken kültürünün ilkelerini korumalarını kapsayan diğer uyum parametreleri olarak kabul edilebilir.