Gerçek ne kadar uzağımızda, ne kadar yakınımızda? Samimi ve açık bir sohbetle bu gizemi kamuoyunda aşı karşıtı olarak bilinen, cesurca ana akım söylemlere karşı duran, sorgulayan ve gerçekleri araştıran biri o. Plandemi Büyük Buluşma Platformu’nun da kurucusu olan Gazeteci - Yazar Ali Osman Önder ile konuştuk.
Aşı dayatmalarından iklim anlaşmalarına, bize sunulan kurtuluş reçetelerine kadar, Küresel Isınma'nın doğal bir oluşum mu yoksa bize kabul ettirilen bir oyun mu olduğuna dair, tüm bu konularda ve daha önce de İklim oyunları, pandemi süreci, yapay zeka, yangın ve depremler gibi bir çok konuda açıklama yapan Ali Osman Önder, sessiz kalan büyük bir kesim var diyerek söze başlıyor; “Covid süreci ve iklim anlaşma sürecinde bütün partiler, STK’lar, Sendikalar, Dernekler, Platformlar, Doktorlar, Sağlık kuruluşları, Yazarlar, Çizerler, Gazeteciler, Televizyoncular, Yorumcular kim varsa, herkes, bu süreçte ortaklaşa ağız birliğiyle hareketle ettiler. Kendi kitlelerini kanalize ettiler.” şeklinde özetledi. Önder, covid yasaklarının küresel bir oyun ve tezgah olduğunu söyleyerek, bu süreci “soykırım süreci” olarak nitelendiriyor. Küresel güçlere karşı büyük bir “Halk Hareketi” oluşturduklarını ve yasaklara hatta baskılara direnen tek ses olduklarını da ekliyor.
İklim üzerinden yangınlar, seller, yapay depremler, tetiklenmiş fayların tetiklenerek deprem oluşturabilme olasılığı, lazerli sistemlerle yangınlar ve buğdaylar gibi gıda stok alanlarının da yanması gibi olayların olabileceğinden bahsediyor. Bu şekilde “hep bir şeylere bir kılıf arıyorlar” diyerek bu sistemdeki kötü gidişatı neden siyasilerin gündeme getirmediğinden de yakınıyor ve “hem covid sürecinde, hem de iklim sürecinde beraber ortaklaşa uluslararası anlaşmaya imza atmalarından kaynaklanıyor. Partilerin tamamı, bu sürece imza atmışlardır. Dünya Sağlık Örgütü’nün dayatmalarına ve o dönem Paris İklim Anlaşmasında da ortaklaşa hareket ettiler. Bugün yaşadığımız deprem ve iklim oyunlarının temeli budur.”
Sosyal medya’da Chamtrails olarak bilinen, gökyüzünde uzun süre iz bırakan uçaklar konusunda da açıklamalar yapan Önder, İki farklı kavramı açıklayarak; “Uçakların bıraktığı buhar izlerine "Contrail" (Condensation Trail - Yoğunlaşma İzleri) denir. Bu izlerin sadece su buharı olmadığını ve kimyasal maddeler "Chemtrail" (Chemical Trail - Kimyasal İz) olarak adlandırıldığını da belirtiyor.
Hepimizin sıkça duyduğu Chemtrails teorisi olarak da adlandırılan hükümetlerin veya gizli güçlerin bilinçli olarak atmosfere kimyasal maddeler püskürttüğünü iddia eden bir komplo teorisi olarak adlandırılan teoriye de atıf yapan Önder, “Bu bir güneşi karartma projesidir” diyor. “Chamtrails uçakları gerçektir. İnsanların bağışıklığının güçlü olmaması için, hasta olmaları için planlamıştır.” şeklinde ifade ediyor.
Aslında bu uçakların hava sahamızda gezmesinin 1960-70’li yıllardan başlağını da belirterek, insanların kafasını kaldıramamasını, sorgulayamamasını, halsizlik ve depresyon halini özetleyerek, “Hasta garantili hastanelere müşteri” tabirini kullanıyor. Bu uçakların resmi olarak yolcu ve meteoroloji uçaklarına radarlarda görünmediğinden de bahsederek, aslında bu uçakların NATO uçakları olduğunu ve uçakların Ukrayna’dan kalktığını belirtiyor. Ukrayna’da NATO güdümlü 13 Biyolojik Laboratuvar olduğunu ve bu uçakların da oradan kalktığını vurguluyor.
Biz NATO üyesiyiz. Bu yüzden rahatça girip çıkabiliyorlar. Üzerimize bırakılan partiküllerin resmi kayıtlarını da tuttuklarını belirten Önder, Aliminyum ve Baryum’un Alzheimer’a sebep olduğunu da hatırlatarak, “İklim kanunu ile Paris İklim Anlaşması ile ruh ikizidir.” diyerek Paris İklim Anlaşmasını tam manasıyla uygulamak için iklim kanununu getirdiklerini belirtiyor.